Maksadı ne olursa olsun Risale-i Nur’u bloke etmek, insanlara ulaşmasını zorlaştırmak zulümdür. Risale-i Nurların basımı; basıldıktan sonra ise, satışını mümkün kılan bandrolünü, kanunî bir gerekçeye dayandırarak yayınevlerinin elinden alınıyor görünse de, hakikat-ı halde Risaleler bütün insanların elinden alınıyor.

Risale-i Nurların telkin ettiği iman hakikatlerinin; Nurlarda izahını bulan imanî meselelerin öyle veya böyle, direkt veya dolaylı olarak ulaşmadığı insan yok. Ya onunla doğrudan doğruya tanışmış, imanını tahkim etmiş, kurtarmış; ya da Risale-i Nurdan mülhem eserler okumuş; en azından, Risale-i Nur eksenli faaliyetlere katılmak suretiyle ruhuna bu güzellikleri sindirmiş.

Nice insan, Kur’ân’ın asrımızdaki hakikî tefsiri olan Risale-i Nur’ları okuyarak yanlışlarından inhiraf edip hak ve hakikat yoluna yönelmiş, bu vesile ile hidayete ermiş.  Hürü, mahkûmu, mücrimi, sıyrılmış küfrün kirinden, pasından. 

Memleketimizdeki asayişin varlığını bir cihetiyle Nur’lara borçluyuz. Elinde döner bıçağıyla çevresine korku salan, karşısındaki polis memuruna bile hunharca saldıran, caddelerde, sokaklarda terör estiren; cam çerçeve indirip otomobil yakan gençlerin taşkınlıkları, ifratkâr nefis ve hevaları, ancak iman esasları ile zapturapt altına alınabilir. Cennet, Cehennem fikriyle hizaya gelirler.1 İşte bugün, bu Kur’ânî terbiyeyi gençlerimize; her yaştaki insanımıza kazandırıp onları teskin eden, istikamet üzere muhafaza eden manevî asayiş görevlisi Risale-i Nur’dur. 

Mahpushanede, üç dört adamı öldürerek ağır cezaya mahkûm olmuş bir kimseye, kendisini rahatsız eden, sabaha kadar uyutmayan tahta bitlerini öldürtmeyen2 ve kişiye, “Üstadım, günah olur mu?” sorusunu sorduran, yine asrımızın Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur’dan aldığı imanî ders ve bu dersin kazandırdığı hassasiyet değil mi?

Bütün bunlar ortadayken kalkılıyor, aylarca Risale-i Nur Neşriyatı yapan yayınevlerine bandrol verilmiyor, ardından da topyekûn bu eserlere müdahale ediliyor; mülkiyet hakkı yok sayılarak devlet tekeline alınıyor.

Risale-i Nur’ların basımını engellemek, yayınevlerini; basılan kitaplar piyasaya sürülemediği için de okuyucu, Nur’a müştak gönüller had altına alınmış, satın alma ve tercih etme hürriyeti engellenmiş olmuyor mu?

Ne diyelim.

Ahir kelâm: 

Kerim kitabı Kur’ân’ı sahipsiz bırakmayan Allah (cc), Kitabının en mümtâz tefsiri ve bu milletin müşterek malı, vazgeçilmez değeri olan Risale-i Nur’ları da her hâlde sahipsiz bırakmayacaktır.

Dipnotlar: 1- Said Nursî, Sözler, 93. 2- Said Nursî, Lem’lar, 261.