Aslında “hedef ülkelere” yönelik darbe, çatışma ve suikastların, iç savaş ve kalkışma fitneleriyle kargaşa ve kaosun tezgâhlandığı küresel fitne mihrakı Amerikan Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) “Kuzey Suriye; ABD, Türkiye ve Kürtler’” panelinde konuşan CIA uzmanı Henri Barkey’in, “Öncelikle Menbiç, Erdoğan’ın istediği bir şeydi ve sonunda istediğini aldı. ABD, Erdoğan için seçimlerde çok önemli olan Menbiç’i ona hediye etti” ikrarı ABD ile “Menbiç mutâbakatı”nın arka plânını deşifre etmişti. (Sputnik, 9.6.18) 

Bu açıdan “millet ittifakı”nın Meclis’te çoğunluğu sağlayacağının ve cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalacağının anlaşılması ve “af”, “bedelli askerlik” ve Kandil’e hava operasyonlarının bir etki yapmaması üzerine bu kez piyasaya sürülen “Menbiç operasyonu”na dair istifhamlar sürüyor. 

ABD’NİN PYD-YPG’YE VERDİĞİ SİLÂHLAR GERİ ALINMIYOR

Vaziyet şu ki, PYD/YPG militanları Menbiç’ten daha çekilmiş değil. Daha önce IŞİD’e teslim ettiği şehri, ardından 2014’ten bu yana emperyal işgalcilerin kontrolündeki silâhlı örgüt PYD/YPG’nin işgaline bırakan ABD, şimdi “örgütün çekilmesi ve ortak yönetme plânı” pazarlığı ve işbirliğiyle Türkiye’ye yeni bir kumpas ve tuzak kuruyor. 

Keza beş bin TIR ve iki bin kargo uçağı dolusu ağır silâh ve mühimmat sevk ettiği PYD/YPG’ye 30 bin kişilik ordu kurduran ve bütçeden 300 milyonluk destek vaad eden ABD, daha evvel söz verdiği gibi bu örgütün elindeki silâhları da geri almış değil. Dahası verdiği silâhların geri alınmayıp örgütün elinde kalacağı peşinen bildiriliyor. 

Bundandır ki, PYD/YPG’nin etkili olduğu ve domine ettiği Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında kalacağı belirtiliyor. Ankara’dan Menbiç’te Mehmetçiğin conilerle birlikte devriye gezdiği” bildirilirken, Pentagon’dan, “Türkiye ile ortak operasyon değil, eşgüdümlü ayrı ayrı devriye nöbeti tutuyoruz” açıklaması, Menbiç operasyonun da ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Bundandır ki, iktidar cânibi de ABD’ye güvenmiyor, operasyona hâlâ şüpheyle bakılıyor.  

Zira Menbiç’ten çekilecek militanlar dağıtılmayıp Haseke ve Türkiye’nin yanıbaşında kurulacak kamplara yerleştirilerek, örgüt kontrolündeki “kantonlar” üzerinden kurdurulan “tefrika koridoru”na alan oluşturuluyor. 

Bu durum, Fırat’ın batısında El Bab ve Afrin’den sonra bu ilçedeki binlerce PYD/YPG militanını Suriye’nin kuzeyinde en az 60 bin militanın cirit attığı 550 kilometrelik sınır hattındaki Fırat’ın doğrusuna yığılıp konuşlandırılmakla örgüt Fırat’ın doğusunda daha da güçlendirilip tahkim ediliyor. 

“ASTANA SÜRECİ”NİN TASFİYESİYLE SURİYE’NİN PARÇALANMASI 

Özetle, Menbiç’in seçime çok az bir süre kala devreye sokulmasıyla, Ankara’nın “terör örgütü” saydığı PYD/YPG’yi destekleyen ABD, Suriye’nin etnik ve mezhebî iftiraklarla bölünüp parçalanma projesine zemin oluşturuyor. 

Böylece, Ankara’nın diğer komşu garantör ülkeler İran ve Rusya ile imzaladığı, Suriye’de ateşkesle çatışmasızlığı sağlayan, ülkenin egemenliği, toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve siyasî birliğini esas alan, Şam’la ülkedeki meşrû muhalefetin ve bütün grupların katıldığı “Astana ve Soçi mutâbakatları” devre dışı bırakılıyor. 

Bu tasfiye sonucu, Suriye’yi üçe-dörde bölüp parçalamayı hedefleyen ABD’nin tam da seçim öncesinde “Erdoğan’a Menbiç armağanı”nın maksadı ve akıbeti ortaya çıkıyor. 

Ve ne yazık ki, sırf seçimde oy devşirmek adına Ankara’dakiler, Menbiç’i bir “zafer” olarak seçim propagandasında kullanırken yaman çelişkili ve çarpıtmalı bir tuzak ve kumpasa düşüyor…