"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mevlânâ diyarından gelip Afyon’da tevhidi görmek

Zübeyir NURLUYÜZ
16 Temmuz 2011, Cumartesi
Mevlânâ diyarından yola çıkan Nurlarla dolu kalplerin bir yolculuğu vardı. Bu yolculuk Risâle-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Said Nursî’nin 1948’de Nurlara tercümanlığı anlaşılmayarak dünyevî ve siyasî cemiyet kurmak suçu ile nefyedilmiş olduğu, talebeleri ile yargılanıp, mahkemesinde Zübeyir Gündüzalp’in “Bediüzzaman gibi bir dâhînin şakirdi olmak liyakatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyururlarsa iftiharla evet Risâle-i Nur şakirdiyim” dediği ve Bediüzzaman’ın da “Binine bedel kabul ediyorum” dediği, bir zamanların karanlık şehrineydi.
Afyon’a giderken Nur gönüllüleri ile ağabeyleri arasında hüzünlü bir muhabbet vardı. Üstadın Afyon hapishanesindeki çektiği sıkıntılar anlatılıyor; anlatılmıyor sanki yaşanıyordu. Said Ağabeyin o hüzünlü sesinden çıkan kelimeler kulaklarımızdan girip kalbimizi parçalıyordu.
Hüzünlüydük, çünkü penceresi kırık hücrede donmaya bırakmışlardı Üstadımızı. Kızgındık, çünkü hiçbir sebep yokken nefyedilmiş ve zehirlenerek ölüme bırakılmıştı Üstadımız. Bu duygular yaşanıyordu. Bunları yaşamamızın sebebi, Risâle-i Nur’u telif ederek maddî ve manevî hiçbir karşılık beklemeden sadece rıza-i İlâhî’yi kazanmak için çalışan bir kişiye yapılan haksız eziyetlerdi. Bu duygular eşliğinde yolculuk tamamlandı.
Uzun bekleyişlerden ve yolculuktan sonra dershanemize varmıştık. Afyonlu ağabeyler bizi ihlâs ve uhuvvetle karşıladılar ve bu ağabeylerin gözlerinde bir nur, bir ışık, bir parıltı olarak yansıdı. Bunun en büyük sebeplerinden biri ise, Üstad Hazretlerinin dikmiş olduğu filizlerin yeşermiş olduğunu görmeleriydi. Yeşeren filizlerle Afyon’un fedakâr ağabeyleri arasında koyu bir sohbet başladı. O sohbet ortamında liseli gençler için neşeli, güzel ve bol okumalı bir program olacağının izlenimleri vardı.
Hasan ve Abdulbâki Ağabeylerin dersleriyle şevke gelen, Kur’ân ve Risâle-i Nur okuyarak, tesbihat ezberleyerek, yarışmalara katılarak bir haftayı dolu dolu geçiren kardeşlerimiz bu programla maneviyatlarını güçlendirdiler. Spor ve piknik gibi aktivitelerle stres attıktan sonra Afyon Kalesi’nin zirvesinde kâinat kitabını ve onun Afyon sayfasını tefekkür ettiler. Risâle-i Nur derslerinden aldıkları hakikatlerle her şeyde bir nizam ve intizam olduğunu görerek, onu yapanın sadece bir Allah olabileceğine tahkik ile iman ettiler.Program bittikten sonra yolculuğu başlayan Nur gönüllüleri, ailelerine kavuşma sevinciyle Konya’ya döndüler.
Not: Bizi bu programda yalnız bırakmayan Konya’nın ehl-i hizmet ağabeylerine ve her şeyleriyle bize sahip çıkan Afyon’un fedakâr ağabeylerine teşekkür ederiz.
Okunma Sayısı: 1349
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı