"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mânevî, ahlâkî sosyal tahribat felâketi…

Cevher İLHAN
23 Ekim 2014, Perşembe 00:01
Türkiye’nin psikolojik haritası”nı yayınlayan Sağlık Bakanlığı’nın 2009-2013 yılları arası kıyaslamalarla ülkedeki ruhî rahatsızlıklar hakkında ortaya koyduğu çarpıcı rakamlara göre, 2009’da ruhî rahatsızlık şikâyetiyle kliniğe başvuranların sayısı 3 milyon iken, 2013’te üç kat artarak 9 milyon 163 bini aşmış.

Antidepresan tüketimiyle ilgili rakamlar da “imdat!” işâretleri veriyor. Meselâ 2013 yılında, yalnızca İstanbul’da 6 milyon 736 bin 378 kutu antidepresan kullanılmış. 

Psikolojik rahatsızlık şikâyetiyle başvuranların rekoru da İstanbul ve Ankara’da. İstanbul’da 2009’da psikolojik rahatsızlık şikâyetiyle başvuranların sayısı 262 bin iken bu sayı dört yılda yaklaşık altı kat artarak 1 milyon 500 bin sınırına dayanmış, Ankara’daki artış ise altı katın da üzerine çıkmış. Türkiye nüfusu göz önüne alındığında  psikolojik şikâyetlerle sağlık kuruluşlarına başvuranların oranı yüzde 12’ye ulaşmış…

TÜRKİYE BUNALIMDA…

Özetle, Bakan Müezzinoğlu’nun açıkladığı verilerle birlikte, ruhî rahatsızlık yaşayıp sağlık kuruluşlarına başvurmayanlar da hesaplandığında, Türkiye’nin ciddî bir ruh ve sinir bozukluğu ve bunalım içinde olduğu ortaya çıkıyor. 
İşin ilginç tarafı, psikolojik rahatsızlıkların artmasının maddî nedenlerinin başında, savaşların, şiddetin, yoksulluğun, işsizliğin, kayıpların yanı sıra büyük oranda antidepresan ilâçların gereksiz kullanımının artması da var.
Bütün bunlar, Türkiye’nin ne denli vahim bir bunalımda olduğunu bir defa daha gösteriyor. Ancak felâket sâdece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın başında. Dünya Sağlık Örgütünün öngörüsüne göre, 2020’de depresyon hastalıkları dünyada ve Türkiye’de birinci sırayı alacak. 
İfşaatlar bununla kalmıyor. Yine bu süre içinde liselerde yapılan araştırmaya göre gençler; sınıflarında, okul servisinde, evlerinde fiziksel ve sözel şiddete uğruyor. Şiddet görenlerin gelecekte bu davranışları sergileme ihtimali gittikçe yükseliyor. 
Genç Hayat Vakfı’nın geçtiğimiz yaz iki bin öğrenciyle görüşerek hazırladığı “Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması,” gençlerin okulda ve sokakta şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kaldıklarını gözler önüne seriyor. (Türkiye, 3.7.14)
Şiddet algısına yönelik araştırma kapsamında İstanbul’daki 11 lise türünden seçilen 50 lisede 9. sınıfa (lise 1) giden 1714 öğrenci ile 173’ü öğretmen ve 42’si okul yöneticisi olmak üzere toplam 1929 kişiyle görüşülmüş.  Buna göre, gençler, şiddete en fazla sınıflarda maruz kalıyor. Sınıflardaki şiddet oranı yüzde 42.2 iken gençlerin yüzde 15.1’i okuldan sonra okul dışında, yüzde 13’ü okul bahçesinde ya da okul koridorunda, yüzde 4.4’ü okul tuvaletinde, yüzde 2.6’sı okul servisinde şiddet görüyor.

ŞİDDET YAYGINLAŞIYOR…

Araştırmada gençlerin yüzde 57.4’ünün kendi yaşıtı öğrencilerin şiddetine hedef olması da dikkat çekici. Gençlerin yüzde 16.4’ü hanede maruz kaldıkları şiddeti sözel veya duygusal, yüzde 7.4’ü fiziksel, yüzde 3.4’ü silah ve bıçakla tehdit, yüzde 2.7’si silah veya bıçak gibi kesici aletle yaralama olarak ifade ediyor. 
Yine cinsiyete göre farklılık göstermesine karşılık en çok kız öğrencilerin mâruz kaldığı lakap takılması, alay edilmesi, kötü şakalar yapılması gibi sözel şiddete karşılık, erkek öğrenciler arasında fiziksel her türlü şiddet ve tehdidin yaygınlaşması, araştırmanın ortaya çıkardığı diğer vakıalardan. 
Şiddetin gençlerle kalmayıp hemen hemen bütün yaş gruplarında toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşıp artması, kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 artmasıyla ortada. Keza şiddetin okulda olduğu gibi evlerde de artması vahameti bir diğer boyutuyla ortaya koyuyor. 
Vahim tablo, topyekûn insanlığın ve insanımızın ne denli büyük bir felâketle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ve insanlığı ateşe veren fesat şebekelerinin nifak perdesinde yaptığı tahribatı ele veriyor.  
Ahlâkı dejenere eden ve sermayeyi - parayı ellerinde tutan ifsat komitelerinin, toplumları ve bilhassa Müslümanları imanî ve ahlâkî çöküntüye uğratmak için her vasıtayla yoğun bir faaliyet ve bozguncu propaganda içinde oldukları gerçeğini bir defa deşifre ediyor…
Peki, her fırsatta muhafazakâr olduğunu tekrarlayan hükûmetin/siyasî iktidarın buna tedbiri nedir?

Okunma Sayısı: 3183
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı