"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Feyzi Kardeşim Beni zehirlediler

Rifat OKYAY
21 Nisan 2018, Cumartesi 00:01
Bir hazan mevsiminde dört mekân dört su - 22

 “Feyzi kardeşim beni zehirlediler. Biri tanıdığım adamdı, beni zehirledi” diyebiliyordu. Mehmed Feyzi Üstad’ı alıp, atla tekrar eve getiriyor. Günlerce hasta yatıyor. “Cevşen’in tesiriyle, Allah’a şükür zehirleri tesir etmedi bana! Sadece kulağımda ağırlık yapıyor…” diyor.

Üstad, zaman zaman çok şiddetli hastalıklar geçiriyordu. Benimle Mehmed Feyzi yanında kalmıştık. Ateşler içinde yanıyordu. Sonra biraz yatağa uzandı. Bayılmış kalmıştı. Biz de biraz yattık. Sonra uyandığımda duâ, münacaat ve niyaz sesleri geliyordu. Hazin bir seda odayı kaplamıştı. Ben: “Allah Allah! Üstad çok şiddetli hastaydı, bu okuyan kim acaba?” dedim. Feyzi kardeşime seslendim. Feyzi Efendi: “Sus katiyyen sesini çıkarma” dedi. Ben kalkarak Üstad’ın yanına vardım. Aynen yattığı gibi baygın vaziyette uyuyordu. Sonra o ses kesildi. Sabaha bir saat kala yine her zamanki gibi kalktı giyindi, abdest aldı, seccadenin başına geçti. Duâ, ibadet… Cevşen… Kur’ân’la başbaşa… Sonra bize dedi: “Ben Cenâb-ı Hakk’a şükrediyorum. Ben evradımı,  vird ve duâlarımı tamamlayamamıştım. Birisi benim evradımı tamamladı.” 

Ben ve Mehmed Feyzi kardeşim hayretler içinde kalmıştık. Üstad’dan gördüğüm bu hal, imanım gibi gerçektir. Bir kelime hilâf yoktur. Üstad, sabahleyin: “Allah’a şükür hastalığım geçti. Beni zehirlediler. Bir meyve vermişlerdi bana. Beni onunla zehirlediler.” dedi. Bu rahatsızlığı on beş gün kadar devam etti…

ZEHİRLEDİLER

Sık sık dağa, kıra gitmek onun vazgeçilmez âdetlerindendi. Hancı Mehmed isimli bir zât, her zaman kendisine bir at verirdi. Dağa atla gidip gelirdi. Yine böyle bir gidişte, Mehmed Feyzi kardeşimize de haber gönderiyor, gelip bana yetişsin diye. Dağda birisi bir yiyecek vermiş. Onunla zehirlemişler, orada hastalanıp düşmüş. At oradan ayrılıp şehre gelmiş. Tam o sırada Mehmed Feyzi kardeşimizin kapısı çalınıyor. “Efendi Hazretleri seni çağırıyor!”  diye sesleniyorlar. Feyzi kardeşimiz kapıya bakınca, hiç kimseyi göremiyor. Bu hal tam üç defa devam ediyor. Üçünde de hiç kimseyi göremeyen Mehmed Feyzi Efendi, kalkıp atın kaldığı hana geliyor, bakıyor ki at içeride. Fakat Üstad yok. Mehmed Feyzi hemen dağa gidiyor. Üstad’ı yolda yarı baygın vaziyette buluyor. Bu arada Üstad biraz gözünü açıyor, ancak: “Feyzi kardeşim beni zehirlediler. Biri tanıdığım adamdı, beni zehirledi” diyebiliyordu. Mehmed Feyzi Üstad’ı alıp, atla tekrar eve getiriyor. Günlerce hasta yatıyor. “Cevşen’in tesiriyle, Allah’a şükür zehirleri tesir etmedi bana! Sadece kulağımda ağırlık yapıyor…” diyor.

EZİYET VE SIKINTI BİTMİYOR

Bediüzzaman’ı hangi vilayete gönderiyorlarsa, oraya onunla devamlı uğraşacak, ona eziyet ve sıkıntı verecek bir  Vali’yi de peşinden gönderiyorlardı. Avni Doğan da işte bu valilerden biriydi. Risaleleri, mektupları kömürlüğe, odunluğa saklıyorduk. Bir gün, gelen mektupların hepsini ele geçirmişlerdi. Eve baskın yaptılar; her tarafı aradılar, taradılar. Hatta o kadar ki, saatin kapaklarını bile açıp baktılar. Mehmed Feyzi’yi, kardeşim Bahri’yi ve beni karakolu götürüp: “Siz gizli cemiyet kuruyorsunuz. Kimlerle haberleşiyorsunuz?” diye sıkıştırdılar. Bizleri ayrı ayrı odalara hapsettiler. Mehmed Feyzi: 

“Müdür bey, Risale-i Nur’un hakikatları dünyaya değil, âhirete bakar. İsterseniz size biraz okuyayım.” dedi. İman, Kur’ân hakikatlarından başladı okumaya, müdür biraz dinledi. Sonra hiddetle: 

“Siz beni de zehirleyeceksiniz” diye dinlemek istemedi. Sonra evlerimizdeki aramalarda benim sandıkta biraz param vardı. Bu paralar üzerinde çok durdular. Bize bu yüzden baskı yapmaya başladılar. Bilhassa Vali Avni Doğan:

“Bu paraları nereden buldun? Bu paralar gizli teşkilâtın paralarıdır.” diyordu. Ben de onlara: “Memleketimden geldiğim zaman, bu kadar param vardı. Ben on-on beş nüfusa bakarım. Bu kadar nüfusun elbette, iki bin lira parası olur, dedim. Daha sonra benim maddî durumumu isterseniz Ahlat Kaymakamlığı’ndan sorun dedim. Bizi mahçup edecek, hiçbir suç aleti ve suçluluk delili bulamayınca, devamlı bu iki bin lira para üzerinde durdular. 

AVNİ DOĞAN

Avni Doğan daha önceleri de Üstad’la çok uğraşırdı. Sık sık evine baskınlar düzenlerdi. Bir defasında da yine tevhide dair yazdığı bir risalesini alıp gitti. Onun bir suretini bir daha alamadık.

Evet, yazı dizisine almadığımız, ama daha önce Yeni Asya Gazetesi “Harman” köşesinde; “Bursa-Van Hattı” yazı dizisinde Çaycı Emin Ağabeyimize ait damadı Halil Öngel ve çocuklarının anlattığı hatıraların bir kısmından bahsettiğimiz için onları tekrar yazmıyoruz. Bu arada yazımızın sonunda muhatap olduğumuz bir sürprizi de sizlerle paylaşmak isteriz. Bizler Çaycı Emin Ağabeyimiz’in evinde hem hatıraları kaleme alıp hem de çaylarımızı içerken gelini Fatma Hanımefendi bir bohçayı odanın kapı- sından Halil Öngel Ağabeyimize uzattılar. Bohçadan Üstadımızdan yadigâr olarak kalan, yangında yanmayan ve hiçbir zarar görmeyen Üstadımızın kavuniçi rengindeki sarığı ve ceket şeklindeki cepkeni çıktı. Bizler bu eşyaları görmekten ve Aziz Üstadımızı hatırlamaktan fevkalâde memnun, mesrur ve mutlu olduk. Vesile olup bizlere bu eşyaların fotoğrafını çektirmek lütfunda bulunan başta Halil Ağabey ve gelini Fatma Hanımefendiye binlerce teşekkür ediyoruz. Cenâb-ı Allah onları, bizleri ve sizleri inşallah ahirette bir ve beraber olarak Efendimizin (asm) şefaatine; Üstadımızın himmet ve duâsına nail etsin, nasip ve müyesser eylesin. Amin…

DİZİ: RİFAT OKYAY

[email protected]

-DEVAMI YARIN-

Okunma Sayısı: 4563
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı