"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Demokrasi endeksi”nde 89. sırada...

Cevher İLHAN
17 Aralık 2014, Çarşamba
Son yıllarda AB demokratikleşme reformlarının durmasıyla derinleşen kırılgan süreçte, Türkiye sadece “yolsuzluk endeksi”nde dibe vurmuyor; “demokrasi, özgürlükler” endeksinde de ciddî gerilemelerin olduğu tesbit ediliyor.

Başta AB perspektifine aykırı olarak şikâyet edilen, bağımsız yargı esası altüst edilerek MİT’e olağanüstü dinleme ve operasyonel yetkiyi veren yeni “MİT yasası”, adli kolluk yönetmeliğinin tağyiri ve en son özgürlükleri kısan “yargı paketi”, Türkiye’yi “askerî vesayet”ten bir başka “vesâyet”e götürerek, demokrasi endeksinde “hibrit (melez) rejimler” kategorisine düşürüyor.

Keza şeffaflıktan ve hesap verirlikten uzak Telekomünikasyon İletişim Merkezi (TİB) yasasıyla internet sitelerine getirilen orantısız yasaklar, Anayasa Mahkemesi’nden dönmesine rağmen medya ve internet üzerinde hâlâ fiilen uygulanan baskılar, basın ve internet özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar ve “yayın yasakları” sürüyor.

Yine halen “askerî işler” ve harcamaların denetlenememesine ve “sivil-askerî” çift başlı yargının sürmesine karşı, referandumla düzeltilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısıyla oynanması sonucu yargının yürütmenin kontrolüne sokulması, yargıç ve savcıların görevden alınması, kıyım ve sürgünler, yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına, etkinliğine ve bilhassa hükûmetin müdahalesine dair ciddî kırılmalar sayılıyor. 

Economist dergisinin, devletlerde seçim süreci ile çoğulculuk, sivil özgürlükler, hükümetlerin işlevi, siyasal katılım ve siyasal kültürü dikkate alarak yaptığı “dünyada demokrasi endeksi” araştırmasına göre, tam ve kusurlu demokrasiler arasında yer bulamayan Türkiye’nin daha alt sıradaki hibrit (melez) rejimler grubuna dahil edilmesi bunun ifâdesi olarak okunuyor. 

“HİBRİT (MELEZ) DEMOKRASİ” UYARISI

Doğrusu, iki yılda bir yapılan dünya demokrasi endeksi araştırmalarının üçüncüsünde Türkiye’nin, 167 ülke arasında 26 ülkenin yer aldığı “tam demokrasiler”in çok altında Yunanistan ve Güney Afrika’daki “kusurlu demokrasiler”in gerisine düşmesi, vaziyeti ele veriyor.

Aralık ayı başında açıklanan “demokrasi endeksi”nde, iki yıl öncesine göre iki basamak gerileyerek 89. sırayı Nikaragua’yla birlikte paylaşan ve “hibrit (melez) rejimler” arasında 5.73 ortalama ile Honduras’ın ardından 10. sıraya düşen Türkiye’nin, “karma rejimler” kategorisinde Tanzanya, Uganda, Sierra Leone, Haiti, Nikaragua, Filistin gibi ülkelerle aynı kategoride yer alması, “yeni Türkiye” ve “ileri demokrasi” iddialarını bir defa daha boşa çıkarıyor.

Aslında, yargıyı siyasî iktidarın kontrolüne alan antidemokratik dayatmalar ve “mâkul şüphe” sokuşturmasıyla medyaya yapılan son baskı ve gözaltılar bir yana, daha 17-25 Aralık soruşrumaları ve engellenen operasyonları olmadan Türkiye’de hak ve özgürlüklerdeki gerileme başta AB olmak üzere birçok beynelmilel kuruluş tarafından tesbit edilmiş.

Bundandır ki, Türkiye’nin yüzde 10 seçim barajlı, önseçimsiz, tercihsiz ve aday listelerini tamamen genel başkanların-genel merkezlerin tesbit ettiği seçim ve siyasî partiler sisteminin, kısaca 12 Eylül ürünü yasaların cenderesinde olması, siyasetin demokratikleşmesinin önünü tıkıyor. 

Dünya Şeffaflık Örgütü’nün “demokrasi endeksi”nde, Türkiye’nin “seçim süreci değerlendirmesinde 7.92 puanla Sri Lanka’yı ancak geçebilmesi; “siyasi katılım”da 3.89 puanla otoriter rejimler kategorisindeki ülkelerden bile geride kalması; “siyasi gelenek” kategorisinde Latin ülkelerini geride bırakması; “sivil özgürlükler”de 132. sıradaki Kazakistan’ın gerisine düşmesi, bunun açık göstergesi…

TÜRKİYE’NİN “AB VE DEMOKRASİ MESELESİ”

İlk AKP hükûmetinin kurulduğu 16 Kasım 2002’de bizzat genel başkan Erdoğan tarafından deklare edilen “Âcil Eylem Plânı”nda, sonraki hükûmet programlarında, seçim bildirgelerinde defalarca tekrarlanıp AB’ye taahhüd edilen “Türkiye’nin âcilen hukuk devleti zeminine oturtulacağı ve temel hak ve özgürlüklere dair evrensel normlar ile AB kriterleri doğrultusunda sür’atle her türlü yasal düzenlemelerin yapılacağı” vaadlerine rağmen, bu konuda hiçbir düzeltme yapmayan iktidarın, 2015 seçimlerini de 12 Eylül darbesinden kalma muallel antidemokratik siyasî partiler ve seçim yasalarıyla yapmaya çalışması, Türkiye’nin noksan “demokrasi karnesi”ni okutturuyor.

Aslında Cumhurbaşkanı’nın, son “medya gözaltıları”nı eleştiren AB mercilerine “Bizim AB’ye üye olma gibi bir derdimiz yok” çıkışı, Türkiye’nin durumunu ortaya koyuyor.  

Oysa Türkiye’nin bir demokrasi ve kalkınma projesi olarak AB ve demokrasi derdi-meselesi var. Ankara’nın, Cumhurbaşkanı’nın her çıkışı üzerinden tırmandırılan gerginlik politikalarını bir tarafa bırakıp, Türkiye’nin “tam demokrasi” kategorisine girmesi için öncelikle AB demokrasi kriterlerini yerine getirmesi gerekiyor…

Okunma Sayısı: 2392
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı