"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nerede yanlış yapıldı?

Faruk ÇAKIR
05 Şubat 2018, Pazartesi
Türkiye’yi idare edenler gençleri tehlikelerden korumak için onları spora, bilhassa da futbola teşvik ettiklerini söylüyor.

Bunun için milyonlarca lira para harcanarak hemen her ilde, her ilçede spor salonları yapıldığı  doğrudur. Ancak buna rağmen sporda da, futbolda da geleceği dair sıkıntılardan bahsediliyor.

Bu noktadaki endişelerin ekonomistler ya da eğitimciler gibi dışarıdan kişilerden değil, bizzat spor  dünyasının içinde olanlardan gelmesi de ayrıca dikkat çekici. 

Değişik futbol takımlarını çalıştıran futbolcu ve teknik direktör Kazım Ersun Yanal, “EURO 2024’ü  düzenlemeye hazırlanıyoruz ama orada oynatacak oyuncu bulamayız” demiş.

Futbola maddi anlamda ciddi yatırımlar yapılıyor. Avrupa’nın en yeni, en iyi statları ülkemizde. Ama yeri  geliyor sahaya 11 yabancı ile çıkan takımlar oluyor. Bu durum bir yerlerde ya da çok yerlerde yanlışlar  yapıldığını göstermez mi?

Ersun Yanal’ın gözüyle sporun ve bilhassa futbol camiasının fotoğrafı şöyle: 

“Kıbrıs’tan sonra en çok yabancı futbolcu oynatan ligiz. Biz, Avrupa’nın en çok yabancı futbolcu oynatan  ligiyiz. Kıbrıs’ı saymıyorum. Altyapıdan yetiştirdiği oyuncuları oynatma kriterinde de en alt sıradayız.  Futbolculara ödenen rakamların yüksekliği sıralamasında 5.’yiz. Aynı zamanda Avrupa’nın en yaşlı ligiyiz. 

“Bu ligle nereye gidiyoruz? Kulüpler batmış, borçlar gırtlakta. Artık bu yara kanıyor. Türkiye yabancıların  emeklilik ikramiyesi oldu. Hiçbir kriter yok. 3-5 menajerin oyuncağı olduk. O menajerler ‘En kolay Türkiye’ye satarım’ diyor, önüne geleni getiriyor. Hesap soran yok. 2011 yılında Türkiye’de yetişen oyuncu sayısı yüzde 49, oynama süreleri yüzde 46’ydı. Yüzde 54 yabancı menşeli oyuncular oynuyordu. Bugün bu rakam yüzde 73’e çıktı. Türkiye’de yetişen oyuncu ise yüzde 27’lere indi. Alttan oyuncu gelmeyecek. 2024 yılı için hedef  koyduk ve Türkiye’de Avrupa Futbol Şampiyonası düzenlemeye hazırlanıyoruz. Yüreğimle inanıyorum,  olacak ama orada oynatacak oyuncu bulamayız. 

“Çok iyi statlar yaptık, 2024’ü alırız. Olimpiyatları da düzenleriz de o olimpiyata en az 10 branşında  katılamayız. 2024’te de gruptan çıkamayız. Katar da düzenliyor şampiyona. Sonuçta sadece düzenlemek  yetmiyor, oralarda başarılı olmak da önemli. 0-14 yaş grubunda 18.5 milyon çocuğumuz var ve biz bunların  500 binine ulaşabiliyoruz. Almanya’da bu yaş grubundaki çocuk sayısı 12 milyon, onlar 7 milyonuna  ulaşmayı başarıyor. Nasıl mücadele edeceksin onlarla?” (Habertürk g., 1 Şubat 2018)

Bu tablo karşısında övünmenin, hamasetin, ‘şunu yaptık, bunu yaptık’ demenin bir anlamı olabilir mi? Bir  futbol takımında ‘yerli’ oyuncu yoksa, oyna imkânı bulamıyorsa ‘yerli’lik iddiaları berhava olmaz mı? 

En başında gençleri bu yöne sevk etmenin doğru olup olmadığı çok iyi tartışılmalı. Fanatiklik ve gözü kara taraftarlığın iyilik değil fenalık getirdiğini görmeyecek miyiz? Hadi teşvik edildi, günün şartlarına uygun bir sistem niçin kurulamaz?

Her şehre yeni statlar yaptık diyerek övünenler hadiseye bir de bu pencereden bakmalı değil mi? Eğitim ve insana yatırım yapmak yerine binalara yatırım yapmak çare olmuyor işte. 

Keşke stat sayılarıyla değil kütüphane, kitap ve kitap okuma nisbetlerinin çokluğuyla övünebilseydik. Muhtemeldir ki o zaman sporda da söz sahibi olabilirdik...

Okunma Sayısı: 3599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı