"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye’nin Libya’dan dışlanması

Cevher İLHAN
16 Kasım 2018, Cuma
İtalya’daki Libya Konferansında, “Türkiye’nin sürecin dışında tutulmak istenmesi” nedeniyle çekilmesi, vahim yanlışlarla muallel dış politikanın Libya ekseninde de çakıldığını açığa çıkıyor.

Hatırlanacağı üzere, “Arap baharı” kargaşasında “uluslararası topluluk” perdesinde Fransa, İngiltere ve ABD’nin başını çektiği küresel güçler, Batılı yabancı şirketleri kovup petrolü millileştiren Kaddafi’yi linç ettirip Libya’ya üşüştüler.

Altı milyonluk Libya’nın, başta -günde 1 milyon 800 bin varil- nitelikli petrol ve yüksek doğalgaz olmak üzere yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için askerî müdahalede bulundular. İşgal ettikleri Irak’ta olduğu gibi, ülkenin havaalanlarını, limanlarını, fabrikalarını, santrallerini, yollarını, şantiyelerini bombalayıp tahrip ederek altyapısını çökerttiler.

“Ecnebilerin parmak karıştırmaları”yla yüzü aşkın aşiretin iktidar kavgalarıyla, tefrika ve iç savaş kaosuna sürüklenen Libya’da, petrol kuyularının bulunduğu Bingazi merkezli “Doğu Libya”yı batıdaki Başkent Trablus’tan koparıp kontrollerine aldıkları ülkeyi hegemonyaları hesâbına tefrika fitnesi ateşine attılar.

ANKARA’NIN “LİBYA VARTASI”

Ne var ki, Türkiye, baştan beri Libya konusunda da çelişkili ufuksuz dış politikaların ceremesini çekiyor. 2003’te Müslüman komşusu Irak’ın işgaline tam destek veren Ankara, son yedi yıldır AKP iktidarının en son “Şam’ın devrilmesi” sığlığına saplanan akıbetsiz “Suriye politikası”nda olduğu gibi Libya’nın iç savaşla parçalanmasına sebebiyet veren askeri müdahaleye katılmakta çökertilmesi vebâline ortak oldu.

Vakıa şu ki Ankara’nın Libya vartası, daha 28 Şubat 2011’de Almanya’nın Hannoverkenti’nde yapılan Türk Alman Ekonomi Kongresinde Avrupa’nın tavırsızlığından yakınan Başbakan Erdoğan’ın “Libya halkını cezâlandırılacak her türlü yaptırım ve müdahale büyük ve kabul edilemez sıkıntılara sebep olabilir; NATO’nun ne işi var Libya’da? Böyle saçmalık olur mu yahu?!” çıkışından üç hafta sonra, 21 Mart’ta Mekke’deki Ümmü’l-Kurra Üniversitesi’ndeki törende, “Müdahalenin Libya’nın yeraltı kaynaklarının birilerine dağıtımı için olmadığı” iddiasıyla “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir” diye çarkıyla baş gösterdi. (AA, Hürriyet)

O denli ki, 2015’te dönemin Başbakanının “Libya’ya yaptırımlar saçmalıktır ve müdahâle yanlıştır” sözlerine rağmen, Ankara “son derece ilkeli, tutarlı ve cesur şekilde, demokrasi ve insan haklarından yana tavır”dan cayarak Libya’ya askerî operasyona fiilen katıldı.

Zira 17 Şubat 2011’de başlayan ayaklanmaların ardından NATO müdahalesiyle Kaddafi’nin devrilmesinden bu yana onlarca taşeron piyon örgütün, işbirlikçi silâhlı grubun çatıştığı şiddet ve iç savaş cenderesindeki ülkede Ankara arabulucu olup barıştırmak yerine taraf oldu. Ankara’nın “Trablus hükûmeti”ni desteklemesine karşı “Tobruk hükûmeti”, Türkiye’yi “Libya’nın içişlerine karışmak”la suçladı; Libya’da faaliyet gösteren Türkiyeli şirketlerin milyarlarca dolarlık projeleri iptal edilerek ülkeden çıkarıldı, binlerce Türk işçisi işini kaybetti, Türkiye maddî - mânevî büyük zararlara uğradı, “Kaddafi sonrasında Libya ile ticaret ilişkileri zirve yapacak” tezi peşinen çöktü.  

YİNE “BAŞARISIZ POLİTİKALAR” SONUCU

Aslında, Palermo’daki konferansta Libya’daki taraflarca düzenlenen gayri resmi bir toplantıya Türkiye’nin davet edilmemesi, konferansı terk eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın tepkisi ve Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasıyla “Türkiye’nin derin bir hayal kırıklığına uğratıldığı” açıklaması, Türkiye”nin dışlandığının resmen ikrarı. (gazeteler, 13.11.18)

Özetle, Trablus’daki Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac’ın başkanlığındaki “Libya uluslararası mutâbakat hükümeti (UMH)” ile “Tobruk temsilciler meclisi”nce desteklenen darbeci general Halife Hafter’in başında bulunduğu “Libya ulusal ordusu” silâhlı grubu arasında bölünen ülke, tam bir karışıklık ve siyasi istikrarsızlık girdabında.

Ve Libya’yı işgal edip sömüren istilâcı emperyal ecnebiler masada yer alırken, BM’nin -Eylül 2017’de sunduğu “üç aşamalı eylem plân”ın son revizesine göre 2019 baharında yapılacak seçimler öncesi Trablus-Tobruk çekişmesinde Türkiye’nin Libya Barış Konferansı’ndan çekilmekle karşı karşıya kalması, Ankara’nın yetersiz diplomasiyle başarısız dış politikasının sonucu.

Afrika’nın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkenin enkazı üzerinden kurulan “kurtlar sofrası”nda yer kapma, talân ve yağma peşindeki ifsad şebekeleri güdümündeki ecnebilerin Libya’yı da BOP gereği parçalanmaya sürükleyen “tefrika projeleri”ne karşı, Ankara, bir zamanlar Osmanlının bir parçası Müslüman Libya’nın toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine, barış ve istikrarına çalışmalı.

Okunma Sayısı: 3883
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • halil

    16.11.2018 11:05:09

    Libya'ya müdahele fiiline müdahil olurken ne gibi hayaller/vaadlerle müdahil olunduydu....!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı