"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Koalisyon turları devam ederken…

Cevher İLHAN
16 Temmuz 2015, Perşembe
​Ankara’da, ikinci turu bayram sonrasına kalan görüşmelerde her ne kadar koalisyon ihtimali daha öne çıksa da, erken seçim hâlâ güçlü bir alternatif olarak duruyor.

Tesbit şu ki, koalisyon görüşmeleri Cumhurbaşkanın açık ifâdesiyle “tekrar seçim”in baskısı altında. Bu yüzden, siyaset  halkın sandıkta verdiği mesaja göre uzlaşma ve gittikçe katlanan iç ve dış sorunlara çözümler üretme yerine, seçime dönük politik taktik savaşları içinde. 

Hatta koalisyon turlarının göstermelik olduğu, erken seçimi istemeyen yeni milletvekillerini seçime ikna etme taktiğiyle 45 günlük süreci harcatmak maksadıyla yapıldığı ileri sürülüyor. 

Aslında iktidar partisi adına manipülasyonlarla yönlendirme yapan şirketlerin hâricindeki bütün anketler, Kasım/Aralık’ta gidilecek bir seçimde sonuçların pek değişmeyeceği tesbitinde. Erdoğan’ın ısrarla istediği “başkanlık sistemi”ni yine getiremeyeceği, hatta AKP’nin de tek başına iktidar için ihtiyaç duyduğu 18-20 milletvekili daha kazanmak yerine mevcudu dahi muhâfaza edemeyeceği belirtiliyor. 

Esasen, yeni bir seçime bir milyarın harcanacağı, partilere Hazine’den 100’lerce milyonluk “seçim yardımı”nın yanı sıra reklâm ve propaganda masraflarıyla ber erken seçimin zaten sıkıntılı olan ekonomiyi daha da zorlayacağı, kamuoyunun enerjisini heba edeceği ortada. 

HER FIRSATTA “SEÇİM” TEKRARI

Gerçek şu ki, seçim sürecinde sık sık sözü edilen ve bütün muhalefet partilerinin miting meydanlarında deklâre ettiği “olmazsa olmazları”yla restorasyon vaadleri, mevcut siyasî iktidarı korkutuyor. Bunun için büyük ortak olarak da olsa koalisyona pek gönüllü değil. 

Zira verilen sözlerin başında “Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlarına çekilmesi”, özellikle icraatların koalisyon şartları ve mutâbakatıyla kayıtlı kalması, dahası yeni Meclis yapısıyla başta 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturma ve yargılanmalarının tekrar açılması geliyor. 

Keza tahribatı tâmir kapsamında, yargının ciddî restorasyona tabi tutulması; başta HSYK’nın yapısının düzeltilmesiyle yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının temini, hukuk devletinin tesisi sözü verilmiş. Yüksek yargının ve yargı mercilerinin politik etkilerden kurtarılması taahhüdü var .

Ayrıca BBDK’dan TMSF’ye, SPK’dan Hazine ve Dış Ticaret’e, Kamu İhâle Kurumu’ndan kamu bankaları ve KİT’lere; RTÜK ve TRT’den AA’ya, Millî Eğitim’den YÖK’e, MİT’ten MGK’ya, bütün kamu kurumlarının siyasî baskılardan arındırılıp gerçek işlevlerine kavuşturulması vaad edilmiş.

İşte bütün bunlar, iktidara dadanan mihrakları tedirgin ediyor. Bunun içindir ki, Saray’ın etkisindeki iktidar partisi, bir taraftan koalisyon denklemlerini “denerken”, diğer taraftan erken seçim peşinde ikircikli bir tavır takınması bunun yansıması. Bu sâikle sürekli erken seçimi gündemde tutuyor. Her fırsatta “Hükûmet kurulmazsa seçime gideriz” tekrarıyla algı oluşturmaya, ortam hazırlamaya uğraşıyor.

Müstafi hükûmetin, 700’e varan üst düzey atama yapması, devletteki bütün boş kadroların doldurulması, peşpeşe çıkarılan/değiştirilen yönetmeliklerle bazı yandaşların “işleri”ne kolaylık ve “yasallık” sağlanması; ve yeni hükûmeti kurma görevinin Davutoğlu’na verildiği günün ertesinde yetkisiz Bakanlar Kurulu’nun 18 ilde bazı alanlarla ilgili rant amaçlı acele kamulaştırma, risk alanı ve mahalleleri kapsayan kentsel dönüşüm için 30 ayrı karar alması bunun tezâhürü…  

İKTİDAR KOLTUĞU HESABINA

Hülâsa tesbit şu ki, seçim sonuçlarını beğenmeyen başta Erdoğan olmak üzere siyasî iktidara yakın mihraklar, 7 Haziran gecesinden itibaren “ya tutarsa” beklentisiyle seçim yarışını yenileme emelindeler. Bu maksatla âdeta zoraki bir süreç işliyor. 45 günün tüketilmesi için her türlü oyalama ve savsaklamayla geciktirme taktiğine başvuruluyor. 

Son on üç yılda, hükûmet kurulurken Meclis Başkanı seçimi ve Meclis Başkanlık Divanı’nın oluşması beklenmezken; -2002’de 10, 2007’de 30 ve 2011’de 15 günde- en geç bir ayda hükûmetin kurulmasına karşı, seçimden 36 gün sonra ancak hükûmeti kurma görevinin verilmesi bundan.

Yine bundandır ki parti yönetimlerinin “koalisyon kurma” zevâhirinde birbirlerini kollayıp elense çektiği; hükûmet kurulmaması faturasını siyasî rakiplerine ödetme peşinde olduğu kaydediliyor. 

Peki, ekonomiden dış politikaya âcil çözüm bekleyen devasa problemlere çözüm yerine ülkenin altı ay içinde tekrar seçimle yeni bir gerginlik, kargaşa ve kaosa sürüklenmesinin vebali düşünüldü mü?

Sonra sırf yargıdan kurtulmak ve birkaç milletvekili daha kazanarak tek başına iktidar koltuğunda kalmak uğruna değer mi? Yazık değil mi ülkeye ve millete… 

Okunma Sayısı: 1917
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı