"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Albay Hulusî Yahyagil

M. Latif SALİHOĞLU
25 Temmuz 2016, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ 25 Temmuz 1986

Barla’da sürgün olarak bulunan Bediüzzaman Hazretleri ile gidip tanışan ve ilk talebelerinden (saff-ı evvelden) olan İbrahim Hulusî Yahyagil, 25 Temmuz 1986’da Elazığ’da vefât etti.

Albaylıktan emekli olan Hulusî Bey, 1896 Elazığ/Harput doğumludur. Doğumu, Ramazan'ın birinci günü teravih namazı sonrasına tevâfuk eder.

Kabri de, yine Harput’taki aile mezarlığındadır.

Aynı zamanda bir subay çocuğu olan Hulusî Bey, Kuleli Askerî Lisesi’nden sonra Harp Okuluna gitti. Burada iken, Birinci Dünya Savaşı çıktı. Kendisi de tahsiline ara verip, sırasıyla Çanakkale ve Kafkas Cephelerinde savaşa katıldı. Harp cephesinde yaralandı, gazi oldu.

Harpten sonra, yarım kalan tahsilini tamamladı. Vazife başına geçti. Ocak 1928’de Manisa’dan Eğirdir’e tayini çıktı.

Burada Yüzbaşı rütbesiyle görev yaparken, 14 Nisan 1929’da  Eğirdir Dağ Komando Taburunda yüzbaşı iken Bediüzzaman ile tanıştı. Nur dairesine girdi, Nur’un ilk talebelerinden oldu ve hayatının sonuna kadar da bu vaziyetini muhafaza etti.

Hatıralar

Ağustos 1974’te Elazığ’a gidip tanışmaya ve dersini dinlemeye müşerref olduğumuz merhum Hulusî Ağabey ile alâkalı bazı hatıraları naklederek, onu hayırla yâdetmek istiyoruz.

* * *

Risâle-i Nur’daki bazı tâbirler üzerinde tasarrufta bulunmasına izin verilen Nur'un hâs talebelerinden Hulusî Yahyagil, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ne yazmış olduğu mektubunda kısaca şunları ifade ediyor: "Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. Evet, bazı ibareler belki edebiyat denilen şeye tam muvâfık düşmüyormuş. Bunda da isabet var. Çünkü, (Risâle–i Nur’da) edebiyat satılmıyor; Kur'ân'dan nurlar gösteriliyor.

“Bu fakir kardeşiniz, bu Sözler'i okuduğum zaman, Üstadımı temsil eder bir hâl alıyorum. Tabiratınızla, şivenizle okumak, bana o kadar zevkli, lezzetli geliyor ki, tarif edemem. Onun için, bir harfe dokunmayı azim bir günah işliyor telâkki ediyorum.

“Bazan verdiğiniz selâhiyetin mânevî kuvvetiyle, nâmınıza olarak bir harfin yerini değiştiriyor veya kaldırabiliyorum. İşte bendeki telâkki ve tesir bu mahiyettedir." (Barla Lâhikası, s. 62)

* * *

13. Şuâ'daki bir mektupta "Ben, merhum Hâfız Ali'yi aynen hayattaki gibi Risâle-i Nur'la meşgul olarak en yüksek bir ilimde çalışan bir talebe-i ulûm vaziyetinde ve tam şehidler mertebesinde ve tarz-ı hayatlarında biliyorum" (Şuâlar, s. 291) diyen Üstad Bediüzzaman’ın bu sözlerini tasdik eden bir hatıra da şudur:

“Denizli hapsinde iki Cuma gününde telif edilen imân ve hasseten Tevhid'e dair mevzuları ihtiva eden Meyve Risâlesi, merhûm Hafız Ali'nin de kabrini pür-nur eden bir ders-i kudsî olmuştur.

"Evet, Meyve Risâlesi bir şaheserdir. Merhum Hafız Ali’nin Münkereyne (Münker-Nekir’in “Men Rabbüke” suâline) cevabı Meyve Risâlesi olmuştur."

* * *

“Üstad Hazretleriyle görüştüğümde öyle bir hal içine giriyordum ki, tarif edemem.

“Üstad'la çok az (yekûn altı kez) görüştüğümüz halde, o kadar lezzet aldım ki, tarife sığmaz.

“İlk intibalarımı ömrüm oldukça anlatsam, yine de bitiremem. Beni öyle bir çekti çevirdi ki, başka hiçbir şeye meylimiz kalmadı. Neyi var idiyse bana söyledi. 

“O, Allah vergisidir. Cenâb-ı Hak nasib etti. Hayatımda ilk defa birine 'Üstad' dedim, hata etmedim, isabet ettim.”

@salihoglulatif: Şuna inanıyoruz ki: Keyfî tahrifat çabasını cezasız-karşılıksız bırakmayan İlâhî adâlet, keyfî inhisar gayretini de cezasız-mukabilsiz bırakmaz.

Okunma Sayısı: 3744
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • cemal özkaya

    25.7.2016 09:35:45

    hüseyin üzmez lise çağlarında hulusi ağabeyin sohbetlerine katılmış. birgün hulusi ağabeye abi öldürmek lazım demiş. abide hüseyin sen kaç adam öldürebilirsin diye sormuş. üzmez 1000 demiş. abi o çok o kadar olmaz deyince 500-250-100 derken yav abi 10 tanedemi öldüremem deyince (rakamlar tam aynı olmayabilir ama çokluk anlamında 1000 den az değil. ilk ağızdan işittim.) hüseyin sen bir adamı vurursun onuda öldüremezsin demiş. hüseyin üzmezde bu hatırayı ktabına almış. ahmet emin yalmanı vurmuş ama öldürememiş. hulusi ağabeyin kerameti.

  • Ali Yardimoglu

    25.7.2016 03:10:59

    Alb.Hulusi Yahyagil, rahmetullahi aleyhim, hem de kahramanca, Ustad Hz." nin himmetiyle, Dersim mezaliminde, cok gunahsizlari, elinden geldigince kurtarmistir, o aziz..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı