Bir hafta arayla, iki ayrı “Gençlik Buluşması” toplantısına iştirak ettik. Tahdis-i nimet olarak hemen ifade edelim ki, ikisi de birbirinden feyizli, bereketli, istifadeli geçti.
Geçen hafta sonu genç erkeklerin; bir önceki hafta ise, genç hanım kardeşlerimizin programı vardı. Katılımcıların ağırlığını yüksek tahsil talebeleri teşkil ediyordu; ama, hepsi de “Nur mekteb-i irfânı”nda okuyan üniversite seviyesindeki bahtiyar kardeşlerimiz idi.
Pazar günü sabahtan akşama kadar devam eden bu programların akışı içinde, hem yılların tecrübesi konuştu-konuşturuldu, hem de gençliğin o dinamik enerjisiyle geleceğe dair ümitler coşturuldu. Tecrübe ve enerjinin imtizacıyla da, ortaya çok güzel fikirler konuldu, gayet parlak projeler sergilenmiş oldu.
Bize en çok şevk ve ümit veren husus ise şu nokta olsa gerek: Bu kardeşlerimizin istisnasız tamamı, Yeni Asya bünyesinde yapılan ve yapılması düşünülen hizmetlerde aktif şekilde yer almak, katkı sağlamak, bunları daha ileriye taşımak, hâssaten “Nur’un ilânâtı” hizmetini umum muhtaçlara götürmek, yani daha geniş kitlelere ulaştırmak arzu, emeli ve iştiyakı ile lebâleb dolu idiler.
Öyle ki, onların o coşkulu iştiyakı, hepimizi gayrete, heyecana getirdi; şevkimizi, ümidimizi tazeleyip arttırdı.
Esas gençlik budur işte: Temiz, ama coşkulu akıp giden çağlayan misâli. Etrafa hem canlılık ve güzellik katan, hem bol enerji üretip sinerji yayan bir çağlayan...
* * *
Gönül isterdi ki, bu programa yurt genelindeki ve hatta yurt dışındaki bütün enerjik kardeşlerimiz katılsın, katılabilsin.
Hepsinin aynı gün, aynı yerde toplanması mümkün olmadığından, ama mahrum da kalmamaları adına, bu tür programların önümüzdeki dönemde başka muhtelif merkezlerde de tekrar edilmesi arzusu, daha şimdiden müşterek bir fikir ve kanaate dönüşmüş durumda.
İnşaallah, önümüzdeki günlerde bunun tezâhürlerini görme imkânımız olacak.
BAZI TAVSİYELER
Bu vesileyle, genç kardeşlere yönelik düşündüğümüz ve yaptığımız bazı tavsiyeleri burada şöylece sıralamak istiyoruz:
* Hizmetlerimizi, büyüklerin tecrübesi ve gençlerin enerjisi ile buluşturup kaynaştırarak yürütmek durumundayız. Biri diğerisiz olmaz; olsa bile, ya akim kalır, ya da iş çığrından çıkar.
* Genç kardeşlerimizin, kaliteli hizmet yapabilmeleri için, öncelikle kendilerini iyi yetiştirmesi gerekir. Bunun için de, daimî okumalar şart. Ferdî okumalarla şahsî inkişâf-kalite hâsıl olduğu gibi, müşterek okumalarla da içtimaî/müşterek inkişâf vücuda gelir.
* Tahsil hayatı döneminde kendimizi iyi yetiştirmek için, duygusal (kalbî, nefsî, ırkî...) anaforlardan uzak durmalı, vargücüyle branşımızda terakkiye çalışmalı, dünya çapındaki hizmetler için, yaygın bir yabancı dili profesyonelce öğrenmeye gayret göstermeli.
* İyi derecede bildiğin bir lisân, okuduğun fakülte kadar, aldığın diploma değerinde, bazan daha ziyade bir kıymete tekabül ediyor.
* Şahıslara bağlılık, düşünce tembelliğine yol açar. Emir-komuta sistemi, sivil hayatta kabiliyetleri köreltir. Şahsa odaklı yapılanmalarda, hür fikirli entelektüel çıkmaz, yetişmez. Bu açıdan bakıldığında, Yeni Asya camiası içinde bulunmaktan dolayı şanslı ve avantajlı durumdasınız. Çünkü, burada “şahs-ı vahid”e bağlılık durumu yok; esas olan, şahs-ı manevîdir. Hepimiz, eşit kardeşler olarak ona bağlıyız. Burada, onurlu kişilikleri azap içinde bırakan ayrımcılık, imtiyaz, farklı muamele düşüncesi yok.
Bu sebeple, burada herkes şâhâne hür ve serbest bir şekilde kendini yetiştirebilir, kabiliyetini geliştirebilir, hür iradesiyle meslek veya branşının zirvesine doğru engelsiz bir şekilde tırmanabilir ve çıkabilir.
Bu istikamette, tekrar buluşmak üzere, hayırlı muvaffakiyetler dileğiyle...
@salihoglulatif: İletişim araçlarına asla karşı gelinmez; Karşı gelmenin bir mânâsı da yoktur zaten. Söylemek istediğimiz hakikat kısaca şudur: "Derman bile hadden aşarsa dert getirir." Aileler dertli maalesef...