"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ecnebilerin “stratejik plânı”

Cevher İLHAN
18 Şubat 2017, Cumartesi
Türkiye’nin El Bab’dan sonra “hedef”e konulan Menbiç’tan Rakka’ya beş bin kilometrelik alanı nasıl kontrol edeceği, “Suriye koalisyonu”nun ne derece destek vereceği tartışılırken, yeniden ortaya atılan “güvenli bölge”nin Suriye’yi bölüp parçalama “plânı”nın bir parçası olduğu her haliyle sırıtıyor.

Evvela, Astana’dan sonra Cenevre müzâkerelerinin sonucu beklenmeden ve Suriye’de kalıcı ateşkesle birlikte nihâî çözüm ve barış olmadan, en önemlisi ülkenin toprak bütünlüğü teminat altına alınmadan, ABD ve işgalci-istilâcı küresel işbirlikçileriyle “güvenil bölge” oluşturulmasının, Türkiye’yi ve bütün bölgeyi güvensizliğe itip başına büyük gâileler açacağı belirtiliyor.

Evvelâ, “tampon bölge”nin BM kararı olmadan hukukî zemininin nasıl oluşturulacağı muallel. Alanın Türkiye’nin yanı sıra hangi güçlerce konuşlanacağı, korunup denetleneceği bilinmiyor.  

Özetle, son dönemde bir tek “Şam yönetiminin devrilmesi”ne odaklanan ve altı yıldır bütün ikazlara rağmen inâdına saplanılan kısır ve çıkmaz “Suriye politikası”ndan dönüşle, Ankara’nın “Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğü” ekseninde başta Rusya ve İran olmak üzere bölge ülkeleriyle işbirliği yerine, Trump’la gündeme taşınan “uçuşa yasak bölge”nin akıbeti birçok yönüyle meçhul… 

“PARÇALAMA PLÂNI”NA ZEMİN…

Gerçek şu ki, Suriye’nin bölünüp parçalanması, Bush’un Dışişleri Bakanı Rice’nin açık itirafıyla Fas’tan Afganistan’a 22 İslâm ülkesini bölüp parçalama maksatlı “genişletilmiş büyük Ortadoğu projesi (BOP)”un temelini teşkil eden, Birinci Dünya Savaşı’nda “kurdurulacak” İsrail hesâbına Ortadoğu’daki Müslüman ülkeleri taksim eden İngiliz-Fransız mâmulü menhus “Sykes-Picot anlaşması”nın devamı. Bediüzzaman’ın “Âlem-i İslâma ve merkez-i hilâfete bir suikast” olarak takbih ettiği “gaddarâne Sevr Muâhedesi”nin sonucu.

Nisan’da Pentagon heyetinin Ankara’da “bölgenin IŞİD’den arındırılması” paravanında gizli “tampon bölge” gizli görüşmeleriyle “plân”ın ön çalışmaları yapılmıştı. (gazeteler, 5.6.16)

Bu arada Türkiye üzerine tezler hazırlayan Amerikan merkezli Rand Corporation’ın adına Amerikan Dışişleri Konseyi kıdemli üyesi Philip Gordon’un başında bulunduğu, “Gordon plânı”yla, öncelikle Nusaybin’den Afrin’e PYD’nin nüfuz alanındaki kantonların birleştirilip hudut hattında “Kürt koridoru”na alan sağlanması, Suriye’nin bölünmesi plânı senaryosunun ipuçları verilmişti.

Aslında İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon’un, Washington Woodrow Wilson merkezinde, “Suriye’nin bütünlüğü artık mümkün değil, federalizmle ülkenin yüzde otuzunu kontrol eden Esad’ın ‘Alevistan’ı var, ‘Kürdistan’ var, rejimle çalışan ‘Dürzistan’ da olabilir” diye deşifre ettiği “stratejik yaklaşımı”, emperyal güçlerle ifsad şebekelerinin “tefrika ve ifsad plânı”nın  açık itirafı olmuştu. (AA, 16.3.16)

“Plân”a göre, “kuzey Suriye koridoru”nun koparılmasının yanı sıra ülkenin güneybatısında en son “Şam Fetih Cephesi” adını alan El Nusra örgütünün denetlediği İdlib merkezli Deraa civarı muhaliflere verilecek. Şam, Humus, Tartus’tan Lazkiye sahiline ve Türkiye sınırına uzanan saha “Esad devleti”ne bırakılacak. Halep ile Hama rejimle muhalefet arasında paylaşılacak. Ve halen IŞİD’in elindeki Fırat vadisindeki Deyr-i Zor ve Rakka ile Palmira antik kenti ve çöl bölgeleri “uluslar arası koalisyon”a terk edilecek. 

TEHLİKELİ TUZAKTAN SAKINMALI

“Plân”ın stratejik hedefi açık; yıllardır mezhebî ve etnik tefrika üzerinden sürdürülen iç savaş karışıklığıyla Suriye’yi çökertmek. İsrail’in Ortadoğu egemenliği ve “arz-ı mev’ud” ütopyası uğruna ecnebilerin müdahâlesine müheyya hale getirmek. 

Bu arada ABD ve Batılı “koalisyon” ortaklarının bir araya getirdiği “Suriye muhalefeti”nin uhdesine verilen alanı koruyamayacağı gerekçesiyle Çekiç Güç benzeri yapıları devreye sokmak…

Kısacası, özellikle El Nusra ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) başta olmak üzere Suriye iç savaşında yıllardır “vekâlet savaşları”nı canhıraş yürüten taşeron silâhlı örgütlerin çatışmalarıyla yeniden ateşlenip alevlenmesiyle ülkenin bölünüp parçalanma fitnesi kaosuna sürüklemek.

Hülâsa, “uçuşa yasak tampon bölge”, BOP”la IŞİD gibi uluslar arası terör örgütleri ve “yerel” işbirlikçiler üzerinden iç savaşla yıkılıp yakılan Suriye’nin de istikrarsızlık ve kargaşayla en az dörde taksimi ve bütün bölgenin “uydu devletçikler”e dilimlenip ufaltılması “iftirak plânı”nın bir parçası.

Ankara, bir defa daha kumpasa gelmemeli; “uçuşa yasak bölge / tampon - güvenli bölge” paravanında Türkiye’yi bu fevkalâde tehlikeli tuzağa düşürmekten sakınmalı. 

Zira Irak’taki “uçuşa yasak bölge”nin mezhebi ve etnik iftiraklarla ülkeyi bölüp parçalayan akıbeti ortada...

Okunma Sayısı: 2721
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı