"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Salgın bağımlılık: Sigara (4)

M. Latif SALİHOĞLU
21 Ekim 2018, Pazar
Mesai saatlerinde kimi iş yerlerinde, askerî talimlerde, bazı eğitim kurumlarında ve şehirler arası seyahatlerde bile “sigara arası” ya da “sigara molası” verildiğine göre, sigara, aynı zamanda “vakit öldüren” bir nesneye dönüşüyor.

Bünyede ağır tahribat

Tütün alışkanlığı ve sigara tüketimi, vücut aparatları, bilhassa iç organlar üzerinde ağır tahribatlara sebebiyet veriyor.

Zaman içinde bariz şekilde görülen bozulma ve sancılanmalar, aslında bünyede hasıl olan yıpratıcı, deforme edici hasarların hepsini göstermiyor. Tıpkı, buzdağının (aysberg) su altındaki büyük kısmı gibi, tahribatın ağır kısmı henüz ortaya çıkmış değil demektir.

Bünyede meydana gelen ağır tahribat, sigaranın bırakılması halinde kırk yaşından evvel tasaffi ile telâfi edilebiliyor. Kırk yaşından sonra ise, hele ki kimyevî katkıların tesiri kolay kolay temizlenip yok edilemiyor. Söz konusu katkı maddeleri, genel olarak kas ve sinir sistemini deforme ettiği gibi, görme melekesi, üreme hücreleri, sindirim, solunum ve dolaşım sistemi üzerinde de kalıcı tahribata yol açıyor.

Hamilelerde sebebiyet verdiği zincirleme (cenin beyni, sair organları, kadında ürogenital sorunlar, v.d.) sakıncalar ise, tek başına ürpertici boyutta. Bu sebeple, hamile, lohusa, emzikli-bebekli kadınlar, her ne sûretle olursa olsun, mutlak sûrette sigarayı bırakmalı, hatta dumanından bile uzak durmalı.

Sigara-kanser ilişkisi

Aktif içici gibi, pasif içiciler de bu amansız hastalığa pekâlâ yakalanabilir. Özellikle, sigaranın akciğer kanserine yol açtığı hakkında, neredeyse bütün tıp dünyası hemfikir durumda.

Hastalık riski, elbette ki akciğer ile sınırlı değil. Vücudun diğer bölgelerinde de diğer kanser türlerinin bulunma riski yüksektir. Sigaranın etkisiyle, anarşist hücrelerin vücutta yayılma veya bir noktadan bir başka noktaya sıçrama tehlikesi daha kolay hale geliyor.

Tüketilen tütün türleri arasında, akciğere en çok zarar veren, dumanı en çok solunan kısmıdır. Bu noktada, endüstriyel sigara liste başında. Sigarayı puro, pipo, nargile takip ediyor.

45 yaşını geçmiş 6000 kişinin 10 yıl izlenmesi neticesinde, akciğer kanserinin, sigara içenlerde, içmeyenlere nazaran iki kat fazla olduğu tesbit edilmiştir.

Tütün maddesi kullananların dudaklarında, yutaklarında, ağız, dil, diş etlerinde, zamanla mevzii bazı hastalıklar beliriyor. Sigara dumanı, başka sebeplerin de etkisiyle bazı bölgelerde kanser hastalığına da yol açabiliyor.

Sigara ve ölüm

Çoğu kimsenin sevdiği ve alıştığı sigara ile, herkesi korkutan ölüm gerçeği arasındaki ilişki, birincisinin “neden”, diğerinin “sonuç” gibi görünmesinden ötürü, ikisinin yanyana bulunması gerçekten derin bir mânâ taşır.

Tüketenlere zevk ve keyif veren, hayatı renklendirir gibi görünen, arzu uyandıran alışkanlıkların tamamı hayatı az-çok zedelemekte, gücünü kırmakta, kıyısından köşesinden bir şeyler alıp götürmekte ve nihayet arkasında derin pişmanlıklar bırakmaktadır.

Peki, hayat nedir? Hayat, bir bakıma ömrün nehir yatağı içinde âhenkli, anlamlı bir akıştır. Değişmeyen, kader çizgisini izleyen bir akış...

İşte, bu akış serüveninin âhengini bozabilen, içini kirletip bulandıran, hızını kesen, yahut yolunu kısaltmayı netice veren türlü sebepler arasında tütün ve sigara dumanları bir sis perdesi gibi görüş ufkunu kapamaktadır.

Tütün dumanının organlarda yaptığı bozukluk ve hastalıkların çoğu, iyileştirilmesi ve giderilmesi güç, belki imkânsız türdendir. İlmen de anlaşılmıştır ki, tütün içmek, vakitsiz ve erken ölümlere sebebiyet vermekte, ömrü kısaltmakta, yaşanan hayatın da tadını kaçırmaktadır... Bu noktada denilebilir ki, sigaranın tadı ile hayatın tadı arasında, kelimenin tam anlamıyla zıt bir ilişki var.

Buna göre, ne kadar çok sigara, o kadar çok hastalık ve nihayet erken ölüm...

Okunma Sayısı: 3205
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı