"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Esnafa hal hatır sorardı

Rifat OKYAY
05 Nisan 2018, Perşembe
Bir hazan mevsiminde dört mekân dört su - 5

‘Bediüzzaman hazretleri Yukarı Nurşin Camii’nde kalırdı. Sabahları şimdiki Cumhuriyet Caddesi ve İskele Caddelerinde dolaşır, halkın, esnafın hal hatırını sorar onlarla sohbet ederdi. 

Molla Hamid Ekinci anlatmaya devam ediyor:

Sonra yatakları alarak tekrar döndüm. Üstad beni karşıladı. Yolda köpeklerin saldırıp saldırmadıklarını sordu. Ben de kendilerine “Bana saldırmadılar” deyince yine Üstad, “Şecaatli ol korkma!” diye bana cesaret dersi verdi. Zernebat Suyu başında, eskiden çok sık ağaçlıklar vardı. Ağaçların dalları birbirine girmiş vaziyette idi. Dalların üzerine Üstad’ın çıkıp oturacağı bir köşk yapmıştık. Biz talebeler aşağıda kalıyorduk. Üstad da akşamları ağaçların dalları arasına yaptığımız yerinde kalıyordu. Ben şahit olduğum kadarıyla devamlı ubudiyetle, tesbih, duâ, ezkâr ile meşgul oluyordu. Ya okuyor, ya namaz kılıyor, ya da duâ ediyordu. Yalnız misafirler geldiği zaman onlarla sohbet etme noktasından ve alâkadar olmak için meşguliyetlerine ara veriyordu.

Gerek Erek Dağı’nda ve gerekse Nurşin Camii’nde iki senemiz böyle güzel hatıralarla geçti. Üstad  ibadet ve münacaatla meşgul olurken saatlerce diz üstüne otururdu. Böyle oturmaktan ayağının parmağı yara olmuştu. Bir gün Molla Resul’e parmağını göstererek bir merhem sürmek istediğini söyledi. Ateş yakmakla meşgul olan Molla Resul Üstad’a hitaben, “Biz de Allah’tan korkuyoruz, ama senin ödün patlıyor. Bizim gibi rahat otursan ayağın yara olmayacaktı” deyince Üstad, ”Molla Resul! Kısa ömürde, kısa dünyada ebedî hayatı kazanmaya gelmişiz. Hem burada rahat oturayım, hem de Cennet dâvâ edeyim, olmaz böyle şey! Onun için cesaret edemiyorum rahat oturmaya” dedi. Sonra Molla Resul:,“Merhem sürelim, belki iyi olur” dedi. 

Bize niçin bu kadar ehemmiyet veriyor? 

Bir gün Zernebat Suyu yanında beni çağırdı ve bana dedi ki, “Ben bir zaman Ayasofya’da vaaz veriyordum. Cami tıklım tıklım doluyordu. Kapıdan girmek mümkün değildi. İşte o cemaate verdiğim kıymeti aynen size de veriyorum. ‘Bize niçin bu kadar ehemmiyet veriyor? Niçin bu kadar nefes tüketiyorsun? Biz kimiz ki?’ diyerek kendinizi küçük görmeyin. Ben size o cemaat kadar ehemmiyet ve kıymet veriyorum. Nazarımda birsiniz...” 

Zernebat Suyu başında kalırken, her gece teheccüd namazına kalktığını görüyordum. Bazen  benim de uyumadığımı görünce, “Keçeli! Madem uyumuyorsun, kalk sen de gel, beraber duâ edelim…” derdi. “Ben bir şey bilmiyorum ne okuyayım?” dediğimde, “Ben duâ edeceğim, sen amin dersin” dedi.

Erek Dağı’nda bir gün kendisine nazar mevzuunda bir soru sormak istemiştim. Ben daha konuyu açmadan elini hiddetle dizine vurdu, “Ben eski Said’den memnun değildim, yalnız üç halinden razıyım. İstanbul’da şaşaalı zamanda, haftada bir elbise değiştirirdim.

 İstanbul’un en şaşaalı yerlerine giderdim. Benim hoca arkadaşlarım, içlerinden birini gözcü edip, beni takip ettirmişler. Bunun peşinden git, bakalım nerelere gidiyor, ne yapıyor? Üç gün sonra arkadaşlarla sohbet esnasında bana şöyle dediler: “Said sen ne yapsan haktır. Hakk’a gidiyorsun, bunda da muvaffak olacaksın…” Sonra Üstad bize şöyle bir ders verdi: “Nasıl küçük bir ateş ormana atıldığında, yavaş yavaş ormanı yakar mahveder, bitirir. Öyle de nazara tenezzül edip harama bakan bir mü’min, amelini günbegün yer, mahveder. Sonra korkarım ki o adamın akibeti elim ola. Eski Said gençliğinde on sene İstanbul’da kaldı. Bir defa bir kadına bakmadı. Korkmayınız!... Ders verdiğim imanî ve Kur’ânî yolda arkamdan geliniz. Ebedî saadet ve selâmete erişeceğinizi tekeffül edebilirim. Yalnız ahde vefa gerek. Bu yakinî kanaatim, husûsi bir İnayet-i Rabbaniye’ye binaendir.”

ESNAFIN HAL HATIRINI SORARDI?

Burada sırası gelmişken Van’dan Nur hizmetinin emektarlarından Yaşar Özmuş Ağabeyin Üstad Bediüzzamanla alâkalı olarak babasından dinlediği hatırasını da zikretmek isterim. 

Yaşar Özmuş Ağabey anlatıyor: 

“Babam, Van Valisi Bekir Sami Beyin şoförüydü. Bekir Sami Bey hem Van Valisi, hem de Van’ın civarındaki yedi ilin müfettişiydi. 

Babam Bediüzzaman’ı şu şekilde gördüğünü anlatırdı: ‘Bediüzzaman Hazretleri Yukarı Nurşin Camii’nde kalırdı. Sabahları şimdiki Cumhuriyet Caddesi ve İskele Caddelerinde dolaşır, halkın, esnafın hal hatırını sorar, onlarla sohbet ederdi. Bazı günler öğlen ve akşam üzerleri de cadde boyu esnafı ziyaret ettiği ve dolaştığı da olurdu. Onu daima Van’ın-Bitlis’in mahallî kıyafetleri içerisinde, belinde kamasıyla, başında sarığıyla tertemiz giyinmiş ve üzerindeki elbiselerin temiz ve düzenli olmasına dikkat eden birisi olarak görürdük. Bazı zamanlar cüppe de giydiği olurdu. Van halkı, esnafı, idarecileri herkes onu uzaktan itina ile giydiği elbiselerinden ve körüklü çizmelerinden tanır ve Seyda’yla selâmlaşmak ve konuşmak için teveccüh gösterirlerdi…

YABAN KEÇİSİ

Van eşrafından çok zengin ve cömert bir zat olan Hacı Osman Bekiroğlu Bey’in damadının Molla Hamid Ağabeye aktardığı hatırası ise şöyledir: “Kayınpederimin Erek Dağı’nda sürüleri vardı. Bir gün bana: ‘Gel çobanlarımıza yiyecek birşeyler götürelim.’ dedi. Erek Dağı’na çıktık. Seyda Bediüzzaman Hazretleri’nin kalmakta olduğu, harabe kilisenin önünden geçiyorduk. Kayınpederim ‘Buraya gelmişken, Bediüzzaman Molla Said’i ziyaret edelim’ dedi. Harabe kilisenin birkaç odası vardı. Bediüzzaman içerde idi. Biz henüz dış kapıya varmıştık ki içerden bir ses geldi, Kürtçe, ‘Ma ev ne Haci Osmane’meye’ yani, ‘O bizim Hacı Osman’ımız değil mi?’ dedi. Yanına girip ziyaret ettik. Vakit akşam üzeri idi. Bize, ‘Karnınız aç değil mi? Size bir şeyler ikram edelim’ derken içeri bir yaban keçisi girdi. Kalktı onu sağdı. Sonra bir keçi daha geldi, onu da sağdı ve sütlerini bize ikram etti. Sütümüzü içtikten sonra izin isteyip ayrıldık…”  Zaten bu hatıraların yaşandığı zamanlarda o zamanlar Üstad’la beraber kalan ağabeylerimizin de aktardığı gibi,  Erek Dağı ormanlarla kaplı ve yaban hayvanları da çokça bulunuyordu…

DİZİ: RİFAT OKYAY

[email protected]

Okunma Sayısı: 2696
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı