Seçimlere dair çarpıtmalar devam ediyor. Maltepe’deki oyların sayımında iki grupta sayımın on iki gruba çıkmasıyla sayımların hızla bitmeye yaklaşırken, “iktidar cephesi” partileri temsilcilerinin yaptıkları ıslak imzalı tutanakları imzalamayıp, sayımların bitirilmesini engelleme ve seçimleri sabote etme amaçlı olduğu âdeta sırıtıyor.
İstanbul’daki 31 bin 196 sandığın birkaç saatte sayılmasına karşı yüzde 8’ine tekâbül eden AKP ve MHP sandık görevlilerinin Maltepe’de sayım yapan kurullara katılmaması, hatta kavga çıkarılmasıyla 12’ye çıkarılan kurul sayısının 2’ye düşürülmesinin, İmamoğlu’na mazbatanın verilmesini geciktirme ve ardından “iptal ettirme” maksatlı olduğu anlaşılıyor.
En son günlerdir 400’den fazla sandığın açılıp sayılmasından sonra bu iki partinin sayılan sandıkların yeniden sayılması başvurularının YSK’ca reddini hiçe sayarak sayılan sözkonusu sandıkların üçüncü kez sayılmasına kalkışılması, siyasi iktidarın seçim kurullarındaki özellikle baskıya mâruz görevli memurların imzalamaktan çekinmesiyle sayımların bir türlü tamamlanamaması, ekonomik krizi unutturmak ve seçimlere muallel hale getirme peşinde olduğunu açığa çıkarıyor.
Bir başka garabet, YSK’nin, ilçe seçim kuruluna seçimlerin hızlı, âdil ve dürüst yapılması, hâkimlerin ve diğer partilerin görevlilerinin imzalamalarına karşılık, bazı parti görevlilerinin kurullara katılmalarının, tutanakları imzalamalarının “memurların ve iktidar cephesi partilerin görevlilerinin imzalamalarının beklenmemesi, dört imza ile de olsa sayımların devam edilmesi” ikazına rağmen, ilçe seçim kurullarının bir türlü tutanakları tekmil etmemesi.
BELGELERİN “SİLİNİP TEMİZLENMESİ”!
Vakıa şu ki, Maltepe’deki 1089 sandıktan kalan 160 sandığın sayımı devam ederken, seçimlerin sonucunun değişmeyeceğinin anlaşılmasıyla iktidar temsilcilerinin dilekçe üzerine dilekçe vererek YSK’nin kararlarına aykırı olarak ilçe seçim kurulunca sayımın durdurulması tam bir skandal.
Anlaşılan, 1 Nisan’dan bu yana önce “geçersiz oylar”ın, ardından itiraz ettiği Maltepe’de bütün oyların sayımından da bir netice alamayan iktidar partisi, bu tür emrivakilerle seçimlere şâibe bulaştırıp iptal ettirmeye çalışıyor. Kısacası, bilerek ve kasten millet irâdesinin tecellisi engelleniyor.
Bundandır ki hukukçular, Anayasanın ve yasaların verdiği yetkiyle seçimlerin zamanında, âdil ve dürüst yapılmasından sorumlu olan YSK’nin, adına iş gören ilçe seçim kurulunun iki partinin sayımları kasten tıkayan ve engelleyici emrivakisine gelmemesi uyarısını yapıyorlar.
Duruma vaziyet edip, oldubittiye âcilen müdahaleyle sayımların engellenmesi suiistimallerine fırsat vermemesi; sayımların tekmilini sağlaması, hangi sâikle olursa olsun devlet memurlarının bazı siyasi partiler hesâbına görevini yapmaktan kaçınmalarının enine sonunda sorgulanıp “suça ortak”la yargılanacaklarının olduğunu hatırlatmasının gereğine dikkat çekiyorlar.
Zira göz göre göre dayatılan bu tür diretmelerle sonuçların haftaları alacağı ve uluslararası araştırmalarda zaten “hibrit-melez demokrasiler” kategorisinde yer alan Türkiye’nin daha doğru dürüst bir seçimi yapacak demokratik olgunluğa erişemediği duruma düşürüyor.
Bu arada defalarca sayılmasına rağmen hâlâ İstanbul’da seçim sonuçlarının açıklanmasının engellenmesi, İstanbul’da kaybetmeyi beklemeyen siyasi iktidarın “hazırlıksız” yakalandığına dair iddialarla oluşan kanaati kuvvetlendiriyor.
“SEÇİMLERİ MUALLEL HALE GETİRME” BEYHUDELİĞİ
Bu arada seçim gecesi “Kazandım!” dedikten on beş gün sonra ilk kez basın toplantısıyla medyanın önüne çıkan “cumhur ittifakı”nın İstanbul adayı Yıldırım’ın, “millet ittifakı” adayı İmamoğlu’nun oylarının sayımının 13 bine düştüğünü, ancak yüzde 10’unun sayılan oyların bütünün sayılmasıyla aradaki farkın kapanacağını söylemesi geliyor. AKP İl Başkanının apar topar “3 bin 870 oyla kazandık” çıkışına göre adayları 17-18 bin oy gerisine düştüğü “teğet” geçilerek.
Nitekim, iktidar partisi sözcülerinin, garip bir biçimde “seçim sonuçlarının sakatlandığı” ve “seçimlerin murdar edildiği” isnatlarına karşı YSK’nin, Maltepe’de bütün oyların yeniden sayılmasına dair itirazı reddedip kalan 160 sandıktaki oyların sayılması ve sayımların hızlanması için ilçe seçim kuruluna yeni kurul oluşturma yetkisini vermesi kararı, “iktidar cephesi”nin seçimlere şâibe bulaştırma, muallel hale getirme ve iptal ettirme beyhudeliğini ortaya koyuyor.