"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye “Suriyeleştiriliyor”!

Cevher İLHAN
10 Ekim 2014, Cuma
Ankara’nın Suriye politikası, Türkiye’yi komşularındaki belâ ve bataklığın içine itmekle kalmıyor; içte de fitne ateşine sürüklenmesine ortam oluşturuyor.
Hükûmetin Meclis’e ve kamuoyuna verdiği taahhüt ve teminatın aksine, Başbakan’ın Suriye’de kara harekâtına Türkiye’nin katılımını Şam yönetiminin hedef alınması şartına bağlamasının ardından Cumhurbaşkanı aynı hedefi tekrarladı. “Kobani ile sürece şantaj yapıyorlar” diye yakınıp “Şu anda Kobani de düştü, düşüyor” diye konuşması ise, Güneydoğu’da PKK’nın olayları tırmandırmasına bahane oluşturdu.  
Doğrusu Kobani üzerinden tam bir paradoks yaşanıyor. Bir yandan “Hava harekâtıyla bu iş bitmez, kara harekâtı lâzım” deyip başta Amerika olmak üzere Batılı güçlerin dahi çekindiği kara herekâtına komşu ülke olarak “taşeronluğa” hazır olunduğu açıklanırken, diğer yandan “IŞİD’le mücadele” için “Esad’ın hedef alınması”nın şart koşulması; iktidara güvensizliği arttırdı.

“KALKIŞMA” PROVALARI…

Önce Öcalan ve Kandil’den, “Kobani düşerse süreç biter” şantajları savruldu. Ardından Başbakan ve yardımcılarından, “çözüm süreci”nin Kobani’yle ilişkilendirilmesinin anlamsız olduğu cevapları geldi. Ve çok geçmeden Kobani gerilimiyle meydana getirilen kargaşada ülkenin dört bir yanında terör eylemleriyle “isyan provaları” tetiklendi.
Kobani kuşatmasına karşı Türkiye’nin birçok ilinde protestolu terör eylemleri tahrik edildi. Altı ilde sokağa çıkma yasağına rağmen silâhlı-kanlı çatışmalar, izinsiz gösteriler devam etti. Terör örgütünün ve siyasî uzantılarının çağrılarıyla yüzleri maskeli göstericiler, uzun namlulu silâhlarla, molotoflarla, bombalarla ortalığı ateşe verdi, Kamu binaları bombalandı, hastanelere, işyerlerine, okullara, dershanelere, yurtlara, üniversitelere, lojmanlara, partilere, otomobillere saldırıldı; sokaklar, mahalleler, şehirler ateşe verilip yakıldı; mağazalar, marketler yağmalandı…
Kısacası Kobani ateşi Türkiye’yi yaktı, yakıyor. Şimdiye kadar, şiddet eylemleriyle, sokaklarda dehşet saçıp ortalığın yakılıp yıkılmasıyla, çatışmalarla 8’i Diyarbakır’da olmak üzere Güneydoğu illerinden İstanbul’a muhtelif il ve ilçelerde 23 kişinin can verdiği, yüzlerce vatandaşın yaralandığı vandallık ve vahşet olayları yaşandı.
Batılı işgal ve savaş ortaklarının IŞİD üzerinden bölgede başlattıkları savaşın alevleri Türkiye’yi baştan başa sarıyor. İçişleri Bakanı, “Şiddet misliyle karşılık bulur” diyor. 22 yıldan sonra ilk kez asker sokağa iniyor.
Görünen o ki, ilk “İmralı tutanakları”na göre Öcalan’ın “40-50 bin militanla Anadolu’da ve büyük şehirlerde orta ölçekli bir isyanın fitilini ateşleriz” ifâdesiyle sinyali çakılan şantajla, Kandil’den savrulan tehditlerle Güneydoğu kentleri ve büyük şehirler ateş alanına çevriliyor. “Serhildan” dedikleri başkaldırı ve “kalkışma” hazırlıklarının devam edeceği fütursuzca duyuruluyor.
Aslında, PKK’nın savaş alanına çevirdiği il ve ilçelerde sokağa çıkma yasağının ilânına, “silâhlı militanların sokaklarda egemenlik kurması”nın, “silâhlı karşıt gruplar arasındaki saldırılar”ın, “PKK’nın “asayiş ve terör timleri”nin sokakları işgalinin gerekçe gösterilmesi, her fırsatta hükûmet sözcülerince “devam ediyor” denilen “çözüm süreci”nin nasıl bir zehirlenme ve sabotajla karşı karşıya olduğunu su yüzüne çıkarıyor.

“KÜRESEL PROJELER”E TEŞNE!
Neticede, yanlış Suriye politikaları, Kobani bahanesiyle tırmandırılan silâhlı-molotoflu- bombalı saldırılarla, Türkiye’nin de fitneye duçar edilmesinin akıbetiyle, sokak çatışmalarıyla açığa çıkıyor. Estirdikleri terörle bölgeyi felç eden terör örgütleri, Türkiye’yi anarşi/terör pençesinde boğmak istiyor.
Ve IŞİD’le Irak ve Suriye’nin çökertilerek bölünüp parçalanmanın eşiğine getirilmesinden sonra sıranın Türkiye’ye geldiği görülüyor. Türkiye, Suriye’deki iç savaşa ortak edilip savaşa sürülürken, Suriye’deki olaylar Türkiye’ye taşınıyor. “Kaos plânı”yla etnik ve mezhebî iftiraklarla Türkiye “Suriyeleştirilyor”! Suriye’de olduğu gibi başta PKK ile Hizbullah olmak üzere çeşitli örgütler meydan savaşı veriyor.
Ve ne yazık ki, bütün bu olup bitenlerden hâlâ ders almayan Ankara, hâlâ “ecnebi projeler”e teşne; “küresel oyun kurucular”ın “oyunları”nda “başrol” alıp Türkiye’yi “savaş ve cephe ülkesi” yapan politikaları sürdürme inadında…
Peki, neden; ne zoru var?

Okunma Sayısı: 2754
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı