"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hastaneleri kapatma vahameti

Cevher İLHAN
25 Nisan 2016, Pazartesi
“Paralel yapı” yaftasıyla başarılı dershanelerin, özel okulların, kreşlerin kapısına kilit vurulması, üretim halindeki fabrikalara kayyım atanarak binlerce işçinin işsiz bırakılması ve medya organlarının tasfiyesinin ardından son dönemde bir antidemokratik dayatma daha gündemde.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yurt çapında 24 özel hastanenin SGK ile sözleşmesini feshetti. 

Daha önce -Şubat 2005’te AKP iktidarı döneminde açılan- on bir buçuk yıllık Erzurum Özel Şifa Hastanesinin sağlık ruhsatı askıya alınarak kapısına kilit vurulup aralarında hastane yönetimi ve hekimlerin de bulunduğu 400 kişi eksi 41 derece soğukta işsiz bırakılmıştı. İşsizliğin yoğun olduğu ilde diğer hastanelerin kapatılmasıyla yüzlerce kişi işsiz kalırken, Erzurum’un yanı sıra bölge illeri ile Nahçıvan, İran, Azerbaycan ve Gürcistan’dan gelen hastalara tedavi hizmeti verilemez olmuştu. 

Peşinden yine “paralel örgüte finansal destek sağladığı” iddiasıyla Şanlıurfa OSM Hastanesi olarak bilinen Ortadoğu Hastanesi SGK kapsamından çıkarıldı. Ardından da ildeki Edessa Hastanesi, Ruha Academia Hospital ve Urfa-Ursu Hastanesi’nin sözleşmeleri feshedildi. 

SAVAŞTA BİLE DOKUNULMAZKEN…

Şanlıurfa Demokratik Hekimler Girişimi Başkanı Dr. Ömer Melik’in açıklamasıyla, sadece Şanlıurfa’da dört hastane ile 36 tıp merkezinin sözleşmelerinin askıya alınmasıyla kentte iki bin sağlık çalışanı işsizlikle karşı karşıya. Zira bir tek OSM hastanesinin kapatılmasıyla doktorlar hâriç 800 sağlık çalışanı işinden edildi. Yüksek işsizlik rakamlarına yenileri eklendi. (Gazeteler, 19.4.16)

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şanlıurfa Şubesi Başkanı Opr. Dr. Reşat Doğan, sözleşmeleri tek taraflı feshedilen ve henüz kapanmayan hastaneler de “maddî anlamda bu işi çeviremeyeceklerinden, işsizlik oranının Türkiye’de en üstlerinde olduğu Urfa’da 10 binin üzerinde kişiyi etkileyeceği”ni haber veriyor. “Bütün bunların neden olduğunu bilmiyoruz. Bir yolsuzluk sonucu mu, siyasal bir kararla mı, keyfi bir uygulama mı ne olduğunu bilmiyoruz. Maalesef görüştüğümüz hastane ve yöneticileri de bu konuda bir bilgilerinin olmadığını söylüyor ve tamamen keyfi olduğunu belirtiyorlar” diye yakınıyor. (Şanlıurfa.com., 13.4-16 ) 

Diğer yandan SGK’dan çıkarılan tam teşekküllü hastaneler listesi tam bir vahameti ortaya koyuyor. Gaziantep Özel Medinas, Nizip Özel Primer, Van Özel İstanbul, Bursa Özel Bahar, Özel Rentıp, Özel Eskişehir Sakarya, Özel Kayseri Göz, Sakarya-Özel Altınova, Sakarya-Özel Konak, Antalya-Özel Manavgat Sevgi, Diyarbakır-Özel Veni Vidi, İstanbul-Özel Sante Plus, Kocaeli-Dr. Tahsin Özbek, Özel Kütahya Kent, Kahramanmaraş-Özel Elbistan Nehir Hastaneleri de kapatılmış veya kapatılmaya terk edilmiş.

Ayrıca İstanbul Fatih, Konya Mevlana, İzmir Şifa, Ankara Turgut Özal Üniversiteleri hastanelerinin sözleşmelerinin iptali, keza onlarca tıp ve diyaliz merkezinin kapanması ile, işsiz sağlık çalışanı sayısı ülke çapında on binlere varıyor. 

Kısacası, savaşta bile dokunulmayan hastanelere dokunuluyor. Yüzbinlerce vatandaş göz göre göre sağlık hizmetinden mahrum edilmiş ve ediliyor…

MERHAMETSİZ OPERASYON!

Sağlıkçıların tesbitiyle, kamu alanının fiziki ve sağlık çalışanlarının yetersizliğinden, kamuda yapılmayan veya çok yetersiz olan bazı tetkik ve tedaviler özel merkezlerde yapılıyor. 

Söz konusu keyfi uygulamalarla, göz göre göre işverenin, sağlık çalışanının hak mahrumiyetine uğrayıp işini kaybetmesine, sağlık hizmetine erişimi engellenen halkın mağduriyetine sebebiyet veriliyor. Riski göze alan yatırımcılar âdeta cezâlandırılıyor. Ancak bütün şikâyetlere rağmen iktidar cânibinden hiçbir açıklama gelmemesi ve en ufak bir düzeltmeye gidilmemesi dikkat çekici. 

Peki, savaşta bile dokunulmazlığı olan ve her biri milyonlarca liralık yatırımlara mal olan, yıllık ciroları 400 milyon liraya varan hastane ve sağlık kuruluşlarına karşı bu şifa bulmaz merhametsiz ve acımasız operasyon neden? 

Sırf yönetimden birilerinin dönemin Başbakanının “Ne istediler de vermedim!” dediği “cemaat”e “yakınlığı” ya da zamanında “yardım ettiği” yahut “destek verdiği” için mi? Yoksa “paralelle mücadele” perdesinde paranoya ile yine “Türkiye’yi çökertme plânı” oyununa mı geliniyor?

Yazık değil mi ülkeye, bu ülke insanının emeğine?

 

Okunma Sayısı: 4998
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HAKKI HAK ARAYAN

    25.4.2016 12:00:31

    Maalesef şu yaşanılanlar din,islam,müslüman değil sıradan insanın bile yapmayacağı yapmaması gereken zulümdür.Düne kadar methiyeler düzülen,yabancı ülkelerde medar-ı iftiharımız denilip göğüs gere gere şişilen halden bu zulüm haline dönmek GÜNAHA MEYLEDEN GÜNAHKAR ın zulmü değilde nedir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı