"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şefkat ve merhamet hissi

Sami CEBECİ
08 Temmuz 2015, Çarşamba
Erhamürrahimin olan Cenâb-ı Hak, rahmetiyle bütün âlemleri kuşattığı gibi, yeryüzünde yarattığı mahlûkatın tamamına, o rahmetinden bir şefkat ve merhamet hissi vermiştir.

Özellikle insanî ve hayvanî validelerde bu his çok açık bir şekilde görülür. Eğer o his olmamış olsaydı, yeryüzü adeta bir cehenneme dönerdi.

Âyetin lisanıyla âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (asm), yine bir başka âyette şöyle tavsif edilir: “And olsun, size, içinizden bir Peygamber geldi ki, zahmet çekmeniz onu incitir ve üzer. Size çok düşkündür, mü’minlere çok merhametlidir, onlara hayır diler.” (Tevbe Sûresi:128) Vefatından sonra da manevî tasarrufu devam eden ve ümmetinin saadetiyle alâkadar olduğu gibi, elem çekmeleriyle de elem duyup müteessir olan Sevgili Peygamberimiz (asm), ümmetinden bu cihetle bol miktarda kendisine salâvat getirmelerini istemektedir. Yeni dünyaya geldiği dakikada etrafındakilerin onun lisanından “Ümmetim, ümmetim!” sözleri işitilen ve mahşer günü bütün peygamberlerin bile “Nefsim, nefsim!” deyip kendi derdine düştüğü bir zamanda, yine “Ümmetim, ümmetim, illâ ümmetimi isterim” diyerek bizim için Allah’a yalvaracak olan şefkatli bir Peygambere (asm), elbette ümmetinin bol salâvat getirmesi kaçınılmaz bir gerçektir.

Peygamber mesleğine bu asırda mutlak vâris olup, âhirzaman müceddidi sıfatıyla bütün mü’minlerin ve sair insanların dünya ve âhiret saadetleri için, Nur Risaleleriyle tahkikî iman dersleri veren Bediüzzaman “İnsanın en birinci üstadı ve en tesirli muallimi, onun validesidir” dedikten sonra “Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimmi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o manevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.” (Lem’alar, s.463) demektedir.

Cenâb-ı Hakk’ın en büyük isimlerinden olan, Besmelenin içine giren ve her hayırlı işin başında tekrarlanan Rahman ve Rahim isimlerinin, şefkat ve rahmet yolu olduğunu beyan eden Bediüzzaman, bu isimlere manen yetişmenin vesilesinin de fakr ile şükür, acz ile şefkat olduğunu, yani Allah’a kulluk ve ona karşı her cihetle fakir olduğumuzun şuuruyla yaşamak tarzında olduğunu ifade eder. “Hem şefkat halistir, mukabele istemiyor, safi ve ivazsızdır. Hatta en adi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârâne şefkatleri buna delildir. Hâlbuki aşk ücret ister ve mukabele talep eder. Aşkın ağlamaları, bir nevî taleptir, bir ücret istemektir” (Mektubat, s. 53) ifadeleri de çok calib-i dikkattir.

Sevgili Peygamberimiz (asm) ümmetini şefkatli ve merhametli olmaya dâvet etmektedir. “Siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, gök ehli de size merhamet etsin” buyurmaktadır. Hatta geçmiş ümmetlerden misaller vererek Sahabelerini irşad ederken; İsrailoğullarından kötü bir kadının kuyudan su içtikten sonra yukarı çıktığında, susuzluktan dili dışarı çıkmış bir köpek için tekrar kuyuya inip, ayakkabısına su doldurarak köpeğe içirmesinden dolayı Allah’ın affına mazhar olduğunu haber vermiştir. “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” hadisiyle de ümmetini ikaz etmiştir. 

Numan bin Beşir’den (ra) rivayetle “Mü’minler birbirini sevmede, merhamet etmede, yardımlaşmada bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı hastalandığında, bütün vücut uykusuzluk ve ateşle onun acısına ortak olur” buyurmuştur.

“Asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil, belki daha ziyade uhuvvetini kuvvetleştirip ıslâhına çalışmak, ehl-i sadâkatin şe’nidir” diyen Bediüzzaman’ın bu ve emsali ikazları, şefkat ve merhamette ne kadar hassas olduğunu gösteriyor. “Şefkat, hak ve hakikat ve vicdan, bizleri şiddetle siyasetten ve idareye ilişmekten men etmiş” beyanları da, geniş dairelere taallûk eden şefkatinin genişliğini ortaya koyuyor. Bu itibarla Nur Mesleğinin bir ciheti de şefkat ve merhamet yoludur.

Okunma Sayısı: 3126
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı