"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Erken seçim”deki siyasî niyet

Cevher İLHAN
21 Nisan 2018, Cumartesi
Daha bir gün önce “Seçimler 2019’da” diyen Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, iktidar sözcülerinin aylardır defalarca kamuoyu önünde “Seçim vaktinde olacak, erken seçim kesinlikle yok” taahhüdünden, Bahçeli’nin “erken seçim çağrısı” ile caymaları birçok istifhamı sözkonusu ediyor.

Öncelikle 3 Kasım 2003 öncesinde koalisyon hükûmetinde başbakan yardımcısı iken, ortaklarından habersiz “seçim” çağrısı ile partisini Meclis dışında bıraktırarak AKP’yi yüzde 34.3’le iktidara taşıyan, AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimleri gecesi daha sandık başlarında sayım devam ederken muhalefet partileri ile hükûmet kurmayacağını ilânla Türkiye’nin dört ay içinde “erken seçim”e götürülüp yine AKP’ye iktidar yolunu açan Bahçeli ile Erdoğan’ın “baskın seçim gerekçeleri”nin aynı olması, “danışıklı dövüş” yorumlarını haklı kılıyor.

Bahçeli’nin “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması mümkün değildir” yakınmasıyla, “millî mecburiyetten dolayı seçimler erkene çekilmeli” derken, Erdoğan’ın “Suriye ve Irak merkezli yaşanan tarihî önemdeki hâdiselerle makro ekonomik dengelerdeki belirsizlikle sürdürülebilir olmadığı”nı öne sürmesi, Türkiye’nin dış politikada tam bir çıkmaza girdiğinin ve gittikçe daha da kötüleşen ekonomik krizi taşıyamayanın ortak ikrarı.

YİNE MECLİS DEVRE DIŞI…

Anlaşılan o ki, “baskın seçim”le, MHP’li Manisa Belediye Başkanı’nın “İttifak tavanda var, tabanda yok” ifâdesiyle açığa çıkan haliyle, “cumhur ittifakı”nı çatlatacak “yerel seçimler”in önüne alınıyor. Bu manevra ile 16 Nisan’da başta İstanbul ve Ankara olmak üzere on yedi büyük şehri kaybeden AKP’nin belediye seçimlerini kaybetmesi bozgununun önü kesilmeye çalışılıyor.

Çift rakamlı enflasyonla, yükselen işsizlikle, yeni zamlar ve ağır vergilerle, katlanan iç ve dış borçla, TL’nin artan döviz karşısında değer kaybetmesiyle, yeni yeni ağır vergilerle, üretimden, yatırımdan yoksun, gittikçe bozulan ve alarm veren ekonomik kırılma ve duvara toslayan akıbetsiz dış politika vartasında, yaptırdıkları anketlerle AKP-MHP cephesinin ancak yüzde 35 ile 44 arasında kalmasına karşı, OHAL altında apar topar “baskın seçim”e gidiliyor.

Bütün bunlar yapılırken, ne yazık ki, “Cumhurbaşkanlığı sistemi”yle yasama yetkileri gasbedilen millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in yeniden devre dışı bırakılması garabeti sergileniyor.

HİÇBİR MUTÂBAKAT ARANMADAN

Ve şu garabete bakınız; OHAL’ın 7. kez uzatıldığı gün biri iktidar, diğer oylarının yüzde iki ile dört arasında kalan iki partinin genel başkanı Saray’da “erken seçim kararı”nı veriyor. Anayasaya göre Meclis’in karar vermesi “erken seçim”den milletvekillerinin haberi yok.

Başta ana muhalefet olmak üzere Meclis içi ve dışı partilerle istişâre edilmiş değil, hatta saklanmış. İktidar ve muhalefete mensup vekiller, “erken seçim tarihini tam bir sürpriz ve emrivaki olarak televizyonlardan öğreniyor. O denli ki, Anayasaya göre altı ay içinde çıkması lazım gelen Anayasa değişikliği “uyum yasaları” ile adayların nasıl ve hangi yöntemle belirlenecekleri usulüne dair “Cumhurbaşkanı seçimi kanunu” çıkarılmadan “baskın seçim” dayatılıyor.

Dahası, iktidar sözcüleri, Anayasaya göre kanunla düzenlenmesi gereken “uyum yasaları”nın bir kısmının OHAL KHK’leriyle, bir kısmının seçimden sonra cumhurbaşkanı kararnâmeleriyle, diğer partilerle, sivil toplumla hiçbir mutâbakat arama gereğini duymadan, uzlaşılmadan çıkarılacağını yüksünmeden söylüyorlar.

Oysa hukuk devletinde, seçimlerin âdil, özgür, dürüst ve meşruiyet içinde olması için demokratik kurallarla temel hak ve hürriyetler, seçme ve seçilme hakkı, katılımcılık ve şeffaflık esaslarıyla önceden belirlenir ve bilinir.

Demokrasilerde, komplo ve kumpaslarla siyasi rakipleri aleyhine ayarlanmış, çifte standartlı, antidemokratik, OHAL baskısıyla muallel, sandık güvenliğini, eşitliği ve adâleti berhava eden, karambola getirilen apar topar seçim olmaz.

Hiçbir iktidar ve “ittifak” bunun vebâlini ve ayıbını taşıyamaz. Ülkeyi söz verdikleri “zamanında seçimler”e taşıyamadıkları gibi...

Okunma Sayısı: 4697
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şahinoğlu

    21.4.2018 05:56:05

    Şu an zaten başkanlık gibi tek merkezden istedikleri gibi yönetiyorlar. Seçimden sonra sorunlar bitmeyecek, artarak devam edecek ve çöküş daha büyük olacak. 2011'den sonra demokrasi, hukuk, adalet, özgürlük, eşitlik, liyakat alanlarında geriye gidiş basladiktan sonra başta ekonomi olmak üzere, dış ilişkiler, toplumsal barış, her alanda bozulma başlamış ve -bizi seçerseniz düzelecek dedikleri halde- her seçimden sonra bozulma artarak devam etmiştir. Bu anlayış sürdükçe yine problemler bitmeyecek ve artarak devam edecek ve daha büyük yıkımla sonuçlanacaktır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı