"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstad’ın hayat düstûru: Âzamî iktisada riâyet (4)

M. Latif SALİHOĞLU
25 Mart 2019, Pazartesi

Hangi öğünde ne kadar yemek

Bu hususla ilgili olarak, Üstad’ın yanında ve hizmetinde en çok bulunanlardan yine Zübeyir Gündüzalp ile Bayram Yüksel’in anlattıklarından sunmaya çalışalım.

Önce, Zübeyir’in Abinin hatıra notlarından:

“Kahvaltı yemeğini kuşluk zamanında yerdi. Öğle vakti pek az, birkaç lokma bir taam alırdı. İkindi namazından sonra asıl yemeği yerdi. Akşam namazından sonra, okuyacağı esnada limonlu bir bardak çay içerdi.

“Üstad Hazretleri, çorba olarak pirinç ve şehriye yerdi. İçine yumurta kırdırırdı. (75 yaşından sonraki hayatında.) Yemeğin üzerine 4-5 habbe (tane) üzüm yerdi. Her habbeyi yiyişinde Besmele okurdu.” (Son Şahitler-III/22)

Şimdi de Bayram Yüksel’in Üstadın yemek adeti hakkında, gerek yazılı ve gerekse sözlü olarak kayda geçen bazı tesbitlerini aktaralım:

“Üstadın yemekleri çok sade idi. Ekseri yemekleri şehriye çorbası, pirinç çorbası, sulu yemekler, yoğurt ve yumurta idi.

“Sulu yemeklere muhakkak yoğurt katardı.

“Üstadımız yemekleri bize ekseri şu şekilde pişirttirirdi: Meselâ, küçük bir sefer tasına az su koyardık. Bir çay kaşığı tereyağı (Üstadımız, yağı katiyyen yaktırmazdı) ve çok cüz’i miktarda tuz ile ateşe koyardık. Kaynamaya başladığında, üzerine yumurtayı kırardık. (Üstad yumurtayı yıkattırırdı.) Yumurtanın beyazı pişmeye başladığında, içine ekmeği doğrar, öyle servis yapardık. 1948 Afyon hapsinden sonra, Üstadımızın kalan son dişleri de döküldü. Ağzında bir tek diş kalmadı.

“Şehriye çorbası olsun, pirinç çorbası olsun, o­nlar da biraz su ile kaynamaya başladığında, yine içine yumurtayı koyardık. Beyaz kısmı piştiğinde içine yoğurdu boşaltıp karıştırırdık. Hafif kaynadığında indirirdik.”

Diğer bazı yemekler

“Üstadımız, yoğurtlardan da inek yoğurdu yerdi. Koyun yoğurdu yemezdi.

“Yemeklerden sonra ise, az da olsa tatlı yerdi. Meselâ, Isparta’da yapılan beyaz kurabiye çok yumuşak olurdu. O­nu kaşıkla ezer, toz haline getirir, kaşıkla yerdi.

“Üstad, kavunu da sever, kaşıkla yerdi.

“Üzümün kabuğunu ve çekirdeğini ayırır; domatesin de kabuğunu soyardı.”

Etli yemekler:

“Üstadımız o­n beş günde bir et yerdi. Taze koyun eti alır, çok pişirirdik. Bazan da köfte yaptırırdık. Köfteyi, Emirdağ’da Ceylan Abinin annesine, Isparta’da ise evin sahibesi Fıtnat Anaya yaptırırdı.

“Üstadımız çok az yerdi. Yediği zaman da beş saat geçmeyince tekrar yemek yemezdi. Yemekten sonra da, (sünnete uygun olarak) iki saat geçmeden su içmezdi. Saate bakar, o­n dakika da kalmış olsa ‘Daha iki saat olmadı’ diye bekler, sonra su içerdi.” (Age: 49)

Kanaat, iktisat, bereket…

Âzamî iktisat ile yaşayan, tam bir kanaat ve bereket ile hayatını idame ettiren Üstad Bediüzzaman’a, evham ve kuruntu içinde debelenen ehl-i dünyadan kimseler, şu tarz soruları mütemadiyen sorup dururlar:

“Neyle yaşıyorsun? Çalışmadan nasıl geçiniyorsun? Memleketimizde tembelce oturanları ve başkasının sa’yiyle (emeğiyle) geçinenleri istemiyoruz.”

Bediüzzaman ise, “Elcevap” diyerek, o­nlara mânâ ve hikmet dolu şu izahatı yapar: 

“Ben, iktisat ve bereketle yaşıyorum. Rezzâkımdan başka kimsenin minnetini almıyorum ve almamaya da karar vermişim. Evet, günde yüz para, belki kırk para ile yaşayan bir adam, başkasının minnetini almaz.

“Şu meselenin izahını hiç arzu etmiyordum. Belki bir gururu ve bir enaniyeti ihsas eder fikriyle, beyan etmek bana pek nâhoştur. Fakat, madem ehl-i dünya evhamlı bir surette soruyorlar. Ben de derim ki: Küçüklüğümden beri halkların malını kabul etmemek (velev zekât dahi olsa), hem maaşı kabul etmemek (yalnız bir iki sene Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyede dostlarımın icbarıyla kabul etmeye mecbur oldum), o parayı da mânen millete iade ettik. Hem maişet-i dünyeviye için minnet altına girmemek, bütün ömrümde bir düstur-u hayatımdır. Ehl-i memleketim ve başka yerlerde beni tanıyanlar bunu biliyorlar. Bu beş seneki nefyimde, çok dostlar bana hediyelerini kabul ettirmek için çok çalıştılar; kabul etmedim.

“‘Öyleyse nasıl idare edersin?’ denilse, derim: Bereket ve ikram-ı İlâhî ile yaşıyorum.” (16. Mektup)

Okunma Sayısı: 1705
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    25.3.2019 19:34:43

    ..ve unu tavada az yag ve az tuz ile pisirip, bu sadeyi yerdi....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı