"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Temsilde adâleti engelleyen seçim barajı

Cevher İLHAN
20 Kasım 2017, Pazartesi
Türkiye’nin beynelmilel kuruluşların araştırma raporlarıyla, “insanî gelişmişlik”, “refah listesi”, “yolsuzluklarla mücadele”, “ifâde özgürlüğü ve basın özgürlüğü”nde en alt kategorilere gerilediği, “demokrasi endeksi”nde “kusurlu demokrasiler”in altına düşerek “hibrit (melez-karma) demokrasiler” kategorisinde düştüğü vartada, demokratikleşmenin önündeki en önemli bariyerlerden biri de şüphesiz yüzde 10 seçim barajıdır.

Vakıa şu ki, seçim sistemini antidemokratik hale getiren, asıl olan temsilde adâleti “yönetimde istikrar” paravanında dayatılan “yüksek seçim barajı”nın Anayasaya ve seçmenin Meclis’te temsili hakkını berhava ettiği bütün demokrasi ve hukuk belgeleriyle ortada.

Bundandır ki, 12 Eylül darbesinden kalma “seçim ve siyasi partiler sistemi”yle yüzde 10’luk seçim barajının açık bir hak ihlâli olduğu, öncelikle AB’nin Türkiye hakkındaki “ilerleme raporları”ında iletildi. 

“Seçim barajı”nın düşürülmesinin gereğini bildiren raporların tesbitiyle, AB’de pek çok ülkede seçim barajı ya yok ya da en çok yüzde 3. Bir tek Almanya, Ukrayna ve Polonya’da “seçim barajı” yüzde 5. İtalya’da yüzde 4, İspanya’da yüzde 3 ve Fransa’da yüzde sıfır. 

En son Türkiye gibi “hibrit (melez-karışık) demokrasiler” için örnek gösterilen Rusya’da bile yüzde 7 olan “seçim barajı” oranı yüzde 5’e indirdirilirken, Avrupa’da “yüksek baraj”ın uygulandığı tek ülke yüzde 8’le 36 bin nüfuslu Lihtenştayn prensliği…

MİLLÎ İRÂDE HIRSIZLIĞI VE GASBI

Bu bakımdan, hiçbir demokratik ülkede benzerine rastlanmayan yüzde 10 barajının “millî irâde hırsızlığı ve gasbı” olarak yorumlanıyor. Çünkü bu çarpık sistem ve yüksek “baraj”, barajı aşan partileri, barajı aşamayanların oyları üzerine oturtuyor. Millî irâdeyi kayıtlayıp, millet hâkimiyetinin doğru tecellisini kelepçeliyor, peşinen siyasî temsilde adâleti baltalıyor. 

Başta yüzde 9.7 ile baraja takılan DYP olmak üzere, yüzde 7–8’lere varan oylarda kalan partilerin Meclis dışında kalmasıyla Meclis’e giren iki partiden AKP’nin yüzde 34,29 oy oranı ile 363 milletvekili çıkarıp Meclis’in yüzde 65’ini doldurduğu, CHP ise yüzde 19.04 oyla geri kalan yüzde 35’in üzerine oturduğu ve yüzde 47-48 oyun Meclis dışında kalıp tek milletvekiliyle dahi olsa temsil edilmediği 2002 seçimlerindeki garabet bun çarpıklığın açık tezâhürü idi.

Ardından 2007 seçimlerinde AKP bu kez yüzde 49 oyla yine birinci parti olarak Meclis’in yüzde 65’ini kapmasıyla milyonlarca seçmenin iradesini gaspla haksızlık ve hukuksuzluk devam etti, ediyor.

Oysa iktidar partisi bizzat genel başkanının ağzından bundan on beş yıl önce başta seçim barajı olmak üzere bütün antidemokratik engelleri kaldıracağı vaadinde bulunmuşlardı. 

Evvela “2001 krizi”nin ardından gidilen 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra ilk AKP hükûmetinin kurulduğu 16 Kasım 2002’de bizzat genel başkan Erdoğan tarafından deklâre edilen “Âcil Eylem Plânı”nda, “Türkiye’nin âcilen hukuk devleti zeminine oturtulacağı ve temel hak ve özgürlüklere dair evrensel normlar ile AB kriterleri doğrultusunda süratle her türlü yasal düzenlemelerin yapılacağı” taahhüd edilirken, “seçim sisteminin demokratikleşmesi, siyasî partiler ve seçim kanununun düzeltilmesi” çerçevesinde söz verilmişti. 

“BARAJIN KALDIRILMAYACAĞI“ SİNYALİ

Ne var ki, ardından siyasi rant hesaplarıyla cayıldı. 2011’de Anayasa Mahkemesi’nin yüzde 10’luk yüksek seçim barajına iptal istemli bireysel başvuruları “konu bakımından yetkisizlik” gerekçesiyle oy çokluğuyla reddedip Meclis’e havale etmesi üzerine dönemin Başbakanı ve AKP sözcüleri, “Yüzde 10 seçim barajını biz getirmedik ki kaldıralım”, “Avrupa’da da seçim barajı var” benzeri yanıltmalarla darbe ürünü antidemokratik uygulamanın üzerine yattılar.

En son MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana AKP eksenindeki siyasete ve tam işbirliğine 2019’a kadar devam edeceği mesajını verirken, yüzde 10 seçim barajının çok ağır olduğunu söyleyip, “Bu yüzde 5 mi olur, 6 mı olur, 10 olarak mı kalır?” sorusuyla baraj düşürme çağrısını yinelemesiyle gündeme gelen “seçim barajı” hakkında başta Cumhurbaşkanı ile iktidar partisinin tavrı beklendi.

Bakanların ve parti yöneticilerinin herhangi bir konuda Erdoğan konuşmadan fikir beyan etmekten çekindikleri, ancak Erdoğan’ın görüşünü belli etmesiyle aynı doğrultuda konuştukları gerçeğiyle, AKP sözcüsü ve iktidar partisi adına konuşanların, konunun ilgili mercilerde tartışıldığını belirtip geçiştirirlerken, Erdoğan’ın Katar dönüşü, “Bu konuda bir çalışma yok. Ülke olarak baraj meselesinde tecrübemiz, deneyimimiz fazlasıyla var” demesi, seçme seçilme hakkını ihlalle millet iradesinin tağyirini ve Meclis’te temsilini engelleyen yüzde 10’luk ülke barajının kaldırılmasına yanaşmayacağı sinyalini veriyor. 

Yazık….

Okunma Sayısı: 1944
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı