"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir İslam mücahidi Konyalı Halıcı Sabri Ağabey

Hasan ŞEN
10 Ocak 2024, Çarşamba
1887 Yılı Erzurum doğumlu olan Konyalı Halıcı Sabri Ağabey ile defalarca görüştük. İzmir’e geldiğinde Kemeraltı Camii kütüphanesinde merhum, Saim Atlahan ile her zaman görüşürdük. Bizzat anlattığı hatıralardan bazıları çok ilginçtir.

Bir seferinde tren yolcuğu yaparken, oturduğu kompartımanda üst düzeyden bazı kimseler, 1960 ihtilali sonrası, “astık, kestik” şeklinde ileri geri konuşmalar oluyor. Sabri ağabey hiç ses çıkartmıyor. Onlardan birisinin dikkatini çekiyor. “Baba sen hiç konuşmuyorsun. Bu hususta senin fikrin nedir?” diye soruyor. Sabri ağabey: “Ben de size şunu sormak istiyorum. İslam dinine göre kabir ziyaretinde, ölmüş kimseler için ya Fatiha veya Yasin okunur ve dua edilir. Fakat sizlere bakıyorum, bazı kimseler kabir başında bir müddet dimdik durarak geri dönüyorlar. O ölen kimseler ‘Benim kabrime geldiğinizde sakın dua etmeyin’ mi dediler? Yoksa siz mi onlara dua lazım değil diyerek dua etmiyorsunuz?” diye sorunca, hiçbir cevap alamaz.

Diğer bir hatıra ki bu hatırayı merhum Kadircan Kaflı değişik bir şekilde köşesinde yazmıştı.  Yine ihtilal, yani 1960 ihtilali sonrası, bulundukları Konya halıcı dükkanında halı almaya gelen yine entel tabakadan birisi, mostralık olarak asılan bir halıyı almak ister. Sabri ağabey, o halının satılık olmadığını söyler. Fakat adam yanındaki hanımıyla ısrar eder. Sabri ağabey satmak niyetinde değildir. Bir çok konuşmadan sonra adam, yani o gelen kimse şöyle der: “Bir mal teşhir ediliyorsa, mutlaka satılıktır.” O zaman Sabri ağabey: “Sen teşhir edilen her mal satılıktır diyerek; açık saçık giysilerle dolaşan bu kadar insanı utandırıyorsun. Bunlar da satılık mı?” Daha sonra yazıhanesine aldığı o şahsa Risale-i Nur’dan bahsederek ikna veya ilzam eder.

Yine bir seferinde yolumuz Konya olunca (Ben şahsen kazalar hariç 60 vilayeti gezdim.) mutlaka Sabri Ağabeyi görmek istedik. Fakat evini bilmediğimiz için Konya’nın merkezinde ve Mevlana Hazretlerinin yanında soralım, elbette tanıyan olur dedik. Fakat Konya’yı tam olarak bilmediğimiz için değişik yollara girdik. Akşam karanlığı da basıyordu. Geçtiğimiz yolda konuşan iki kişi gördük ve onlara soralım dedik. Bindiğimiz özel vasıta ile onların yanında durup, “Mevlana Hazretlerinin yerine nasıl gideriz?” diye sorduk. Bize tarif ettiler. Fakat “Siz kimi arıyorsunuz?” diye sorunca biz de Halıcı Sabri Ağabeyi aradığımızı söyledik. Adam yüzümüze tuhaf tuhaf baktı ve şaka yapmadığımızı anlayınca “Kardeşim, siz onun evinin önünde durmuşsunuz. İşte bu ev onun.” diyerek bizi sevindirdi. Memnuniyetimiz arttı. 

Tabii bu kadar tevafuk mutlaka Sabri ağabeyin kerametidir. Çünkü o değerli ağabey, Zübeyir Ağabeye ve tefsir sahibi Mehmet Vehbi Efendi’ye Risaleleri tanıtan ağabeydir. Kendisini ziyaret ederek dersini ve çok hassas olduğu, ayakta bevletmek, istinca, istibra meselesini dinledik. Bunun yanında bir çok meseleler görüşüldü, konuşuldu. Vakit gece yarısı olunca artık yatmak istedik. Çünkü yaz günü olduğundan hava sıcak, her hangi bir örtü istemiyor, büyük bir salonda herkes bir divana uzanıp uyumak istiyor, yol yorgunu olduğumuz için gözlerimiz kapanıyor fakat Sabri ağabey anlatmaya devam ediyordu. Ve hiç unutamadığımız o latifeyi yapıyordu. “Siz buraya uyumaya mı geldiniz?” diye soruyordu bize.

Aralarında küçük bir ihtilaftan sonra Hazreti Üstad’ın bahsettiği o mektup yazılır. Salih Yeşil ile olan bu münakaşadan Üstad şöyle bahseder: “Ya Rab! Erzurumdan imdadıma yetişen bu iki zatın münakaşasını müsalahaya tebdil et.” Diye dua eder. Afyon hapsinde Üstad ile beraber olan Sabri ağabey, Üstad’dan şöyle bir müjde alır: “Evet o hemşehrimiz Sabri, hakikaten Nur’a ve Nur vasıtasıyla imana öyle hizmet etmiş ki bin hatasını affettirir.”

Uzun zaman hapis yatan Sabri ağabey, uzun süren mahkemelerden sonra, 1957 yılında beraat eder. Risale-i Nur’da Lahikalarda ismi çok geçen ve 1979’da vefat eden ve kabri Konya musalla kabristanında olan Halıcı Sabri Ağabey’i rahmet ve dualarla anıyoruz. Hatıralarını hep zikrediyoruz.

Okunma Sayısı: 1372
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail ÖNGEL

    29.3.2024 06:11:18

    Konya halıcı dükkanında halı almaya gelen yine entel tabakadan birisi, mostralık olarak asılan bir halıyı almak ister. Sabri ağabey, o halının satılık olmadığını söyler. Fakat adam yanındaki hanımıyla ısrar eder. Sabri ağabey satmak niyetinde değildir. Bir çok konuşmadan sonra adam, yani o gelen kimse şöyle der: “Bir mal teşhir ediliyorsa, mutlaka satılıktır.” O zaman Sabri ağabey: “Sen teşhir edilen her mal satılıktır diyerek; açık saçık giysilerle dolaşan bu kadar insanı utandırıyorsun. Bunlar da satılık mı?” Daha sonra yazıhanesine aldığı o şahsa Risale-i Nur’dan bahsederek ikna veya ilzam eder.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı