"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adım adım Latince...

M. Latif SALİHOĞLU
09 Ağustos 2018, Perşembe
GÜNÜN TARİHİ 9 Ağustos-1 Aralık 1928

Yakın tarihte “Harf İnkılâbı” olarak bilinen, tatbikatta ise “ilim-irfan kıyımı” mânâ ve mahiyetinde tezâhür eden hadisenin gelişme seyrine, şöyle kabaca bir nazar gezdirelim.

Bu meselenin bâriz şekilde gündeme getiriliş tarihi 9 Ağustos 1928’dir. M. Kemal, o gün İstanbul Sarayburnu’nda Latin Alfabesi hakkında geniş ve etkili konuşmalarda bulundu.

Yerli ve yabancı basının da yakından takip etmiş olduğu bu plânlı program, pek yakında başlatılacak olan “Harf İnkılâbı”nın habercisi mahiyetini taşıyordu.

Nitekim, aynen öyle oldu: Aynı yılın 1 Kasım’ında, Meclis’ten Latince ile ilgili kànun çıkartıldı. 1 Aralık’ta ise, nihaî gaye-maksat orta yere konulmuş oldu: Hurûf-u Kur’ân olarak da bilinen “Arabî harfler”e kesin yasak getirildi.

* * *

9 Ağustos’ta Sarayburnu çıkışından sonra, Latin harfleriyle ilgili konu bilâhare Halk Fırkası’nın grup toplantısında ele alındı. Toplantıda oy birliğiyle kabul edilen “Latinceye geçiş” kararı, 1 Kasım günü Meclis gündemine getirildi. Karar, o gün Meclis’ten de aynen ve adeta “jet hızıyla” geçirilmiş oldu. Böylelikle, sıra, bu kararın ülke çapında ve umum millet üzerinde tatbik edilmesine geldi.

Meclis’ten geçirilen ve Resmî Gazetede ilân edilen “Latinceyi kabul” kararı için, yurt genelinde âdeta bir seferberlik hali içine girildi. Gündüz saatlerinde resmî vazifesi ile meşgul olan memurlara ve hatta sivil halka, geceleri “Latince kurslarına katılma” mecburiyeti getirildi... Bu yöndeki faaliyetler canhıraş bir şekilde devam ederken, 1 Aralık 1928’de Meclis’ten yeni bir karar çıkartıldı. Bu tarihten sonraki gelişmeleri ise, aşağıdaki şekilde hülâsa etmek mümkün.

* * *

Resmî prosedürü 1 Kasım’da tamamlanan söz konusu "Harf İnkılâbı"nda, 1 Aralık’tan itibaren yeni bir safhaya geçilmiş oldu. Şöyle ki: 1 Aralık’ta alınan karara istinaden, bu günden itibaren bütün gazete, dergi, kitap yazıları ve hatta sokak isimlerinin de Latin harfleriyle yazılması yurt çapında mecburi hale getirildi.

Harf inkılâbı süresinin böyle iki-üç aya sığdırılması ve uygulamasının da çok sert ve hatta cezaî müeyyide biçiminde sürdürülmesi, haliyle tamiri ve telâfisi imkânsız zararlara yol açtı. Zira, milletin yüzde 99'u bir anda adeta cahil bir duruma düşürülmüş oldu.

Düşünün ki, bütün ömrünü okumayla, ilim tahsili ile geçirenler bile, bir gün içinde "hiçbir işe yaramaz" hale geldi, getirildi.

Özetle: O tarihte öyle bir inkılâp yapıldı ki, bununla sadece yeni harflerin okunması mecburiyeti getirilmedi; aynı zamanda, eski harflerin (yani İslâm harflerine dayalı Osmanlıcanın) de kesinkes yasaklanması cihetine gidildi. Bir başka ifadeyle, adeta eskiye ait ne varsa tarih mezarlığına gömülmeye çalışıldı. Böylelikle, 80 yaşındaki bir âlim, 8 yaşındaki çocuğun bile gerisine düşürülmüş oldu.

O günlerde "orta yolu" bulma arayışları çerçevesinde yapılan "Yeniyi mecbur edelim; ama, hiç olmazsa eskiyi yasaklamayalım" teklifleri dahi en sert şekilde yüzgeri edildi.

İslâm yazısına "Arap yazısı" damgası vurulurken, Latin yazısı da—hiçbir alâkası olmadığı halde—"Türk harfleri" diye yutturulmaya çalışıldı. Türkler, İslâm harflerine dayalı geliştirmiş oldukları Osmanlıca'yı ise, kelimenin tam anlamıyla bir "medeniyet lisanı" haline getirdiler. Zaman içinde geliştirilen bu Osmanlıca lisanında kullanılan harf sayısı 36'ya vardı.

Bu, Türkçe'nin gerek telâffuz (fonetik) ve gerekse şekil itibariyle zirveye ulaştığı, mükemmeli yakaladığı anlamına geliyordu. Şimdi kullanılan ve 28 harfle sınırlandırılan Latin alfabesi ise, Türkçe'nin söz ve yazı dilindeki incelik gerektiren ihtiyacını karşılamaktan hayli uzaktır.

Demek, Osmanlıca’ya yeniden ihtiyaç duyuldu ki, en alt kademeden en yüksek tahsil kesimine kadar olan günümüz nesline, bu harikulâde lisân ve tekâmül etmiş alfabe, yeni baştan öğretilmesi safhasına geçilmiş oldu.

***

-Üstad Bediüzzaman, 1935’teki Eskişehir Mahkemesi’nde, Latince’nin kabulünden ziyade, Kur’ân harflerine yasak getirilmesine şu sözlerle itiraz ediyor: Lâtin harflerinin kabulü değil; belki, Kur’ân hurûfunun dersinin men’ine yirmi sene evvel bir mahrem risâlede itiraz etmişim.

Okunma Sayısı: 2485
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı