"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahıstan topluma ene anahtarı

Destan ŞAHLAN
23 Ekim 2016, Pazar
Hz. Âdem’den bu yana iki silsile her yanı ve insanı sarmış. Bunlar silsile-i nübüvvet ve diyanet ile silsile-i felsefe ve hikmet.

Bunlardan ikincisi birinciye dehalet edip itaatle hizmet etse insanlık parlak bir saadete ve seçkin bir topluma kavuşmuş. Ayrıldıklarıvakit nur ve hayır silsile-i nübüvvette, şerler ve dalâletler de silsile-i felsefede toplanmıştır. Bu silsilelerin merkezinde insana emanet edilen hasselerin bir vechi olan ene vardır. Mahiyetinin bilinmesiyle esmanın gizli hazineleri ve kâinatın tılsım-ı muğlakı açılacaktır. Ki şu iki silsilede, beraber yahut ayrıyken bu sırları çözmeye, hakikati bulmaya uğraşmaktadırlar. Buna göre enenin mahiyetine kısaca değinerek şahsî hayatta ve toplumda yönlendirmelere bağlı tesirleri açıklanacaktır.

Zatı Vacib’ül Vücud olan yaratıcı harikûlade san’at ve mu’ciznûma hikmetlerle donattığı şu zemin sarayına gönderdiği mütalâacılara kendilerinden Kendisi’ni bulduracak bir kıyas aleti olmak üzere ene namında mevhum bir anahtar veriyor. Nasıl ki termometre hiçbir suretle ısıya benzemediği halde ısı ölçmede kullanıldığı gibi ene de vehmî bir tecelliyat-ı esma ölçerdir. İnsan cisminde merkez teşkil eden bu ölçü ruha gelen her şeyi mizacınca renklendirerek yansıtır ki enedeki renkler nefsin terbiyesine göre boyanır. Bu boyanmada yansımalar bütün renkleri (esmayı) yutmakla (siyah-zulmet) bütün renkleri yansıtmak (beyaz-nur) arası değişir. Kuvvelerin (şeheviye, gadabiye, akliye) kullanımı olan bu safhada nübüvvet ve felsefe silsilesinin akımları ortaya çıkar. Kuvveleri dengede tutan nübüvvet enbiyalar, evliyalar, âdil hâkimler ve hüsn-ü siretkeremdarları doğururken aşırılıklarda savrulan, maneviyatsız felsefe enaniyeti dalâlet vadilerinde kamçılayıp maddiyyun, tabiiyyun, firavun, şeddad ve ulûhiyet dâvâ edenlerle toplumda tesirini göstermeye başlar. Bu noktada ortaya çıkan karakterler toplumun her kesimini oluşturmakta ve taneden bütüne rezalet ya da kemalatın temsilcileri olmaktadırlar. Çünkü ene ile malikiyetini hakiki, vücudunu zatî, vazifesini ise hubb-u zatından doğan tekâmül-i zatî sanan felsefenin şakirdi kısa lezzetler için zillete giren, hep kendini beğenen, hakikati kabul etmemek de inatçı, aczini zulümle örtmeye çalışan dessas bir hodgam halini almıştır. Bu perişaniyette kendi menfaatlerini toplumun çıkarlarında ararken bir de ırkçılıktan, haksızlıktan, nefsanî zevklerden yana tutumlarıyla toplumu sefahate ve çıkmaza sürükleyen bir virüs halini alır.

Kur’ân-ı Hakîm’in kudsiyyetinden, taravetinden ve üstünlüğünden ders alan nübüvvet silsilesinde ise en küçük bir tilmizindeki ahlâk yansımalarıyla pozitif ilimlerin inkişafı ve saadetli, gayretli bir medeniyet teşekkül ediliyor. Nübüvvette bu saadetkâr medeniyeti doğuran gaye-yi insaniyet ve vazife-i beşeriyet; ahlâk-ı İlâhiye, secaya-i hasene ile tahalluk etmekle beraber aczini bilip kudret-i İlâhiyeye iltica, zaafını görüp kuvvet-i İlâhiyeye istinad, fakrını görüp rahmet-i İlâhiyeye itimad, ihtiyacını görüp gına-i İlâhiyeden istimdat, kusurunu görüp afv-ı İlâhiye istiğfar, naksını görüp kemal-i İlâhiye tesbihhan kılan ubudiyetkârane tavırlardır. Bu âli seciyeleri taşıyan şahısta Allah rızası için amel etmekle zillete tenezzül görülmez. Kuvveti hakta bilip teavüne, uhuvvete ve nefsi gemlemeye gayret eden daimî talebeler; şahsında ulvî bir kemalat ve toplumdaki ilişkilerinde yüce bir ahlâkı taşır. Maddî ve manevî terakkiyatlar inkişaf eder, geçici değil ebedî bir saadet kazanılır. Zira atılan adımlarda niyet ebediyete yöneliktir. Şecere-i tûba-i ubudiyet hükmünde bulunan silsile-i nübüvvetin mübarek dalları, beşerin, kâinatın en mükemmel bir meyvesi olduğunu gösterir. 

Kaynakça: 30. söz, Sözler, Yeni Asya Neşriyat.

Okunma Sayısı: 2444
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı