Kâinat; baş döndüren bu hareket ve faaliyetlerle yoğruluyor, kıvamını buluyor. Gelişim, değişme ve yenileşme hilkatin gayesi, fıtratın gereği. Atomdaki ve atom altı parçacıklardaki şaşırtan bu hızlı hareket, dünya, ay ve güneşin bir saat gibi muazzam hareketi, Samanyolu galaksimizin muhteşem seyahati bize içinde bulunduğumuz nizamın ritmik ahengini ortaya koyuyor. Ateş kürelerinin dans ettiği semavatta adeta yüzüyoruz. Büyük insan olan âlemdeki bu değişim, dönüşüm ve yenileşme moduna küçük kâinat olan insandaki yansımaları kaçınılmazdır. Kâinat, her yeni gün taze bir başlangıç olarak yeni baştan kuruluyor. Hadiselerin rengârenk yansımaları, ruh ve gönül dünyamıza hakikat nağmelerini fısıldıyor. Kâinattaki bu dinamik süreci anlamak ve anlamlandırmak ise eğitimciye düşen bir görevdir. Şahsî gelişimin bir parametresini idrak ettiğimiz bu durumu eğitime ve eğitimciye uyarlamak zorundayız. Değişen gündemi yakalamak için değişmek zorundayız. 

İki günü eşit olan ziyandadır

İmam-ı mübin olan, kâinattaki İlâhî yazılım programı ve Rabbanî kanunlar Yaratıcı kudretin harika fiillerini bizlere söylüyor. İrade sıfatının tecellisinden ibaret olan bu kanunlara uyup amel etmemiz fıtrî tekâmülün bir gereği olduğu şüphe götürmez bir hakikattır. Yeni bir enerjiyle yeni ufuklara açılmak bize başarıyı getirecektir. “İki günü eşit olan ziyandadır” hadis-i şerifi bu sürece bizleri dahil etmenin zaruretine parmak basıyor. Hayat aktif bir süreçtir, bu noktayı kavramayanlar, hadiselerin çarkları altında ezilmek tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bir adımı atmayan kişi bin adımı nasıl göze alır. Başarıda süreklilik esastır. Eğitimci; bisiklete binen bir şahıs gibidir. Pedalı çevirdiğiniz sürece yol alabilirsiniz. Daima hareketli, daima aktif olmak zorundasınız. Yeni bir adım yeni bir adımdır, ama insana mesafe katettiriyor. Siz yeniliklere açık olursanız, başarıyla beraber mutluluğu da hak edersiniz. Asrın getirdiği bütün şüphe ve tereddütleri izale edecek olan büyük müceddid, okyanuslar gibi ilmiyle bizlere ışık tutuyor, iradeleri çelikleştiriyor, zihinleri marifetle süslüyor, hisleri ve lâtifeleri muhabbetullahla nurlandırıyor. Eğitimde yeni çağın eksenini oluşturuyor.

Hayat faaliyet ve harekettir, şevk ise onun matiyyesidir

Büyük dâvâ adamı eşsiz eğitimci olan Üstadımız, “Hayat faaliyet ve harekettir, şevk ise onun matiyyesidir.” 1 “şevk-i mutlak” olarak tarif ettiği hizmet metodu ile işin özünü bizlere ders veriyor. Eğitimci dinamik olan bu sürecin mimarı olarak, şahsî gelişime açık olmalı, ruhunun ritminde kâinattaki ahengi nakşetmeli İlâhî ahlâkı kendi vizyonunda yaşamalıdır. Kendini bu sürece dahil edenler, bu yüksek enerjiyle beslenerek eğitimde formasyon kazanırlar. İnsanın hareketleri zamana sinema şeridine dizilen kareler gibi yansımazsa o zaman ölüdür, o mekân da ölüdür. O zaman ve mekâna aksiyon yükleyen kazanır. Bunun yolu her an aktif ve faal olan Allah’ın ahlâk-ı ile ahlâklanmaktan geçer. Kendinden emin, özgüven sahibi eğitimciler, kendi gelişim kariyerlerine büyük katkı sağlamış olurlar. Bilgiyi marifetle yoğurarak, kalpleri sevgiyle mayalayarak, ruhları imanla nurlandırarak sağlam bir kişiliğin temelini oluştururlar. Zorluklara karşı direnç, ezberciliğe karşı beceriler kazandırmayı hedeflemiş olurlar. Gelişim ve başarı için, yenilik şarttır. Ulaşım için, yeni yollar, yeni köprüler lâzım olduğu gibi; eğitim için de yeni bir çıkış noktası, yeni tekniklere,  yeni bir metodolojiye büyük bir ihtiyaç olduğu açıktır. Eğitim sistemi de yeni çağın gereklerine göre yenilenmesi reforma açık bir duruma gelmesi zarurîdir. Dünyada baş döndüren gelişmeler olurken ayak sürmek, köhnemiş bir yapıyı muhafaza etmek fevkalâde yanlıştır.

Çocuklarınızı yaşadıkları zamana göre yetiştirin

İnovasyon “Eğitimde yenileşme; ekonomik ve sosyal faydalara odaklanmak.” Pedagojik gelişmelerin ışığı altında, bilgi teknolojilerinin dönüşümü sağlanarak yepyeni paradigmanın tesisine ihtiyacımız var. Böyle gelmiş böyle gitmemelidir. ”Çocuklarınızı yaşadıkları zamana göre yetiştirin” diyen Hazreti Ali Efendimiz (ra) bize yeni ufuklarda değişimin, gelişimin ve yenilenmenin ehemmiyetini vurguluyor. Öğretmen, bir orkestra şefi gibi, çoklu zekâ sistemleriyle yeteneklerinin gelişmesi için bütün enstrümanları aktif bir biçimde kullanmalıdır. Bedenî zekâ, zihnî zekâ, hissî zekâ, ruhî zekâ vs. Her öğrenci bir dünya, her şahıs bir âlem, her kişi bir şifre, olduğuna göre her yaraya merhem, her derde deva, her damara şerbet vererek onların gönül dünyalarını nurlandırarak, ruhlarını irfanla bezeyerek, zihinlerine marifeti nakşetmeliyiz. Her yürek bir sevgi ufku ister. Her akıl yeni bilgilerle donanmak ister. Her ruh farklı dünyaları keşfetmek ister. Mide gibi her lâtife gıdalanmak ister. 

Yenilik, gelişimi, gelişim değişimi, değişim ise başarı ortamını sağlar

Hayat üç günden ibaret: Dün, bugün, yarın.. Dün geçti, yarın daha gelmediğine göre bu günün hakkını vermeliyiz. Okuyarak, düşünerek, uygulayarak, uygulatarak bu süreci lehimize çevirmeliyiz. Hizmet, durmadan dinlenmeden hizmet, kasırgalar kopsa, şimşekler saldırsa yine hizmet, çünkü su gibi, hava gibi bizim çevremizin enerjimize ihtiyacı var. Zamanın ufkuna teceddüdün levhasını asan asrın sahibi ne güzel söylemiş; “Tevfik isterseniz kavanin-i adetullaha tevfik-i hareket ediniz. Yoksa tevfiksizlik ile cevab-ı red alacaksınız.”2 Başarıya giden yolun Allah’ın kâinata koyduğu kanunlara uymakta olduğunu bizlere ders veriyor. Gemi su alıyor, dalgalar mendireği aşıyorsa kaptana düşen güvenli liman aramak olmalıdır. Eğitim sistemimize bu noktada baktığımız zaman, aynı değerlendirmeyi yapabiliriz. Mevsim değişimlerine göre giyindiğimiz gibi, asrın idrakine göre iman ve İslâm’ı yepyeni yöntemlerle sunmalıyız. Yenilik, gelişimi, gelişim değişimi, değişim ise başarı ortamını sağlar.

Yenilikte enerji var, aksiyon var. Her an dünyamız değişiyor, farklı halet-i ruhiyeye bürünüyoruz. Bu durumumuz, “İmanınızı la ilahe illallahla yenileyiniz” hadis-i şerifine mutabık düşüyor. Ve insanın vazife-i asliyesi olan tekemmüle götürüyor.

 Yeniliklere açık, uyanık, dinamik, aksiyon dolu yüreklere binlerce selâm ve duâ…

Dipnotlar:

1- Münâzarât, s 136 2- Tarihçe-i Hayat, s. 76.