"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Savaş halinde hile ve Makyavelizm

Ayşe NUR
20 Aralık 2015, Pazar
‘’Mü’min yalan söyler mi?‘’

Böyle sormuştu Ebu’d-Derda, Rasulullah’a (asm).

‘’Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.’’1 cevabıyla karşılık bulur.

Savaş halinde yalanı meşrû sayan görüş ise, “’El-harbü hud’atün’’ hadisini kaynak gösterir.

Hud’a lâfzının sözlük karşılığı yanıltma, şaşırtma ve şüpheye düşürme olarak açıklanır.

Efendimiz (asm) hileyi ‘’hud’a’’ şeklinde okuyarak kast edilen manayla savaşın kurnazlık, beceri, yanıltmalarla dolu aldatma stratejisi yönüne dikkat çeker.

Misal; sağ gösterip sol vurmak bir savaş stratejisidir. Lâkin belden aşağı vurmak, her kültürde hiçbir kutsal değeri olmayan aciz müptezellerin şe’nidir.

Nübüvvet dönemine baktığımızda; maruz kalınan cümle baskı, zulüm ve işkenceler sonucunda Bedir, Uhud, Hendek mücadelelerinin bir müdafaa harbi olduğunu görür, savaş hilelerinin ise düşmana üstünlük sağlamak üzere stratejik taktik ve istihbarat yöntemleri olarak müşahede ederiz.

Lâkin hiçbir şekilde kendi halkının, taraftarının mukavemetini arttırmak için düşman saflarını, gerçek dışı haberler-yalan, iftira, suizan- kullanarak yapılan özel harp tekniklerine rastlamayız.

Rastlamayız, çünkü dâvâ İslâm dâvâsıdır ve savaş durumlarında bile doğruluk ve hakkaniyetten ödün verilmeyecektir. 

Peki bu durumda yapılan ‘’savaş hileleri’’ nasıl örnekler doğurmuştu?

-Allah Resulu’nün (asm) Mekke’nin fethi öncesi… Şehre girmeden evvel ordunun sayısını çok göstermek ve düşmanın mukavemetini, moral gücünü zayıflatmak için binlerce farklı yerde ateş yaktırmış ve düşman saflarından bakıldığında dehşetli ve azametli bir ordu imajı verdirmişti.

-Fetih sonrası önceden bir birlik çıkartarak Medine’ye göndermiş, kendisi ise Huneyn’e giderek taktik manevra örneği vermişti.

-Hendek Savaşı esnasında şehirde kalan kadın ve çocuklara gece baskını yapmak isteyen Yahudi grubu şehre girmiş, içlerinden birinin kapısının önünde olduğunu fark eden Hz. Safiyye, başını tülbentle sıkıca bağlayarak kadın görüntüsünü gizlemiş ve sessice yaklaşarak elindeki mızrakla düşmanını öldürüp cesedini ortalığa koyması, Yahudi grubunun ‘’verilen haber doğru değil, Müslüman ailelerinin yanında adamlar var’’ diyerek dağılmalarına sebep olmuştu.

-Hendek Savaşı esnasında Nuaym ibn Mesud, Resul-u Ekrem’in (asm)’ yanına gelerek, anlaşma halinde olduğu Beni Kureyza Yahudileri’nin kendilerine karşı Ebu Süfyan liderliğindeki müşriklerle ittifak ettiklerini haber verince Efendimiz de (asm) “Belki de onlara böyle davranmalarını biz emretmişizdir.’’ demişti. Bu harp stratejisi, Nuaym’ın duyduklarını Ebu Sufyan’a iletmesiyle, düşmanın birliğinin bozulmasına netice veren tevriye usûlünce düşmanı yanıltma, şüpheye düşürerek üstünlük sağlama taktiğiydi. Elbette bütün bu örneklere savaş hallerinde rastlıyorduk.

Savaş... Hariçte ülkeler, dahilde büyük gruplar arasındaki ‘’silâhlı mücadele’’dir.

Fikrî ve siyasî hiçbir muhalefet, mücadele Hadis-i Şerife konu olan ‘’savaş’’ kavramıyla değerlendirilemez!

Aksi takdirde Makyevelist bir bakış açısıyla Kur’ânî düstur ve Sünnetten fersah fersah uzak kalma tehlikesi var.

Niccolo Machiavelli (Makyevel) insanın zaaf ve tutkularını, hırslarını temel yaparak onları yönetmek için devlet felsefesi geliştirir.

Makyavel’e göre, “Amaca ulaşmak için her araç mubahtır.’’ Bunun hukukî, ahlâkî, dinî bir sınırı yoktur. Hukuk da, ahlâk da, din de bu felsefe için kullanılır. En önemli amacı devleti yaşatmak ve gücünü devam ettirmektir. Ona göre hukuk ve ahlâk devlet için vardır ve devletin bittiği yerde bunlar da biter.

Makyavel idarecilere, hükümdarlara verdiği öğütlerde;

-Akıllı hükümdar yurttaşlarını her zaman ve her durumda kendine muhtaç bırakmalıdır. (ben olmazsam bitersiniz fikri). Çünkü bağlılığı sağlayacak tek yol budur.

-Yapılacak kötülükler bir anda yapılmalı. Bu daha az acı verir. İyilikler azar azar yapılmalı, zamana yayılmalı ki, tadına daha iyi varılsın.

-Hükümdar hem sevilen, hem korkulan olmalıdır. Bu iki özellik bir arada bulunamıyorsa ve ikisinden birinden vazgeçilecekse korkulan olmak daha iyidir. Bunu da halkın genelinin malına ve ırzına dokunmadan yapar. Çok gerekirse sadece bir kişi veya zümreye dokunur. Çünkü insanlar babalarının kaybını unuturlar, ama mallarının kaybını asla.

-Hükümdarlar kin oluşturacak hareketleri başkalarına (avanelerine) yaptırmalı. Kendileri halkta iyi duygular uyandıracak görüntüler vermeli ve bu işlerle bizzat ilgilenmeli.

-Ve iktidar için zorunlu olan her savaş haklıdır, mubahtır.

Detaylarını “Hükümdar (II.Principe)’’ adlı eserinde bulacağınız bu taktikler “Hak kuvvettedir’’ bâtıl düsturunu kendine şiar edinmiş kişiler tarafından istimal edilir.

Lâkin İslâmiyetle zerrece alâkası yoktur.

Saltanatın, gücün, iktidarın sadece kabir kapısına kadar eşlik ettiği bir dünyada hiçbir sebep Kur’ân’ın adalet, hakkaniyet ölçülerini askıya almaya sebep olamaz.

Hiçbir sebep yönetim ve toplumun selâmeti için, bir tek masum da olsa hukukuna giremez!

Referansı Kur’ân, sermayesi iman olan hiçbir yönetim, zümre, topluluk veya kişi; fikrine muhalif olanların varlıklarını “savaş durumu’’ olarak niteleyemez!

Muhalif durumu “silâhlı mücadele’’ algısına çevirerek kendi taraftarlarının saflarını sıklaştırmak -hata ve beceriksizliğini örtmek- için düşmanlaştırmayı, özel harp teknikleri uygulayarak yalan haber, iftira ve suizanla itibarsızlaştırmayı, ezmeyi meşrû göremez…

Bu anlamda “Harp hiledir’’ diyemez...

Aksi takdirde, “zulüm başına adalet külahı geçirmiş, hamiyet hıyanet libasını giymiş, esarete hürriyet namı verilmiş.’’ tabir edilen karanlık dönemler bekler cümlesini...

Evet, Cennet size ayakkabılarınızın bağı kadar yakındır. Cehennem de öyle...2

Dipnotlar:

1- Kenzu’l Ummal, h. 8994.
2- Buhari, Rikak 29.

Okunma Sayısı: 6919
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı