"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hak-kuvvet dengesi

M. Latif SALİHOĞLU
22 Haziran 2018, Cuma
Amel, imanın bir tezâhürüdür.

Kişi kendi iç dünyasında neye inanıyorsa, neyi tasarlıyorsa, neye kanaat getiriyorsa, onun söz ve davranışlarında da aynı şeyler görünür, tezâhür eder.

Bir kimse her vesile ile haktan, hukuktan, hürriyet ve adâletten bahsediyor ve yeri geldiğinde aynı yönde tavır sergiliyorsa, o kimse bu hakikatlere ciddiyetle inanmış demektir.

Şayet, bir kimse mütemadiyen güçten, kuvvetten, silâhtan, mühimmattan, ezmekten, yıkıp imha etmekten söz ediyorsa, bu hâl gösterir ki, o kimse hak-hukuktan uzaklaşmış ve artık güç-kuvvete hak vermeye, hatta “kuvvet putu”na bir nevî serfürû etmeye başlamış demektir.

Bu ise, o kimsenin, tapınırcasına bağlandığı kuvvet putu ile birlikte yıkılışa, helâke doğru gittiğinin bâriz bir işareti sayılır.

* * *

İhlâs Risâlesi’ndeki temel düstûra göre “Kuvvet haktadır ve ihlâstadır.” Onun içindir ki, “Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz” diyor, eserin müellifi Üstad Bediüzzaman.

Esasen, hak ve ihlâs Kurân’a dayanır; güç ve kuvvet felsefeye istinad eder. İşte, bu meselenin izâhına dair “Otuzuncu Söz”de zikredilen ürpertici ifadeler: “Felsefenin esâsında, kuvvet müstahsendir; hattâ, ‘Elhükmü lilgàlip’ bir düstûrudur. ‘Galebe edende bir kuvvet var; kuvvette hak vardır’ der... Zulmü mânen alkışlamış, zâlimleri teşcî etmiştir ve cebbârları ulûhiyet dâvâsına sevk etmiştir.”

Bu mesele ile bağlantılı “Hâşiye” ise şöyledir: “Düstûr-u nübüvvet, ‘Kuvvet haktadır; hak kuvvette değildir’ der, zulmü keser, adâleti temin eder.”

Aynı mevzuun devamında, ayrıca dehşet uyandıran şu ifadeleri okumaktayız: “O şecerenin kuvve-i gadabiye dalında, bîçâre beşerin başında küçük-büyük Nemrudlar, Firavunlar, Şeddadlar meyvelerini yetiştirmiş; kuvve-i akliye dalında, âlem-i insaniyetin dimâğına dehriyyun, maddiyyun, tabiiyyun gibi meyveleri vermiş; beşerin beynini bin parça etmiştir.”

Ve, hemen ardından gelen 2. Hâşiye: “Yani, o sanem-misâller, perestişkârlarının hevesâtlarına hoş görünmek ve teveccühlerini kazanmak için, riyâkârâne gösteriş ile ibâdet gibi bir vaziyet gösteriyorlar.”

Bu hakikatli izahlardan, günümüz itibariyle de herkesin gereken dersi çıkarması duâsıyla.

***

GÜNÜN TARİHİ: 22 Haziran 1919

Amasya Tâmimi

Yakın tarihimizin mühim bir sayfasını teşkil eden "Amasya Tâmimi" 22 Haziran 1919'da ilân edildi. Tâmim, "umum"dan geliyor; günümüzde "genelge" diye de tâbir edilen bir bildirinin umuma duyurulması anlamını taşıyor.

Bundan yaklaşık 100 sene evvel hazırlanan ve çeşitli vasıtalarla umuma ilân edilen bu genelgenin mahiyeti özetle şöyledir: "Vatanın bütünlüğü ve milletin istikbâli tehlikededir. İstanbul hükümeti de, işgal kuvvetlerinin tesiri ve kontrolü altındadır. Bu durumda, milletin istiklâli, yine milletin azim ve kararı ile temin edilecektir. ...Vatanın herhangi bir tarafına vaki olacak işgâl ve istilâ hareketlerine karşı, bütün ordularımızla mukabele edilecektir. Bu sebeple, silâh ve diğer harp malzemesi kesinlikle başkasına teslim edilmeyecek ve elden çıkarılmayacak."

Tâmimin altına imza koyan veya telgrafla iştirakleri sağlanan isimler şunlar: 1- Ordu Müfettişi Mustafa Kemal. 2- Eski Bahriye Nazırı ve Hamidiye Kahramanı Miralay Rauf Orbay. 3- 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir. 4- 3. Kolordu (Samsun) Kumandanı Miralay Refet Bele. 5- 2. Ordu (Konya) Müfettişi Mersinli Cemal Paşa. 6- 20. Kolordu (Kuvâ-yı Milliye) Kumandanı Ali Fuat Paşa. 7- Edirne’de Kolordu Kumandanı Miralay Cafer Tayyar.

(NOT: M. Kemal, 1926’ya kadar Tâmime imza atan bu şahsiyetlerin tamamını diskalifiye ederek, askerî ve siyasî hayatlarını bitirdi.)

***

@salihoglulatif:

Gücün, servetin, ayrıcalığın, statünün, dokunulmazlığın kaynağı devlet olduğu sürece ne devlet menfaat gruplarının savaş alanı olmaktan kurtulur, ne de kural koyucu ve koruyucu bir kurum hüviyeti kazanabilir. Kullanılmak için ele geçirilecek bir makina olarak görülür. (Doğu Ergil)

Okunma Sayısı: 5419
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yusuf Taha

    24.6.2018 11:17:11

    Hak romantik bir duygu değildir.kuvveti önemsiz görmemek lazım.haksızın elinde kuvvet zulümdür.haklının elinde ise adalettir.gücü olmayan hak öksüz ve yetimdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı