"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çürümüş kitapların çilesi

Erdoğan AKDEMİR
31 Temmuz 2015, Cuma
Sahaflar şeyhi diye bilinen Muzaffer Ozak’la yapılmış eski röportajın, oğlu tarafından bulunarak yeniden neşredilmiş nüshasından bir bölüm.

-Yabancılar hangi tür kitapları alıyorlar?’

-Onların bir kısmı bulduklarını alırlar. Ama bir de öyle müşteriler var ki, onlar ne alacağını iyi bilirler. Ve yığın yığın kitaplar onların eliyle dışarıya taşınmıştır. Zaten bir devirde bizim eserler yağma oldu. Bunun sebebi de harf inkılâbının bazı memurlarca yanlış anlaşılmasıdır. Bu memurlar evlerde ne kadar kitap varsa kuyulara doldururlardı. Öyle bir hal olmuştu ki, bir adamın evinde kitap saklaması yılan saklamasından beterdi. Herkes korkusundan kitaplarını elden çıkarmaya çalışıyordu. Ben askerdeyken bir olaya şahit oldum. Çankırı Mevlevîhanesi’nin bütün kitapları korkudan toprağa gömülmüştü. Bana gösterdiler. Ancak o kadar kitabın içinde çürümemiş tek kitap bulabildim; bir Nesimi Divanı…

Çoğu ev halkı, dayak ve sopa altında kitaplarını kuyulara dökmek zorunda bırakılmıştı. Keşke bütün bu kitapları Avrupalılar dışarı taşısaydı. Çünkü bu, şöyle veya böyle eserlerimizin insanlığın hizmetine sunulmasına yarayacaktı.

Sonra şu var. O devirde İslâm âleminin kitap işi Türklerin elindeydi. Bir matbaa-i Amire’yi düşünün. En muteber eserler burada basılırdı. Harf inkılâbından sonra matbaa-i Amire’nin basım taşları Mısır’a satıldı. Bir tek taş kaldı onlardan. Çok ilginç olan şu ki, satılan bu taşlar vakıflarındı.

2000 yılında Hollanda’nın Leiden Üniversitesi kütüphanesini gezerken Osmanlıca el yazması kitaplarını gördüm. Bu kitapların nasıl İstanbul’dan buraya geldiğini merak ettim günlerce. Muzaffer Ozak Bey’in bu röportajını okuyunca  bu eserlerin Hollanda’ya nasıl gittiği sorusuna cevap buldum. 

Merhum Süleyman Demirel’de hatıralarında İslamköyde meydanda yakılmak istenen Kur’ân-ı Kerîm’lerden bir tanesini babasının isteği üzerine çocuk olduğu için jandarmalar görmeden alıp saklamışlar. Bu Kur’ân-ı Kerîm’i her sabah ölünceye kadar okuduğunu söylemişti kendisi ile yapılan bir röportajda.

Yine böyle bir olayı Yavuz Bülent Bakiler yaşamış. Sivas Meydanı’nda İsmet İnönü tarafından yaktırılan Kur’ân-ı Kerîmlerden bir tanesini babasının isteği ile alıp elbisesine saklayıp kurtarmış.

Bazen okuyoruz veya haberlerde duyuyoruz. Toprağa gömülü kitapların bulunduğunu.

Lord Gladeston’un İngiliz Lordlar Kamarasında yaptığı konuşmada  “Ya bu Kur’ân’ı yok etmeliyiz .......diye başlıyan söylemleri, 1928 harf inkilâbı ile Türkiye’de bir şekilde hayata  geçirilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz.

Okunma Sayısı: 1803
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı