Bilindiği gibi, iktidar sözcülerinin “seçimle alâkası yok” açıklamalarına rağmen, seçime iki hafta kala Cumhurbaşkanı miting meydanında “Kandil operasyonu başladı; 20 uçakla 14 önemli noktayı, silâh depolarını vesâire vurduk; gittiler, vurdular, döndüler!” diye duyurmuştu.
Gündem
Kandil ne oldu?
Bilindiği gibi, iktidar sözcülerinin “seçimle alâkası yok” açıklamalarına rağmen, seçime iki hafta kala Cumhurbaşkanı miting meydanında “Kandil operasyonu başladı; 20 uçakla 14 önemli noktayı, silâh depolarını vesâire vurduk; gittiler, vurdular, döndüler!” diye duyurmuştu.
Peşinden de “Kandil’in boşaltıldığını söylüyorlar, toplantı halinde iken 32 önemli terörist elebaşını etkisiz hale getirdik” demiş; hatta iktidara yakın medyada “öldürülenler arasında Karayılan ve Bayık’ın olduğu” haberleri uçurulmuştu. Ne var ki, üzerinden haftalar geçmesine rağmen, “vurulduğu” söylenen “32 terörist elebaşı”ndan da bir teki dahi açıklanmadı. Böylece, seçim öncesi ortaya atılan ve “bu defa farklı olacak” denilen son Kandil operasyonu”nun da, on yıllardır onlarca kez tekrarlanan “hava harekâtları”nın tekrarı olduğu bir defa daha ortaya çıktı.
Tesbit
“Gücü tek elde toplamak”
Seçim tartışmaları içte ve dışta devam ediyor. İngiltere’de yayınlanan Financial Times gazetesinin seçimlerle ilgili başyazısında, “Erdoğan 18 ay sonraki seçim tarihini beklemeden erken seçime giderek risk aldı, ama beklemesi daha riskli olabilirdi. Türkiye derinleşen sorunlarla karşı karşıya ve cumhurbaşkanı bekleseydi gücü tek elde toplama plânları daha kırılgan hale gelecekti” yorumu yaptı.
Bu tesbit, öncelikle “erken seçim” açıklamasında, Bahçeli’nin “Türkiye’nin Kasım 2019’a kadar dayanması mümkün değildir” diye “millî mecburiyetten dolayı seçimler erkene çekilmeli” ifâdesiyle, Erdoğan’ın “Suriye ve Irak merkezli yaşanan tarihî önemdeki hâdiselerle makro ekonomik dengelerdeki belirsizlik” ikrarını teyid ediyor.
Böylece, “kutuplaşmış ortamda, âdil olmayan, maksimum güçle medyayı, mahkemeleri kontrol ederek ve OHAL’in verdiği gücü kullanarak yürütülen ‘baskın seçim’ kampanyası”nın, “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” paravanındaki hiçbir demokratik ülkede rastlanmayan “Türk tipi başkanlık”la “gücü tek elde toplamak” için yapıldığı gerçeğini bir defa daha doğruluyor.
Haftanın sözü
“AK Parti ANAP gibi dağılır gider”
“Eğer bunlar sistemden atılıp, hesap sorulmazsa, söylüyorum, ‘içimizdeki bu beyinsizler yüzünden’ yerel seçimlerde durum daha da kötü olur. Dahasını da söyleyeyim, devam eden süreçte AK Parti ANAP gibi dağılır gider.”
Abdurrahman Dilipak, (Akit, 30.6.18)
Sözün özü
İnat bazen müfrit fırka (parti) mutaassıplarına, dalâl (doğrudan sapma) ve bâtılı iltizam ettirir. Şeytan birisine yardım etse, ‘melek’ der, rahmet okutur. Ötesinde melek görse ‘libasını değiştirmiştir’ der, lânet eder…”
Bediüzzaman (Eski Said Dönemi Eserleri, Sünuhat, 499)