"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müjdeleri tasdik eden haber

Faruk ÇAKIR
03 Mart 2017, Cuma 00:05
Amerika’yı ve dünyayı şekillendiren konular, tutumlar ve eğilimler üzerine tarafsız araştırmalar yapma iddiasıyla kendini tanıtan ABD’li araştırma şirketi Pew, 2070’e kadar İslâmın dünyanın en büyük dini olabileceğini açıkladı.

Bu müjdeli haberi bin defa mâşâallâh, bin defa bârekallâh diyerek karşılayalım ve karşılıyoruz.

İngiliz haber kuruluşunun (www.bbc.com) duyurduğu bu haber, bu araştırma; “Ümitvar olunuz: Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır” müjdesini tasdik eden bir haber olarak görülmeli değil midir?

Pew’in (Pew Research Center) araştırmasına göre İslâm, dünyada en hızlı büyüyen din. Araştırmada “Demografik (nüfus) eğilimlerin bu şekilde devam etmesi hâlinde, dünyadaki ikinci büyük din olan İslâm, bu yüzyılın sonuna kadar Hıristiyanların sayısını geçebilir” denilmiş. 

Haberde şu bilgiler de yer almış: “Araştırmada, dünyadaki Müslüman sayısının 1,6 milyar olduğu, buna karşılık 2,17 milyar Hıristiyanın yaşadığı ifade ediliyor. Yapılan nüfus tahmin modellemelerine göre bu sayılar 2050’ye gelindiğinde sırasıyla 2,92 milyar ve 2,76 milyar olacak. 2070 yılındaysa iki dinin mensuplarının eşitlenmesi ve İslâmın öne geçmesi bekleniyor. İslâm neden hızlı büyüyor?

Pew araştırmasına göre, Müslümanların diğer dinlerle karşılaştırıldığında daha çok çocuğa sahip olması, büyümenin ardındaki sebeplerden biri. Müslüman kadınlar için doğurganlık oranı 3,1 iken, diğer tüm dinler birarada düşünüldüğünde, bu oran 2,3. İkinci sebep, Müslümanların bütün dinler arasında en genç nüfusa sahip olması. Yaş ortalaması 2010’da 23 olan Müslümanlar, diğer dinlere göre 7 yaş daha genç. Aynı rapora göre, yüksek doğum oranlarıyla beraber bu pay, Müslüman nüfusun büyümesini destekliyor.” (www.bbc.com/turkce/, 1 Mart 2017)

Bu ve benzer haberler bizi elbette bin defa sevindirmeli, ancak bir gerçeği de görmek durumundayız: Hâlen, dünyanın pek çok ülkesinde “İslâmdan korkan insanlar” var. Siyasetçilerin de gündeminde olan “İslamofobi” meselesi, yani İslâmdan, Müslümanlardan korkma hissini nasıl sona erdireceğimizi düşünmemiz gerekmez mi? Aynı araştırmaya göre meselâ Amerika’da yaşayan insanlar Ateistlere Müslümanlardan daha fazla güveniyor ya da onlardan daha az korkuyor, ürküyor. Bu korku ve ürküntüyü bir an önce tarihe gömmek gerekmez mi?

İslâm dünyası bir bütün olarak bu derde de çare bulmalı. Korku ve ürküntüyü devre dışı bırakabilir ve “doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu” ortaya koyabilirsek bu tahminler çok daha erken gerçekleşir ve İslâm bütün dünyanın kalbini fethedebilir. Zaten asıl mesele de bu değil mi? İnsanların kalbini fetheden, dolayısı ile dünyayı fethetmiş sayılmaz mı?

İslâm dünyası karşı karşıya olduğu gerçek düşmanların farkına varmalı. Cahillik, fakirlik ve ihtilâflar bizim gerçek düşmanlarımızdır. Sun’î düşmanlarla kavgaya tutuşmak yerine bu büyük düşmanlara karşı san’at, marifet ve ittfakla karşı kopmamız icâb ediyor.

Asıl müjde cehalet, zaruret ve ihtilâflar mağlûb edildiğinde tahakkuk edecek.

Okunma Sayısı: 5809
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    3.3.2017 17:55:39

    (2) Bir yanda İslâmofobi diğer yanda İslâm dünyasındaki IŞİD vb terör örgütlerinin cihad adını vererek işledikleri cinayetler, hakâik-i imâniyenin Batı dünyasında inkişafına bir bakıma sed çekmektedir. Buna müslümanların İslâma uymayan fiil ve sözleri de eklenince, korku ve endişe daha da artıyor. Meselâ kendi ülkemizde bile referandum kampanyası dolayısıyla söylenen sözlerin ve fiillerin müslümanlıkla telif edilecek bir yanı bulunmamaktadır. Dine imana adaveti netice verecek söylemler, kalplerin tevhidine değil ancak tefrikaya sebeb olur. Dediğiniz gibi asıl müjde cehalet, sefalet ve tefrikaya galebe çalındığı vakit tahakkuk edecektir inşaallah. Bunun için hem fiili hem kavli duâ şarttır....

  • Özcan Erkiş

    3.3.2017 17:32:57

    Sayın Çakır, kendimizi sorgulamaya vesile olacak bir yazıyı kaleme almanız dolayısıyla binlerce teşekkürler. Hâlihazırdaki İslâm dünyasının perişan vaziyeti ve İslâm coğrafyasında hükmünü icra eden cehalet, sefalet ve tefrikaya rağmen, İslamın küre-i arzdaki süratli inkişafı; elbette biz Müslümanları ziyadesiyle memnun etmektedir. Bediüzzaman Said Nursi Hz.'nin (ra) bir asır öncesinden müjdelediği bir hakikatin tahakkuk edeceğini inancımız tamdır. Allah (cc) dinini yeryüzüne hâkim kılmaktan âciz değildir. Aslolan mümin ve müslümanın vaziyetidir. Müslüman elinden ve dilinden emin olunan insandır ve bu mânâda mümin, emniyet insanı, emin insan demektir. Yazınızda geçen "Amerika'da insanlar Ateistlere Müslümanlardan daha fazla güveniyor" ifadesinden şahsen bir müslüman olarak utanç duydum. Sulh-u umumiyi(dünya barışını) temin ve tesis edecek olan müslümanlar, Ateistler kadar güven veremiyorsa bu iş nasıl olacak?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı