"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

II. Meşrûtiyet 111

M. Latif SALİHOĞLU
16 Mayıs 2018, Çarşamba
Evvelâ Hürriyet ilân edildi Manastır Dağlarında; hemen ardından II. Meşrûtiyet. Tarih: Bundan tam 110 sene önce...

Evet, II. Meşrûtiyet’in ömür müddetinden söz ediyoruz. 1908’in Temmuz ayını baz aldığımızda, aradan geçen sürenin 110 sene olduğunu görmekteyiz. Önümüzdeki Haziran’da bu süre de bitiyor ve Temmuz ayında II. Meşrûtiyetin 111. senesine girilmiş oluyor.

Aradan geçen bunca zamana rağmen, bir asır evvel müjdesi verilen “Meşrûtiyetin hakikî cemâli”ni tam olarak göremedik, yine de... Ama, inşaallah pek yakında görmeye başlarız diye duâ ediyoruz. Tabiî, kavlî duâ yetmez, ayrıca fiilî duâlar gerekiyor.

* * *

Meşrûtiyet’in hakikî cemâlinin görünmesini engelleyen, ona perde çeken ciddî maniler çıktı ortaya, zaman zaman.

Zira, o “Nâzenin Meşrûtiyetin cemâli” mükerrer defalar darbe ve ihtilâllerle vuruldu, muhtelif muhtıralarla örselendi... Keza, o nâzik bünyesi, dinî istismarcılıkla, yahut millî hamaset darbeleriyle hırpalanageldi.

Ümit ve temenni edelim ki, bütün bu darbe ve engeller sona ersin de, Meşrûtiyet, kemâl-i haşmet ile meydân-ı zuhûra çıksın artık.

Bu temennilerden sonra, şimdi de Üstad Bediüzzaman’ın Meşrûtiyet’e dair müjdeli sözlerinden bir demet sunalım.

* * *

Önce “Hürriyet” ve hemen ardından “Meşrûtiyet”in peşpeşe ilânından bir hafta kadar sonra Selanik'e giden Bediüzzaman Said Nursî, oradaki Hürriyet Meydanı’nda bir Nutuk irad eder. Ki, bu nutku üç gün evvel de Sultanahmet Meydanı’nda kalabalık bir halk kitlesine hitaben irad etmiş idi.

Selânik’e gitmişken, Hürriyet-Meşrûtiyet hareketinin öncü liderlerinden Resneli Niyazi Beyle de görüşmek ister. Görüşmek kısmet olmayınca da, kendisine bir mektup bırakarak oradan ayrılır ve İstanbul'a geri döner.

Üstad Bediüzzaman, o mektubunda "Ey zamanın Rüstem-i Zâli!" diyerek hitap ettiği Niyazi Beye, yakında Şark Vilâyetlerine gitmek ve Meşrûtiyetin güzelliğini halka anlatmak istediğini şu sözlerle ifade eder: "Sizin te'sis ettiğiniz bünyân-ı saadeti (saadet binası olan Hürriyeti-Meşrûtiyeti) tahkim etmek için, bir teşekkür-ü fiilî olarak Kürdistan'a gitmek niyetindeyim." (1)

O tarihten yaklaşık bir sene sonra Şark Vilâyetlerine doğru seyahata çıkan Bediüzzaman, kendi tâbiriyle "Dağ ve sahrâyı medrese ederek meşrûtiyeti ders verdim" diyor. (2)

Aynı eserinde, yine aynı çerçevede yapmış olduğu münâzarâlar esnasında şöyle bir suâle muhatap oluyor: "Tarif ettiğin Meşrûtiyetin ne miktarı bize gelmiş ve niçin bütün gelmiyor?" Bu mühim suâle verdiği cevabın içinde aynen şu ifadeleri kullanıyor, Bediüzzaman: "Ancak on kısımdan bir kısmı size gelebilmiş. ...Eğer siz tenbel kalıp da onun yolunu yapmazsanız, tenbellik etseniz, yüz sene sonra tamamen cemâlini göreceksiniz." (3)

Fikir ve kanaatimize göre, burada verilmek istenen mesaj şudur: Meşrûtiyet gayet derece nâzik ve nâzenindir. Sizlerin ciddiyetle çalışmanız ve yolunu yapmanız gerekir. Ciddî bir gayret gösterirseniz, meşrûtiyet çabuk gelir. Şayet tenbellik ederseniz, Meşrûtiyet yine gelecek; ama, bu süre yüz seneyi bulabilir. Ondan sonra, ister istemez gelecek.

İçinde bulunduğumuz zaman itibariyle, Meşrûtiyetin üzerinden 110, Münâzarât’ta sözün üzerinden ise 108 senelik bir zaman dilimi geçti.

Dolayısıyla, vukû bulan muhtelif darbeler ve hâlen yaşanılmakta olan siyasî-içtimaî sancılar, tahmin edilen, yahut öngörülen sürenin aşılmasına sebebiyet verdi.

Ama, yine de karamsar olmaya, ye’se düşmeye hiç hacet yok. Haber verilen müjdeler, şartlara bağlı olarak tehir olsa bile, ergeç tahakkuk edeceğine inanıyoruz.

................................................................

Dipnotlar

(1) Nutuk (Eski Said Dönemi Eserleri)

(2) Münâzarât, s. 19.

(3) Age, s. 29.

***

@salihoglulatif:

Elbette ki kalbimiz Filistin’de... Elbette ki aklımız-yüreğimiz Kudüs'te... Elbette ki duâlarımız Filistin'li mazlûmlarla beraber. Fakat, bunlar yetmez. Çünkü: Devletler arası münasebetlerin birinci derecede sorumlusu hükûmetlerdir. Hükûmet icraatı, öyle lâftan ibaret kalmamalı artık.

Okunma Sayısı: 3929
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı