"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bağdat’tan dönen “yanlış hesap”

Cevher İLHAN
18 Ekim 2017, Çarşamba
Vakıa şu ki, gündemlerle gündemler kapatılıp kamuoyunun oyalanması oyunuyla sorunlar ve krizler üst üste yığılıyor.

Kuzey Irak’a yönelik operasyon İdlib operasyonu ile, İdlip operasyonu Irak ordusunun Kerkük’e müdahalesiyle kapatılıyor. 

En son Trump’on “Dostum” dediği Erdoğan’a övgüsüyle ABD’nin “tarihinde hiç olmadığı ölçüde yakın olduğunu ilân ettiği” Türkiye’ye “vize yasağı” krizi devam ederken, ne kadar ve nereye kadar süreceği belli olmayan İdlib operasyonu üzerinden Ankara’nın baştan beri izlediği “Suriye politikası”nın birbirini tetikleyen akıbetsizliği perdeleniyor.  

Ne var ki, dış politikanın iç politikanın malzemesi haline getirilmesiyle başta Suriye olmak üzere öngörüsüz stratejiden yoksun bodoslama Ortadoğu bataklığına itilmesinin ağır faturası başta Türkiye ve bölge ülkelerine kesiliyor, ülkeyi ve bölgeyi sonu belirsiz maceralara sürüklüyor.

Daha operasyon başlamadan El Kaide ile Özgür Suriye Ordusu’nun  (ÖSO) çatıştığı haberlerinin çıktığı İdlib’e giren Türk askeri unsurların ne kadar kalacağı bilinmezken, bizzat Cumhurbaşkanı’nın ifâdesiyle, İdlib’den sonra Afrin’e de girileceğinin duyurulduğu, onlarca silâhlı örgütün çatıştığı kargaşada, içeride “görev alan” Türkiye, yine bilinmezlerle karşı karşıya. 

Zira, 40 kilometre derinliğe inilmesinin hedeflendiği, iki milyon insanın yaşadığı İdlib ve Afrin bölgesinin çok daha karmaşık, zor, kanlı ve riskli olacağı, bölgeyi tanıyan ve izleyen uzmanlarca ve diplomatlarca açıkça belirtiliyor. 

“KERKÜK OPERASYONU” İŞBİRLİĞİ

Özetle, AKP iktidarında Ankara’nın Şam’a karşı Suriye’deki çoğu küresel emperyal ecnebilerin taşeronu silâhlı örgütleri Başbakan, “Bütün tarafların aklıselimle bir araya gelip Suriye’de akan kan durdurulmalıdır. Suriye’nin bölünmemesi, toprak bütünlüğünün muhâfaza edilmesi, herhangi bir etnik gruba avantaj sağlayacak yeni bir yapılaşmaya izin verilmemesi lâzım” diyor, ama “hamasi, fevri, günübirlik söylemli sığ politikalar”la yine aynı hatalara düşülüyor. 

Bölgede PYD/YPG’ye karşı ÖSO ile birlikte El Nusra silâhlı örgütünün başını çektiği militanlardan oluşan Heyet Tahrir el Şam korumasında hareket etmesi, Türkiye’yi “silâhlı gruplarla işbirliği” ithamına mâruz bıraktıracak kırılganlığa teşne. Ve daha da vahimi silâhlı gruplarla işbirliği, her an Türkiye’yi kıyasıya çatışan karşıt diğer terör örgütleriyle karşı karşıya bırakacak bir vartaya itiyor.

Gerçek şu ki, yegâne çıkış, tıpkı Kerkük operasyonunda Irak merkezi hükümetiyle işbirliğinde olduğu gibi, Suriye’de de Şam’la irtibat ve işbirliğinde. 

Bilindiği gibi, ABD, İngiltere ve savaş koalisyonu güçlerinin 2003’te Irak’ı işgalinde işgalcilerle yakın işbirliği ve destek gören Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, ortaya çıkan kargaşada, yine işgalcilerin dayattığı Irak Anayasasının 141. maddesindeki boşluktan istifadeyle başta Kerkük olmak üzere bölgenin demografik yapısını bozarak tahrip etmişti. 

İşgal güçleri tapu ve nüfus dairelerini yakıp-yıkıp yağmalarken, yüz binlerce Peşmerge bölgedeki kent ve köylere yığdırılmış, statlara, çadırlara doldurulmış, işgalden önce 800-900 bin olan Kerkük’ün nüfusu dört - beş milyona çıkarılmıştı.

En son Ankara’nın Kuzey Irak’taki yanlışlardan önemli ölçüde dönerek Bağdat ve Tahran’la diyalogu sonucu Irak ordusunun karşısında Kerkük ve Tuzhurmatu olmak üzere Türkmenlerin, Arapların ve Kürtlerin yaşadığı bölgeler savaşılmadan, hiçbir çatışma olmadan geri alındı, alınıyor.  

ŞAM, BAĞDAT VE TAHRAN’LA İŞBİRLİĞİYLE…

Kısacası, Ankara’nın doğrudan Irak yönetimiyle işbirliği ve koordinasyonuyla Erbil’in 2003’ten beri yaptığı yanlış hesap Bağdat’tan döndü. Ve bölge ülkelerinin işbirliğiyle, Irak’taki sorunun çözümünün Irak merkezi hükümetine bırakılmasıyla sözkonusu “tartışmalı bölgeler” ecnebi destekli “işgal”den kan dökülmeden kurtarıldı, kurtarılıyor.  

Ankara’nın Türkiye’yi Suriye’deki savaşın ve fitnenin bir parçası haline getiren stratejiden yoksun, çöken politikaları bütünüyle bir tarafa bırakması; iç savaşla 600 bin sivilin katledildiği, on milyon insanın evinden yurdundan göçüp sığınmacı durumuna düştüğü Suriye’de de başta Şam, Bağdat ve Tahran olmak üzere bölgedeki başkentlerle işbirliğine ve koordinasyona gitmesi gerekiyor. 

Başka çözümün olmadığı “Kerkük operasyonu” örneğiyle ortada… 

Okunma Sayısı: 2126
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı