"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fransa’da serseri ihtilâl

M. Latif SALİHOĞLU
14 Temmuz 2016, Perşembe
GÜNÜN TARİHİ 14 Temmuz 1789

Bugün, 14 Temmuz 1789 tarihli kayıtlarda yer aldığı şekliyle “Büyük Fransız İhtilâli” denilen hadisesinin 228. yıl dönümü.

Asırlarca Avrupalı insanları birbirine düşürüp kırdıran hem Krallığa, hem de Papalığa karşı duyulan hoşnutsuzluk, sonunda isyana dönüştü ve büyük bir siyasî-sosyal patlama ile ihtilâli netice verdi. İlk ve en büyük isyan hareketleri hapishanelerde başladı. O tarihlerde hapsedilenlere “serseri takımı” deniliyordu.

İşte, o “serseriler” durmadan isyan çıkardılar, ortalığı yakıp yıktılar ve hapishaneleri kontrol edilemez bir hale getirdiler.

İçerdekilerin bu yüksek basınçlı isyankârlığı, dışarıdaki gayr-ı memnun kitlelerin öfkesi ile birleşince, kanlı ve kargaşalı ihtilâl kaçınılmaz oldu. Bu protestolu kargaşadan, ayrıca Protestanlık türedi. Başlangıçta dinî değerleri protesto ederek parlayan bu hareket, zaman içinde bir “dinî mezheb”e dönüştü. Prutluk hareketi “Dinsiz bir millet yaşayamaz” gerçeği karşısında, büyük çapta Protestanlığa teslim oldu. 

* * *

Çoğu Avrupa insanı, genel hürriyete ve Cumhurî sistemlere yol açtığı için, Fransız İhtilâliyle büyük övünç duymakta.

Dünya insanları ve gerçek insanlık ise, ırkçılığın, sömürgeciliğin ve kapitalizmin dünyayı istilâ etmesine sebebiyet verdiği için, Fransız İhtilâlinin üzerine haklı olarak büyük bir soru işareti koymakta.

Bu kısacık girizgâhtan sonra, şimdi de gelişmelere kısacık notlar halinde şöyle bir nazar gezdirelim.

* * *

Fransızlar, 14 Temmuz’da Kiliseye ve özellikle Krallığa (Kral 16. Lui'ye) karşı ayaklandılar. Kalabalık gruplar Paris Bastille Hapishanesi’ndeki serserileri ve siyasî tutukluları serbest bıraktırdı. Cumhuriyete giden yolun başlangıcı olarak da kabul edilen 14 Temmuz, Fransızlar için millî bayram günüdür.

* * *

Büyük Fransız İhtilâli sonrasında, dinî duyguların yerini millî hisler aldı. Dindarlık zayıfladı, ırkçılık cereyanı kuvvet buldu.

Papazlar ve ruhanî liderler gibi, kralların da baskıcı sultasına son verildi. Kraliyet sisteminin yerini çoğunlukla Cumhurî siztemler almaya başladı. Krallığı kaldıramayan ülkeler ise, demokrasiye geçiş yapmak durumunda kaldı.

* * *

Ölüm cezasına mahkûm edilenlerin tüfekle, kılıçla, baltayla veya değişik işkence tarzlarıyla (engizisyon) yapılan infazları, 1792'den itibaren resmî olarak "giyotinle idam" şekline çevrildi.

* * *

Irkçılık ve kapitalizm gibi, sömürgecilik ruhu da Büyük Fransız İhtilâlinin bir ürünü olarak, dünyanın hemen her tarafında  gelişip yaygınlık kazandı. 

* * *

Kral'ın ölümü ve Kraliyet sisteminin sona ermesi de Fransa'ya huzur ve barış getirmeye yetmedi. Kargaşa ve kanlı boğuşma hali, uzun yıllar (tâ 1815'e kadar) devam edip gitti.

Bu ihtilâl bize uymaz

Üstad Bediüzzaman’ın Fransız İhtilâline bakışı:

1) “Elif-bâ okumayan çocuğa felsefe-i tabîiye dersi verilmez. Ve erkeğe tiyatrocu karı libâsı yakışmaz. ...Birisinin libası, ötekinin endâmına gelmez. Demek Fransız Büyük İhtilâli, bize tamamen hareket düsturu olamaz. Yanlışlık, tatbik-i nazariyat ve muktezâ-yı hali düşünmemekten çıkar.” (Divan-ı Harb-i Örfi, s. 26)

2) “Bu Medrese-i Yusufiyenin nâzırına (Afyon Hapishanesi Müdürüne) yazdım: Ben Rusya’da esirken, en evvel Bolşevizmin (Komünizm) fırtınası hapishanelerden başladığı gibi, Fransız İhtilâl-i Kebîri dahi en evvel hapishanelerden ve tarihlerde serseri nâmıyla yâd edilen mahpuslardan çıkmasına binaen, biz Nur şakirtleri, hem Eskişehir, hem Denizli, hem burada mümkün oldukça mahpusların ıslâhına çalıştık. Eskişehir ve Denizli’de tam faydası görüldü. Burada daha ziyade fayda olacak ki, bu nazik zaman ve zeminde Nurun dersleriyle geçen fırtınacık (Afyon hapsinde bir isyan çıktı, hiçbir Nur talebesi karışmadı) yüzden bire indi. Yoksa ihtilâftan ve böyle hadiselerden istifade eden ve fırsat bekleyen haricî muzır cereyanlar, o baruta ateş atıp bir yangın çıkacaktı.” (Şuâlar, s. 431)

@salihoglulatif: Yola-köprüye değil; yolsuzluğa karşı gelinir. Yolsuzluğa karşı geleni, yola-köprüye karşıymış gibi göstermek ise, çifte yolsuzluk ve yüzsüzlüktür.

Okunma Sayısı: 2922
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı