"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dolmabahçe’de ölüm ve izdiham

M. Latif SALİHOĞLU
10 Kasım 2016, Perşembe
GÜNÜN TARİHİ: 9-19 Kasım 1938

Resmî tarihin yalan ve yanlışları saymakla bitmiyor.

Kolay değil, doksan yılı aşkın süre boyunca, orta yere zibil gibi boca edilmiş büyük bir birikim var. Temizle temizle, ayıkla ayıkla, bitmek nedir bilmiyor.

Dahası, şu yalan-yanlış dediğimiz şeyler, ne acıdır ki devlet eliyle ve bilerek, severek, isteyerek, yani kasıtlı şekilde nesillerin zihnine-dimağına habire pompalanmaya çalışılıyor. Öyle ki, dünya devletleri içinde bunun bir başka benzeri yoktur; bulamazsınız.

İşte, söz konusu o yalan ve yanlışlardan biri de, resmî görüşe göre “10 Kasım, saat 9’u 5 geçe öldü” denilen M. Kemal’in ölüm vak’ası ki, bu hadisenin “günü, saati, cenaze namazı, resmî merasimler, 9-10 günlük katafalk ziyaretleri...” gibi hususlarla ilgili olarak verilen bilgiler, adeta bir “çelişkiler yumağı”nı andırıyor.

Zira, “yaşanan gerçekler” ile “uydurulmuş bilgiler”, hemen bütünüyle içiçe geçirilmiş durumda.

Ayıklamalar ve doğru olanı topluma aktarma yönündeki çabalar, bu sebeple fevkalâde zor bir hale gelmiş. Ama, buna rağmen, biz bildiğimiz ve inandığımız doğruları yazıp söylemekten geri durmamaya kararlıyız. Çünkü, bu bir vicdan borcu olduğu kadar, bilginin de bir nevi zekâtı sayılır. Zekât, sadece mala-mülke-servete gitmez, ilmin de kendine göre bir zekâtı var. Yoksa, mânen borçlu gidersiniz.

Şimdi, dönelim 9-19 Kasım (1938) günlerinde Dolmabahçe ve çevresinde yaşananlara.

İzdihamda 11 kişi ezildi

İki gün önceki yazımızda da altını çizerek nazara verdiğimiz gibi, 8 Kasım akşamı derin komaya giren M. Kemal, Dolmabahçe’de 9 Kasım gecesi öldü. Ölüm vak’asının, resmî raporla “10 Kasım 9’u 5 geçe” şeklinde yazılması, bütünüyle uydurulmuş bir kurgudan ibarettir.

Söz konusu yazıda, bu meselenin bilgi ve belgelesinden de söz ettiğimiz için, kısa geçerek, sıradaki yalan ve yanlışlara değinelim.

* * *

9 Kasım’da ölen M. Kemal’in cenazesi, tahnit (ilâçlama) edildikten sonra bir katafalka (cenaze platformu, musalla taşı) konularak tâ 19 Kasım’a kadar İstanbul Dolmabahçe Sarayında bekletildi. Bu zaman zarfında, büyük kalabalıklar halinde ziyaretler yapıldı, törenler ve saygı duruşu geçitleri düzenlendi. 

Yaşanan en büyük izdiham ise, 16 Kasım günü meydana geldi. 

Tam da katafalkın önünde vuku bulan bu izdihamda, 4’ü erkek ve 7’si kadın olmak üzere toplam 11 kişi ezilerek öldü. Yaralıların sayısı ise, tesbit edilemedi.

Tekbirsiz namaz, Türkçe selâm

M. Kemal için cenaze namazının kılınıp kılınmaması ve yakındaki Dolmabahçe Camii’ne götürülüp götürülmemesi gibi hususlar da tartışma konusu oldu. Kız kardeşi Makbule Hanımın ısrarlı isteği üzerine, cenaze camiye götürülmeden, yani hemen oracıkta kılınması cihetine gidildi.

10 Kasım 1998 tarihli Hürriyet'te çıkan Murat Bardakçı'nın araştırma yazısı, cenaze namazının "Türkçe selâm ve duâ"larla kılındığını belgeliyor. Buna göre, "Allahu ekber" yerine "Tanrı uludur" denmiş, "selâm" yerine de "esenlik" dilenmiş.

Bardakçı, ayrıca yıllar sonra, yani 1953'te naaşın açılması esnasında, ilâçlamaya rağmen cesedin bozulduğuna dair "tek karelik" bir fotoğraftan söz ediyor; fakat, "Hürriyet ailesi" olarak bunu “yayınlamamayı” tercih ettiklerini belirtiyor.

Bardakçı'nın söz konusu yazısında, aşağıdaki bilgiler de yer alıyor:

“Atatürk’ün cenaze namazı, 19 Kasım 1938 sabahı saat sekizi on geçe kılındı. Dolmabahçe’deki namaz, sonradan Diyanet İşleri Başkanı olan Prof. Şerafeddin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. Namaz, sadece dört dakika sürdü. ‘Allahu ekber’ yerine ‘Tanrı uludur’ dendi. Namazdan sonra selâm verilirken de ‘Selâmün aleyküm’ değil, ‘Esenlik üzerinize olsun’ sözleri kullanıldı.

* * *

Cenaze, oniki generalin eşliğinde Yavuz Savaş Gemisine taşındı ve İzmit’e getirildi. Buradan da trenle 20 Kasım günü Ankara’ya getirilerek Etnoğrafya Müzesi’ndeki geçici kabre konuldu.

Daimî kabir ise, özellikle zamanın Başbakanı Şükrü Saraçoğlu ve eski başbakanlardan Celâl Bayar’ın öncülük etmesiyle, 9 Ekim 1944’te temeli atılan ve Rasattepe’de inşa edilen “Anıtkabir,” 10 Kasım 1953’te tamamlanarak, resmî törenlere hazır hale getirildi. Açılışı, yine Bayar yaptı; ancak bu defa “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla...

Okunma Sayısı: 5281
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı