Bazı dönemler için parlatılan şahısların vekil-i fuzulisi (gereksiz vekil) hükmünde görev yapan mösyö gevezeler, demokrasinin sistemleşmesinden yana olmayıp, şahsa bağlı sistemlerin devamını isterler.
Bediüzzaman Said Nursî ise; “Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa, külü havaya savrulursa, o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kâbil midir?” (Münâzarât) diyerek, itibarını yitirmiş, hükmü ortadan kalkmış, şeyhuhet (ihtiyarlık) itibariyle devrini tamamlamış olan şahsa bağlı sistemlerin devamının mümkün olmadığını ifade etmekte ve göstermektedir.
Siyah çadırlı bedevîlerin anladığı ve tasdik ettiği bu cevabı, fikirleri kararmış mösyö gevezeler anlamak istememektedirler. Meşrûtiyetin güzelliklerinden bahsetmek ve onu daha da mükemmelleştirmek gibi bir vazife yerine, şahısların meziyetlerini konuşmak ve konuşturmak vazifesini yapmayı tercih eden mösyö gevezeler, hürriyet fikri geliştikçe rollerini kaybetmektedirler. Terazinin demokrasi kefesi her geçen gün yükselirken, dünyanın sahife-i efkârını okuyamayan mösyö gevezeler ve onun taht-ı riyasetinde hareket edenler kendi dar fikirleriyle ilerlemeye çalışmaktadırlar.
Mösyö gevezeler şahsa bağlı sistemleri kuvvetleştirmek için zamanın berbat olduğunu ifade ederek, bir şahıs etrafında toplanmanın tek çare olduğu propagandasını yaparlar. “…Kim dese, ‘Zaman bütün berbât oldu,’ eskisine temayül gösterse, bilmediği halde İslâmiyet’in muhalefetinden neş’et eden eski seyyiatı, bazı ecnebîlerin zannı gibi İslâmiyet’e isnat etmektir.” (Münâzarât) hakikatinin uyarısına muhatap olan mösyö gevezeler, eskimiş olan şahsa bağlı sistemlere temayül göstermeye devam etmektedirler.