"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakkı ve sabrı tavsiye etmek

Sami CEBECİ
24 Mart 2024, Pazar
Mukaddes Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah çok şeyler üzerine yemin ederek, çok önemli hakikatlere dikkat çekmiştir.

Kur’an’da geçen bu yeminler, ülfet ve ünsiyetten dolayı ibret alınamayan meselelere nazarları döndürmek için âdeta bir ikaz değneğidir.

Bahsi geçen yeminler içinde, Cenab-ı Hak asra da yemin etmiştir. Kısa bir surenin adına da “Asr Suresi” denilmiştir.

“Yemin olsun asra! İnsan muhakkak ziyandadır. Ancak iman eden, güzel işler yapan ve birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” meâlinde olan bu kısa sure, genel olarak insanlığın zarar, ziyan ve hüsran içinde olduğunu belirterek, iman edip iyi ve hayırlı ameller yapanları, hakkı ve sabrı tavsiye edenleri bu hüsrandan hariç tutmaktadır.

Şu dünya misafirhanesine geçici bir hayat sürmek ve manevi ticaret yapmak suretiyle, ebedi bir hayatın saadetini kazanmak için gönderilen insanların büyük bir ekseriyeti, bahsi geçen hakikatten gafil ve habersiz bulunmakta, kendine göre sonu yokluk ve hiçlikle bitecek olan fâni bir hayat için çabalayıp durmaktadır.

Kendisini iman ehli olarak tanımlayan müminlerin çoğunluğu da bu gaflet durumundan payını alıp, çevresindeki insanların hayat tarzlarına kapılarak âhiret hayatına boş vermekte ve bir kısmı da “Oraya varınca bir çaresine bakarız.” anlayışı ile kendisini kandırıp durmaktadır.

Hâlbuki, hiç şüphesiz âhiret burada yapılan ameller ile kazanılacak ve herkes dünyadan götürdüğü amelleriyle orada baş başa kalacaktır. Bu hakikatin çok önemli oluşundan dolayıdır ki, Sevgili Peygamberimiz (asm) “Ya Fatıma! Sakın ola ben bir peygamber kızıyım diye bana güvenmeyesin. Sen kendi elinle ne götürebileceksen ona bak!” buyurmuştur.

Kimse kimsenin dünyasını kazanıvermediği gibi, hiç kimse de bir başkasının âhiretini kazanıverecek değildir. 

Uzun emeller taşıyan duygular yüzünden, kendisini sonsuza kadar yaşayacakmış gibi bir hisse kaptıran ve dünya hayatının fâni ve geçici olduğunu unutarak, hiç ölmeyecekmiş gibi davranan gafil insanlar, elbette zarar ve ziyana girenlerin ve hüsran içine düşenlerin ta kendileridir.

İslâm ve iman hakikatleri, hakkın, hakikatin ve doğruların ünvanlarıdır. Onlara hakkıyla iman edip, gereklerini ihlâs ile iyi ameller şeklinde yerine getiren şuurlu müminler, hem inkâr edenlere ve hem de gafil müminlere bu hakikatleri tebliğ etmekle mükelleftirler. 

Bu fâni dünyada imtihandan geçirildiği için, her bir insan çeşitli belâ ve musibetlere maruz kalmaktadır. O musibetlere sabır ile karşılık vermek imanın gereğidir. Zaten insan üç sabır ile mükelleftir: 1-İbadetlere devam etmekte sabretmek. 2- Günahlara girmemek için sabretmek. 3- Musibetlere karşı sabretmek.

Hakkın ta kendisi olan iman ve İslâm hakikatlerini tebliğ ve bu üç şeye karşı sabrı tavsiye edenler; zarar, ziyan ve hüsrandan kurtulan müminler sınıfına dâhildirler. Yaşadığımız sosyal hayatın içinde hakkı ve sabrı tavsiye edeceğimiz ne kadar çok insan vardır! Ölüm ve ötesini hiç hesaba katmayan ve kabrin arkası için çalışmayan böyle insanlar, elinden tutacak, hakkı ve sabrı tavsiye ederek, gerçek rehberlik yapacak şuurlu müminleri beklemektedirler.

Ne mutlu iman edip de iyi ameller işleyip, hakkı ve sabrı tavsiye ederek hüsrandan kurtulan ve etrafına manevi ışık saçarak, nice insanların hidayetine vesile olan iman fedâilerine!

Okunma Sayısı: 1180
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı