"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Suriye meselesi” ne oldu?

Cevher İLHAN
12 Ağustos 2020, Çarşamba 00:01
Yeni salgın dalgasında başta buhrana dönüşen ağır ekonomik kriz olmak üzere yoğun siyasî tartışmalar arenasında yığılı onca yakıcı sorunların yanı sıra Ankara’nın dış politikada Türkiye’nin haklarını ve hukukunu koruma ve savunması noktasındaki başarısızlıklar devam ediyor.

Amerikan Genelkurmayı bile ancak iki buçuk cephede savaşılabileceği uyarısında bulunurken Suriye’den sonra küresel güçlerin bölmeye uğraştığı Libya üzerinden Mısır’la savaş senaryosuna gelinmesine, Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs ve Ege Denizi’nde on sekiz adayı işgaline göz yumularak şımartılan Yunanistan’la tırmanan gerilime Azerbaycan - Ermenistan ihtilâfı ve çatışmasının da eklendiği listede Türkiye altı-yedi cephede ciddî krizlerle karşı karşıya bırakılıyor.

İdlib’de onca şehitten sonra Millî Savunma Bakanlığı’nın açıklamasıyla “Gerginliği Azaltma Bölgesi”nde askerî unsurlarımıza bölgedeki bazı radikal gruplar tarafından yapılan roketli saldırılar”la yeni şehitlerin verildiği Suriye’de “ateşkes”e rağmen Ankara’nın karıştığı savaş kargaşasının ortasına Türkiye’yi itme komplosu dayatılıyor. 

“PETROLÜ HORTUMLAMA ANLAŞMASI”NIN MAKSADI

Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın batısında Mehmetçiğin Rus askerleriyle ortak devriye gezdiği M4 karayolu çevresinde Suriye hükûmet güçlerinin bulunmadığı, saldırının Türkiye’nin destek verdiği “kontrol dışı” silâhlı grupların başında gelen ve en başta “ateşkese uymayacaklarını” duyuran El Kaide’nin kolu Heyet Tahrir’üş Şam (HTŞ) ile IŞİD’den geldiği belirtiliyor.

Yine Fırat’ın doğusunda ABD’nin 50 binden fazla TIR ve binlerce kargo uçağı dolusu ağır silâh ve mühimmat desteğini iletip “ordu” kurdurduğu işbirlikçisi PYD/YPG’ye tam desteği, BOP ve İsrail’in bölgedeki hegemonyası hesâbına Suriye’yi bölme plânının bir diğer parçası oluyor. 

En son Amerikan “Delta Crescent Energy LLC” şirketinin, Suriye’yi parçalamayı hedefleyen PYD/YPG’nin domine ettiği SGD (Suriye Demokratik Güçleri) paravanında örgütün genel komutanı Kobani ile egemen bir ülke olarak Suriye’nin ve bütün Suriye halkının hakkı olan petrolü uluslar arası hukuka aykırı olarak yasadışı “hortumlama anlaşması” menhus maksadı deşifre ediyor.  

Bu açıdan, Çağ Üniversitesi öğretim üyesi Murat Koç’un “ABD, Suriye’deki bu bölgeyi, Afganistan, Hazar, Irak, Akdeniz enerji aksında kontrol edilmesi gereken önemli bir kavşak olarak görüyor. Bu kavşağı yerel aktörlerle, istenilen forma girmeye elverişli, esnek, SDG ve YPG gibi amorf terör örgütleriyle, askeri destek ile bekçilik görevi verdiği bu yapılarla kontrol etmek istiyor” değerlendirmesi vakıayı ele veriyor. (Değer Akal ©Deutsche Welle Türkçe, 7.8.20)

Keza Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Senato Dış İlişkiler Komisyonunda ABD’nin “PYD/YPG’ye desteği”ni teyid ederken, Trump’ın “Petrol bizde kalacak. Petrolü koruyacak ve bununla ne yapacağımıza biz karar vereceğiz” açıklaması bu tesbiti teyid ediyor.

ABD’nin Dış Politika Araştırma Enstitüsü’nün Ortadoğu Programı Direktörü Aaron Stein’in, “PYD/YPG’nin özerklik hedefini daha da güçlendirilmesi için Şam’ın kontrolü dışındaki bölgede petrolün ‘bağımsız olarak çıkartılması” tezi sahnelenen senaryonun amacını ele veriyor. 

ABD İLE İŞBİRLİĞİNİN AKIBETİ…

“Özerklik hedefi”yle, Irak’ın kuzeyinin Irak’tan koparılmasına benzer Suriye’nin kuzeyi ülkeden koparılıp ABD ve emparyal güçlerin uydusu haline getiriliyor.  

Kısacası, Cumhurbaşkanı’nın bir zamanlar alây-ı vâlâ ile ilân ettiği ve inşa edilecek köy ve kasabaları, konutların konumlarını bile etraflıca anlattığı ABD ile Fırat’ın doğusundaki -derinliği hâlâ belirsiz- “güvenli - tampon bölge” ıskartaya çıkartılıp artık tek kelime edilmezken, Türkiye’nin gözü önünde Müslüman komşusu Suriye’nin parçalanması tefrika ateşi alevlendiriliyor. 

Ne var ki bütün bunlara karşı Ankara, hâlâ Şam’ı dışlayarak Türkiye’nin yanıbaşında Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saldırıda bulunanlarla işbirliğini sürdüren ABD ile “ortak devriye” geziyor. İsrail’in güvenliği, hegemonya ve çıkarları uğruna bölgeye musallat olan küresel güçlerle “Suriye meselesini çözme” garabetini sürdürüyor. 

Ankara, okyanus ötesinden gelip bölgeyi ve Suriye’yi bölüp parçalama peşindeki küresel güçlerle çarpık işbirliği çelişkisinden bir an evvel kurtulmalı; Suriye meselesini Şam’la ve bölge ülkeleriyle birlikle çözmeye çalışmalı. 

Aksi halde bölgeye ve Türkiye’ye madden - mânen kaybettiren Suriye sorunu daha da sarpa sarar. 

Okunma Sayısı: 2452
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı