Tarihçe-i Hayat - page 413

büyük hileyi hilesizlikte bulan pervas›z, alâkas›z bir insa-
n›n, de¤il sekiz sene, sekiz gün bir fikri gizli kalmaz. Si-
yasete ifltihas› ve arzusu olsayd›, tetkikata, taharriyata lü-
zum b›rakmayarak, top güllesi gibi seda verecekti.
‹K‹NC‹ NOKTA:
Yeni Said ne için bu kadar fliddetle si-
yasetten tecennüp ediyor?
Elcevap:
Milyarlar seneden ziyade olan hayat-› ebedi-
yeye çal›flmas›n› ve kazanmas›n›; meflkûk bir iki sene ha-
yat-› dünyeviyeye lüzumsuz, fuzulî bir surette kar›flma ile
feda etmemek için. Hem, en mühim, en lüzumlu, en saf
ve en hakikatli olan hizmet-i iman ve Kur’ân için, fliddet-
le siyasetten kaç›yor. Çünkü, diyor:
Ben ihtiyar oluyorum; bundan sonra kaç sene yaflaya-
ca¤›m› bilmiyorum. Öyle ise, bana en mühim ifl, hayat-›
ebediyeye çal›flmak lâz›m geliyor. Hayat-› ebediyeyi ka-
zanmakta en birinci vas›ta ve saadet-i ebediyenin anah-
tar›, imand›r; ona çal›flmak lâz›m geliyor. Fakat, ilim iti-
bar›yla insanlara dahi bir menfaat dokundurmak için
fler’an hizmete mükellef oldu¤umdan, hizmet etmek iste-
rim. Lâkin, o hizmet ya hayat-› içtimaiye ve dünyeviye-
ye ait olacak; o ise elimden gelmez. Hem f›rt›nal› bir za-
manda sa¤lam hizmet edilmez. Onun için o ciheti b›ra-
k›p,
en mühim, en lüzumlu, en selâmetli olan imana hiz-
met cihetini tercih ettim.
Kendi nefsime kazand›¤›m ha-
kaik-› imaniyeyi ve nefsimde tecrübe etti¤im manevî
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 413
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
tiyaç karfl›l›¤› olan fley.
meflkuk:
flüpheli, flüphe edilen.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
mükellef:
bir fleyi yapmaya, bir
fleyi ödemeye mecbur olan, vazi-
feli, muvazzaf.
nefis:
kendi, flah›s.
perva:
korku, havf.
saadet-i ebediye:
zevalsiz, sonu
olmayan mutluluk, sonsuz mut-
luluk.
sada:
ses, seda.
saf:
temiz, halis, kat›ks›z, kar›fl›k
olmayan.
selâmet:
salimlik, eminlik.
siyaset:
politika.
fler’an:
fler’î olarak, fleriata göre,
fleriat bak›m›ndan, fleriat hüküm-
lerine göre, fleriatça.
taharriyat:
araflt›rmalar, arama-
lar, incelemeler, tahkik etmeler.
tarz:
biçim, suret, flekil.
tecennüb:
çekinme, sak›nma.
tecrübe:
deneyim, s›nama, s›nav,
imtihan.
tedkîkât:
tedkikler.
tercih:
bir fleyi di¤erlerinden üs-
tün tutma, öne alma, seçme, da-
ha çok be¤enme.
vas›ta:
arac›.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
arzu:
bir fleye karfl› duyulan
istek, heves.
cihet:
yan, yön, taraf.
düstur:
kanun, kaide, kural,
prensip, esas.
fedâ:
gözden ç›karma, u¤ru-
na verme.
fikir:
düflünme, düflünce.
fuzulî:
bofluna, yersiz, gerek-
siz, lüzumsuz.
gülle:
top mermisi.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl› ve esas›.
hayat-› dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
hayat-› ebediye:
ahiret haya-
t›.
hayat-› içtimaiye ve dünye-
viye:
toplum ve dünya haya-
t›.
hile:
aldatmaya, kand›rmaya
yönelik tertip, düzen, desise.
hizmet-i iman ve Kur’ân:
imana ve Kur’ân’a hizmet.
ihtiyar:
yafllanm›fl kimse,
yafll›.
ilim:
bilme, bilifl, bilgi.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
ifltiha:
istek, fazla istek, arzu.
lâkin:
ama, fakat, ancak, flu
kadar var ki.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzum-
lu.
lüzum:
ihtiyaç, gereklik.
manevî:
madde d›fl› olan,
maddî olmayan, manaya ait.
menfaat:
fayda, kâr, gelir, ih-
1...,403,404,405,406,407,408,409,410,411,412 414,415,416,417,418,419,420,421,422,423,...1390
Powered by FlippingBook