"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahûfizar!

Safiyye Ece ÇELEN
09 Ağustos 2015, Pazar
Bu yazı ki, ay ışığının ilhâhıyla yazıldı.

Evet şahittir, kayıp giden yıldızlar.

Rüzgârda tesbih eden ağaçlar, ağustos böcekleri.

Ve şahittir ki, sessiz ve eşsiz bir Düzce gecesi.

Bu yazı, ay ışığının ilhâhıyla yazıldı.

Kalp suç ortaklığına dünden razıydı.

Ahh ki akıl! Yine arada kalmaya mahkum bir zavallı.

Bu defa kalem yok; ay ışığından süzülüp kalbe yerleşen

mânâlara gece karanlığında bir telefon ekranı şahit olacaktı..

Bu bir yazı ki,

Libası eski, yamalı yazması, kırık dökük kelâmı, düzeltmeye imkân yok devrik kalan merâmı..

Ki, kalp nasılsa, öyle olacak elbet âhufizârı.. 

Hâsılı,

Bu bir yazı ki, içinde uzun bir sukûtun sırrı saklı...

................

Susmak zor.

Konuşmak ölüm.

Anlamak ya da anlaşılmak çözülmesi zor bir muamma. 

İnsan ki, zelîl iken bedeni; ruhu bir serâda bir süreyyâda. Kâh kuyu dibinde, kâh minare başında..

Susmak zor.

Konuşmak ölüm.

Kelâm, her mânâyı yüklenmez; ki zaten ben de yüklemekten âcizim.

Lâkin bastıramadığım bir his ki, dili varmış meğer sessizliğin. 

Ve gece, yıldızlar salkım salkım gökyüzünde, hele ki ay hilalse ve konuşan yalnızca ağustos böcekleriyse.. 

Dile gelir birdenbire sükût dediğimiz hakikat bile..

Susmak zor. 

Konuşmak ölüm.

Ben ki, ahsen-i takvimde yaratılmış iken, kendini çözmekten âciz bir miskin.

Bütün kelâmlar öğretilmiş iken âdeme, neden kalbimde yansıyan isimlere bu denli yabaniyim?

Gök, zemin, dağ tahammülünden çekindiği emaneti, yüklenmişken nasıl böyle rahat uyuyabilirim?..

Kalp ki,

Cemâl âyinesi iken, Celâl gelir parlar bir anda.

Kemâle doğru yükseklenir insan, bu Cemâl-Celâl tecellileri arasında..

O ki, nokta-i mihrakiye olmuştur kainatta yansıyan esmaya..

İnsan oldum diyebilir miyim bu azîm sırrı anlamadıkça?..

İnsan,

Ahh ki ne müşkül bir muamma..

Kainata numune kılınmış, fıtratındaki binlerce duygu, his ve mizanla..

Zaman zaman o mizanla neyi tartması gerektiğini unutsa da..

İnsan..

Rabbini bulmaya programlı yaratılışıyla, en elyak iken eşref-i mahlukat olmaya;

Esfel-i sâfiline düşen zalim ve cahil olarak anılmaya başladı zamanla, kabiliyetlerini O’ndan uzaklaşma yolunda kullanmakla.

İnsan..

Kainatın göz bebeği. En son ve en cemiyetli meyvesi. Kainattan hassas mizanlarla süzülmüş katre-i yegânesi.. Mu’cize-i Kudret, tefekkür penceresi..

Ah ki, kıymetini yitirdi, cam parçalarına sarfettikçe, elmaslara layık sermayeyi..

İnsan..

Nisyana müptelâ. Nisyan, öyle bir tehlike ki, neden bu dünyaya geldiğini unutturacak kadar insana..

İnsan..

Kâh kuyu dibinde kâh minare başında..

Kâh serâda kâh süreyyâda..

Seyahat eder durur esfel-i sâfilinden âlâ-i Îlliyyîn tabakalarında..

İnsan..

Çözülmesi zor öyle bir muamma ki, eksik kalacak ona dair ne yazılsa..

Ne kimseyi anlayabilecek, ne anlaşılabilecek insan, çözülmedikçe bu muamma..

Susmak zor,

Konuşmak ölüm,

Hâl böyle olunca...

Okunma Sayısı: 1916
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bilâl TUNÇ

    9.8.2015 09:25:50

    Muhtereme Hanımefendi, duygu yüklü bu güzel yazınız için tebriklerimi iletiyorum.. Umarım yenilerini dahâ sık okuma imkânımız olur.. Serde biraz –kerâmeti kendinden menqûl- musahhihlik var ya, başlık olarak kullandığınız “Ahûfizar” kelimesine takıldım.. “u” nun üzerindelki “^” işâretinin sebeb-i vücûdunu anlayamadım!. Bu kelime; bizim bildiğimiz “âh”, “u”, “fîzâr” kelimelerinden mürekkep (آه و فيزار) ise imlâ böyle olmamalı değil mi? Latin hurûfâtının kifâyetsizliğini biliyorum ama, “Âhufîzâr, Âh u fîzâr” dahâ uygun olmaz mıydı?..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı