"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasî kavgalar milleti canından bezdirdi!

Mehmet KARA
27 Nisan 2013, Cumartesi
Bu haftanın gündemi yine Salı günü belirlendi. Ancak bu seferki diğerlerinden farklıydı.

Meclis’te siyasi parti genel başkanlarının hepsinin bir arada olduğu günler sayılıdır. Bütçe görüşmeleri gibi günler dışında genel başkanlar genelde bir araya zor gelirler.
Salı günleri yapılan grup toplantılarında liderler birbirleriyle laf yarıştırdıktan sonra öğleden sonra toplanan genel kurula çoğu zaman katılmazlar.
Meclis’in açılışının 93. yıldönümü dolayısıyla Meclis’te bir araya gelen genel başkanlar 10’ar dakikalık konuşmalarında da üstü kapalı da olsa yine birbirlerine laf söyleme alışkanlığını devam ettirdiler.
Ondan önce Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in konuşmasına temas etmekte yarar var. Ulus’taki mütevazı binada kesilen kurbanlar, edilen dualar ve dökülen gözyaşlarıyla Meclisimizin açıldığına, Meclisi açan Sinop Milletvekili Şerif Beyin Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve “Allah’ın yardımıyla milletimiz tam bağımsızlığını ve varlığını bizzat ele alıp yönetmeye başladı” hitabıyla Meclis’in açıldığına vurgu yaptı.
“Çözüm üretmeyen siyaset kendisini tartışılır kılar. Ülkemizin birçok sorunu vardır. Sorunlara çözüm üretmek siyasetin gerekçesidir. Bilim ve akıl, çözümün yöntemini sunar, demokrasi, buna uygun zeminler hazırlar. Tartışma ve diyalog zeminini tahrip etmeden, konuşarak, uygarca tartışarak üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz yoktur, bulamayacağımız çözüm de yoktur” dedi Çiçek.
Ve sözü yeni anayasaya getirdi. Bunu söylerken de hep şikâyet edilen bir konuya temas etti. Milletin en başta gelen talebinin yeni, demokratik, “uzlaşıyla” hazırlanmış bir anayasa olduğunu dile getirdi. “Bu talep bugün itibarıyla bir zarurettir, bunu görmeliyiz, bu işi geciktiremeyiz, bu işi savsaklayamayız” diyerek siyasetin millete karşı bu görevini yapması gerektiğini bu cümlelerle ifade etti.
Peşinden söylediği söz de hep üzerinde durduğumuz bir konuydu. “Bitmez tükenmez, halkımızı canından bezdiren siyasi kavgaların konusu yapamayız, yeni suçlamaların objesi hâline getiremeyiz. Unutmayalım ki Meclisin görevi, temennide bulunmak değil, milletin bu en önemli özlem ve beklentisini hayata geçirmektir” derken de bunu veciz bir şekilde dile getirdi.
* * *
Ondan sonra kürsüye gelen genel başkanlar ne mi yaptı? Tahmin ettiğiniz gibi birbirlerini karşılıklı suçladı. Yani Başkan “kavga etmeyin, halkımız bezdi artık bu kavgalardan” demesine rağmen, değişen bir şey olmadı…
Genel Başkanlar siyasi kavgaların bitmesi gerektiğinden hiç bahsetmediler.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, çözüm sürecine kararlılıkla devam edeceklerini “tek başımıza da kalsak, yalnız da bırakılsak” cümlesiyle “kararlılığını” sergiledi.
Peşinden kürsüye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sağlık Bakanlığının başlattığı ve son günlerin tartışma konusu olan “TC” konusuna temas etti. “Onun için 23 Nisan’ı gönüllerden silmek mümkün değildir. Kimsenin de buna cesareti yoktur. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti ve T.C. gibi” diyerek hemen arkasında oturan hükümet üyelerine göndermede bulundu.
En sert konuşma ise Bahçeli’den geldi. Son günlerde sert konuşmalar yapan, konuşmaları soruşturma konusu olan Bahçeli’nin bu tavrını “bayram”da da devam ettirmesi dikkat çekiciydi. Mondros Mütarekesi’ni imzalayan heyetin Anadolu’ya zafer edasıyla döndüğüne ancak hemen ardından işgalin başladığına vurgu yaptı. ‘İyi şeyler olacak’ diye Mondros’u övenlerle bugün “İyi şeyler olacak” diyenleri kıyaslarken de başta Gül olmak üzere konuşmasında Erdoğan’a da göndermelerde bulundu.
Konuşmalarda dikkat çeken bir husus ise Çiçek’in bahsettiği yeni anayasa konusuna Erdoğan ve BDP’li Kışanak’ın temas etmesiydi. Erdoğan bir cümleyle yeni anayasadan bahsederken, Kışanak konuşmasının büyük bölümünü bu konuya ayırdı.
* *  *
Konuşmalar bittikten sonra oturum kapandı.
Aynı günün akşamı “23 Nisan resepsiyonu”na katıldık. Bu resepsiyonu diğerinden ayıran en büyük özellik, kuvvet komutanları ile BDP’li milletvekillerinin ilk defa aynı resepsiyonda bulunmalarıydı. Babası vefat eden Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hariç bütün komutanlar resepsiyondaydı. Cumhurbaşkanı Gül başta olmak üzere Kılıçdaroğlu, Bahçeli, yüksek yargı organlarının başkanları, parti başkanları, bakanlar ve birçok davetli resepsiyonda yerini aldı. Erdoğan da rahatsızlığı sebebiyle resepsiyonda yoktu.
Resepsiyonda, zengin bir ikram da vardı. Özel olarak oyularak yapılan buzlar içinde meyveler, bir hafta süren bir çalışmayla, yağdan yapılan yunus balığı, timsah, kılıç balığı, boğaz köprüsü figürleri de yemeklerin yanında yer aldı. Resepsiyonda dikkatimizi çeken BDP’li vekillerin çok neşeli ve rahat olmalarıydı. Gül ve Çiçek BDP’lilerle şakalaşırken, BDP’lilerin bu ilgiden hayli memnun olduklarını söylesek yanlış olmaz. Daha önce belki de o vekillerle hiç görüşmeyen gazetecilerin onlarla sıcak sohbetleri de dikkatimizden kaçmadı.
Aslında bu sıcaklığın işaretleri Genel Kurul’daki görüşmelerde verilmişti. BDP’lilerin Gül’ü ayakta alkışlaması ve Erdoğan’ın konuşmasına AKP’lilerle birlikte alkış tutmasından belliydi.
Meclis’in açılışının 93. yıldönümünde gözümüze çarpan bunlardı. Gündem tamamen çözüm süreci üzerine dönüyor… Bunun dışında ise Türkiye’de neredeyse hiçbir şey konuşulmuyor. Dileriz bu süreç bir sonuç verir de, yığınla bekleyen sıradaki sorunlarımızı düşünmeye devam ederiz.

Okunma Sayısı: 725
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı