Hükümet tarafından “Türk tipi Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi” diye tarif edilen aslında “partili cumhurbaşkanlığı” demenin daha doğru olduğu sistemin oylanacağı referanduma 22 gün kaldı. Referanduma yaklaşık 3 haftalık bir süre kalmışken, siyasetçilerin üslûpları düzeleceği yerde daha da bozuluyor.
Başbakan Binali Yıldırım kampanyalar başladığı dönemde “Terör örgütlerinin ‘hayır’ dediği yerde benim vatandaşım aynı safta olmaz” demişti. Bu sözü eleştirilince yanlış anlaşıldığını ifade etmek durumunda kalmış, sonrasında, “evet çıkarsa da hayır çıkarsa da ülke bölünmez” noktasına gelmişti.
Geçtiğimiz günlerde Iğdır’da düzenlediği mitingde söylediği cümle aslında tâ en başta kullanılması gereken bir cümleydi. “Hayır da evet de başımız gözümüz üstünedir” dedikten sonra, “Ama hayır diyen katiyen terörist değildir” demesi yerinde oldu.
Bakalım bu üslûbuna kalan üç haftada devam edecek mi?
***
“DEVLET BAHÇELİ BEYİMİZ…”
Ahmet Davutoğlu hükümetinde bakanlık görevini kabul ettiği için partisinden ihraç edilen Tuğrul Türkeş’le, Devlet Bahçeli’nin arasındaki salvolar ve kinayeli konuşmalar bitecek gibi görünmüyor.
Bahçeli’ye “temkinli yaklaşılmasını” partisine tavsiye eden yeni AKP’li Tuğrul Türkeş, bu girişimin Bahçeli’nin erken seçime yönelik bir siyasî tuzağı olabileceğini söylemişti. “Meclis’te 40 milletvekiliyle iktidar partisine bir zarar veremezsin, ama yanlış bir adım attırırsan referandumda yüzde 49 dahi alsa AK Parti referandumu kaybetmiş olur. AK Parti’nin bu tuzağa karşı çok dikkatli olması gerekir” diye ikazlarını sürdürmüştü.
Geçtiğimiz günlerde de, “Ele güvenen yarı yolda kalır” diyen Türkeş’e, “Aramızdayken el üstünde tutulanların yeni yuvalarında arkalarına dönüp geçmişine el muamelesi yapması bayağı ve bayat bir retoriktir” diye Meclis kürsünden cevap vermişti Bahçeli…
Türkeş son olarak da, “Allah selâmet versin, Devlet Bahçeli Beyimiz, Ekim ayında bir sabah kalktı dedi ki; ‘Hele sizin şu başkanlık sisteminiz vardı ya, getirin onu Meclisten birlikte çıkartalım, sonra siz gider, halka sorarsınız’ dedi. Bizim de canımıza minnet” diye yeni bir söz sarfetti.
Bahçeli buna yine veciz ifadelerle cevap verir mi bilemeyiz, ama Türkeş ile Bahçeli’nin bir daha aralarının düzelmesi zor gibi görünüyor. Anlaşılan, karşılıklı atışmaları devam edip gidecek.
***
ÇOK SIKI-FIKILAR
Anayasa değişiklik referandumu AKP ile MHP’ye birbirine öyle yaklaştırdı ki, arada Bahçeli, hükümet icraatlarını eleştirmese, neredeyse tek parti gibi görünüyor.
Binali Yıldırım’ın partisinin grup toplantısında kürsüden MHP’nin işareti olan “bozkurt selâmı” ile başlayan yakınlaşma miting meydanlarına yansıdı, yakınlaşma daha da ilerliyor. Mitinglerin yapıldığı meydanlara o ilin MHP il başkanı da dâvet ediliyor.
(Buraya şu notu düşmeden geçmeyelim. Yıldırım bozkurt işareti yaptı, ama Bahçeli’nin AKP’nin işareti olan “Rabia” hareketini henüz yapmadı.)
Her neyse, asıl dikkatimizi çeken bir görüntüyü aktaralım. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, otobüsle Kastamonu’yu turlarken, ülkücüler bozkurt selâmı ile kendisini karşılamışlar.
Bu manzarayı görünce “keşke, cumhurbaşkanı geçerken, diğer muhalefet partilerine gönül verenlerin de partilerinin işaretlerini yapabilecekleri bir ortam oluşsa” diye geçirdim.
Şimdiye kadar olmadıysa zaten referandumda “evet” çıkarsa cumhurbaşkanı partili olacağı için artık MHP’lilerin de bozkurt selâmı yapması zor görünüyor. Tabiî siyasette başka bir gelişme olmazsa…