"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya ekolü ve insanlığın geleceği

Hakan YALMAN
17 Ocak 2012, Salı
Üstad Bediüzzaman Türkiye için bir çığır mahiyetinde yeni bir eğitim düzeni kurmuş.
Bu düzen her ev ve her bir semtte kiralanan daireleri bir mektep hâline getirebilme dinamizmi, toplumun her kesimini ortak bir eğitim yuvasında buluşturma zenginliği ile yürüyor. Bu muhteşem eğitim ağı artık dünya genelinde modellenirken ülkemizde de hızla yaygınlaşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’un Şirinevler semtinde böyle bir eğitim yuvasının içinde bulunmanın tarifi imkânsız derin hazzını yaşadık. Yeni model bu dershane sisteminde bir tarafta büyük bir çaba ile üniversite imtihanına hazırlanan gençler ve hemen yanıbaşında büyükçe bir salonda Risale-i Nur Külliyatı’ndan bazı bölümleri bir konferans mahiyetindeki sohbetle paylaşan toplumun her kesiminden ve hemen hemen her yaştan dinleyicinin bulunduğu bir buluşma. Bu mecburî olmayan ancak son derece verimli ve aktif eğitim modeli, geleceğin dünyasına da önemli bir örnek teşkil etme istidadında. Bir taraftan bu faaliyetler devam ederken, diğer taraftan buralardan hâsıl olan mânâları daha geniş kesimlere ulaştıran vasıtalar da gelişmiş.  
Rabb-ı Kerim’e hadsiz şükürler olsun ki, dâvâmızı ülkemize ve dünyaya duyurma gayreti içinde pek çok farklı dergi, gazete, kitap, her biri Risale-i Nur’un ayrı bir renk ve zenginliğini yansıtan farklı ekollerin farklı yayınları var. Artık, Cenab-ı Hakk’ın bizlere de nasip etmesi için fiilî ve kavlî olarak duâ ettiğimiz radyo ve televizyon lisanı ile de her eve, yoldaki insanlara da ulaşılabiliyor. Karpuzun, içindeki çok sayıda çekirdekle adeta esma-i İlâhiyeyi bütün zeminde duyurmaya lisan-ı hâl ile niyet etmesi gibi; bizler de havadaki zerreler ve bu zerreleri manalara dönüştüren kulaklar ve idrakler adedince aynı mânâyı yaşatmak istiyoruz. Bu dâvâya gönül vermiş insanların samimiyet ve gayretleri sonucu her alanda büyük gelişmeler kaydedildi. Küçük bir beldede bir avuç insanın el yazısı ile kopyalamak şeklinde başladığı ancak bütün dünyaya haykırmak niyeti ve duâsı ile yola çıktığı günden bu güne büyük mesafeler katedildi. Kilitli dolaplar içinde, mum ışıklarında hapisler, sürgünler, işkenceler göze alınarak yazılması ile insanlara ulaştırılması noktasındaki o samimi niyet ve duâların sonucudur ki, bugün İstanbul’un göbeğinde en büyük otellerden birinde dâvâmızı insanlara ulaştırabilme nimetini bizlere Rahim-i Zül’cemal ihsan etti. Özellikle bu hakikatlerin yayılmasına gönül veren gençlerimiz gelinen noktayı iyi algılamalı ve bu nimete bir şükür olarak gayretlerini çok artırmalıdır.        
Batı kendi hayat standartlarını bütün dünyaya yaymaya ve kendi değer yargılarını dayatarak tek tip global bir kültür oluşturmaya yönelirken, hedef kitle olarak çoğunlukla gençleri ön plana çıkarmakta ve onların nefis mücadelesinin merkezinde yer alan hazlara yönelik ruhunu istismar edebilmektedir. Oluşturulan eğlence ortamları, şehevî arzuları galeyana getiren her türlü aracın kullanılması, düşünceden uzaklaştıran bütün oyalayıcı araçların kullanılması, gençlikte var olan güçlü bir benlik, acz ve fakrını hatırlatacak hastalık, sıkıntılar ve ölümlerle nisbeten seyrek olarak yüzleşmesi ve bunları kendinden uzak bilmesi, bunları unutturma amacına yöneliktir. Gençlik ruh hali ise buna çok yatkın ve bu yönden aldatılmaya fazlası ile müsaittir. “Cazibedar bir fitne” terimi bu manayı karşılıyor olmalıdır. Bediüzzaman bu probleme vurucu darbeyi Hazret-i Muhammed’den (asm) aldığı dersle ölümü ve gençliğin geçici olduğunu hatırlatmakla vurmaktadır.
Gençliğin temel probleminin; ruhunu şekillendiren iç âleminde varlığı anlamlandıran temel bir tanımın bulunmaması olduğunu söyleyebiliriz. Benliğin tanımı ve varlığın tanımı karşılıklı iki ayna gibidir. Birbirine ışık tutar, birbirini yansıtır ve ruhta anlam boyutunu genişletirler. Varlığı anlamlandırmak için öncelikle sağlam bir duruş ve pozisyonu iyi belirlemiş olmak şarttır. Bu, benlik tanımının ilk ve belki de en önemli basamağıdır. Kimlik oluşturmak ve bu kimliği sağlam esaslar üzerine oturtmak her alanda dalgalanmaların ve fırtınaların sahnesi olan dünyada fert için bir tutamak, ayakta tutacak bir dayanak olacaktır.
Bediüzzaman’ın “beşerin nefs-i emmaresi” olarak adlandırdığı, ben merkezli şekillenmiş modern hayat, cazibeli ancak geçici ve günü birlik, bütünü kuşatmayan, sadece algıların alanına sınırlı, dar bakışlı çözümler sunabilir. Bunlar birer çözüm olmaktan çok, göz boyama ve aldatmacadır. Duygular köreltilerek, belirli noktalardaki hassasiyetler kırılarak bu noktaya ulaşılır. Bu aldatmaca karşısında özellikle genç nesil risk altındadır. Dâvâmıza gönül vermiş gençler, aynen Üstad gibi ‘karşılarında büyük bir yangın var ve içinde arkadaşları kalmışcasına’ imanlarını ve dostlarını kurtarma gayreti içinde olmalı ve bu koşturmaca esnasında ayaklarına dolaşanlara ehemmiyet vermemelidirler.
Bu noktada üzerinde durulması gereken nokta, pek çok kişi tarafından “Yeni Asya Ekolü” olarak adlandırılan okulun, manevî hizmet boyutu ile ve herkesi, her kesimi kucaklayan yönü ile toplum geneline ulaşmasına duyulan ihtiyaçtır. Bu okul hiçbir ayrım ifade etmeyen bir lisanla ve günümüz anlatım metodları olan sinema, televizyon, tiyatro ve müzik gibi vasıtaları da harfî bir mânâ ve hakka hizmet, i’lâ-yı kelimetullah vasıtasına dönüştürülmüş şekilde hakikatleri anlatmaya yoğunlaşmalıdır. Artık yeni hâl moduna geçilmeli, günümüzün şartlarına hitap eden daha küresel ve global, insaniyet merkezli söylemlere ihtiyaç vardır. Risale-i Nur Külliyatı’nın genelinde var olan bu söylemleri insanlığa ulaştırmak, en çok Yeni Asya Ekolü’ne yakışır ve en fazla onun boynunun borcudur.
Şu kesin bir gerçektir ki, önümüzdeki dönem, Yeni Asya Ekolü’nün Risâle-i Nur Külliyatı’ndan insaniyet merkezli okumalarının sosyal hayata aktarılması sürecindeki rolüne sadece Türkiye’de değil dünya genelinde çok büyük bir ihtiyaç olacaktır. Bu nedenle bu ekolün mensupları, önümüzdeki zamanlara ait söylemlerini ve alt yapılarını bu zaviyeden değerlendirmelerle hazırlamalı, insanlığa karşı böyle büyük bir sorumlulukla yüz yüze geleceğinin şuuru ile bir istikbal planı yapmalıdır. İstikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sadanın işitilmesindeki en sâfî aracılardan biri olmak misyonu, pek yakın bir zamanda bu dava mensuplarının omzunda çok daha belirgin şekilde hissedilecek gibidir.
Okunma Sayısı: 2126
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı