Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Yasemin GÜLEÇYÜZ

İran kadınları günlük hayatın her safhasında

Dünden devam

TELEVİZYONLAR...

TV’de kadın sunucular, haber spikerleri, dizilerdeki tiyatro oyuncuları, yerli sinemalardaki kadın sanatçılar, İran Senfoni Orkestrasındaki hanım müzisyenler… Hepsi örtülü. Hele spikerlerin tesettürü öylesine hoş ki… Bir tabloyu inceler gibi onları izlerken, “Tesettür emri kadını ne kadar güzel tamamlıyor, yaradılışına uyuyor…” diye düşünmeden yapamıyorsunuz…

Namaz vakitleri ekranın alt köşesinde her gün yer alıyor.

KADIN HER YERDE KADIN...

Zaman ve mekân ne olursa olsun, tüm kadınların ortak bir tutkusu var: Alış veriş… Acem kadınları da bu kural haricinde değil.

Çevreyi keşif için çıktığım bir turda kumaş mağazalarının hazır giyim satanlardan daha fazla olduğunu keşfediyorum. Kumaş mağazası vitrinlerini inceleyen kadınların üzerindeki giysilerin çoğunun da terzilerin elinden çıktığı belli. "Terzilik geçerli meslek olmalı!" diye düşünürken, akşam TV kanalında canlı yayında dikiş dikmeyi, patron çıkarmayı detaylı şekilde öğreten bir kadın programına rastlıyorum. Üretken olmak adına çok hoş doğrusu…

Daha sonraki günlerde konuştuğumuz bir yetkili de ülke genelinde hemen her mahallede, Hz. Hüseyin'e izafeten "Hüseyniye" adını verdikleri kültür merkezi hüviyetindeki birimlerde hanımlara bir çok eğitim yanında dikiş dersleri de verildiğini anlatıyor. İşin ilginç gelen tarafı, halkın gönüllü olarak evlerini Hüseyniye olarak açması. Eğitim ise konuyla ilgili vakıflarca gönderilen uzmanlarca veriliyor. Evlerini açan ailelerin çoğu Irak'ta şehit vermiş… Halkın bu denli birbirine bağlılığı takdir edilecek bir olay.

İRAN’DA KAMUSAL ALAN MESELESİ...

Son araştırmalara göre, kamu sektöründe çalışanların % 40’ını kadınlar oluşturuyor.

Mecliste kadın milletvekilleri var. Halihazırda Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı, Devlet Bakanlığı ve Genel Müdürlük vazifesi yapan kadınlar mevcut.

Mahkemelerde Hukuk Müşaviri ve avukatlık yapan kadınların sayısı da hayli yüksek.

Uluslar arası Bilim Olimpiyatlarında İranlı genç kızların ödülleri var.

Sadece kadın ve aileyle ilgili 23 ayrı yayın organı mevcut. Kadınlardan oluşan yayın yönetmenleri, imtiyaz sahipleri, muhabirler, radyo televizyon kanallarındaki program yapımcılarının sayısı da ülkemizle kıyaslanamayacak kadar fazla…

Sporun çok farklı dallarıyla uğraşan kadın sporcular ve hakemler uluslar arası turnuvalarda dereceler almakta. Sözgelimi tanıştığımız bir kadın dergisi yayın yönetmeni, aynı zamanda Tahran’daki bir kız voleybol takımının antrenörüydü.

Kadınlar yüzmeden eskrime, basketbolden tenise, futboldan binicilik ve atıcılığa varıncaya kadar sporun hemen her dalında uluslar arası başarılara sahipler…

Bu satırları yazarken, ekibimizden sayın Aydın Çubukçu’nun sözleri yankılanıyor kulaklarımda: “İran’ı eleştiren arkadaşlara diyorum ki, ‘İran kadar ol, öyle konuş!’”

FUAR İZLENİMLERİ

Fuara giderken, elimize verilen mini haritadan fuar alanının camisi, dinlenme ve yemek birimleri ve süreli yayınlar, yabancı yayınlar, dinî yayınlar, görsel ve işitsel yayınlar müstakil binalarıyla adeta bir “neşriyat kasabası” mahiyetinde olduğunu anlıyorsunuz.

Ülkenin dört bir yanından fuar için gelen otobüslerin tıkadığı trafik yoğunluğuyla yavaş yavaş alana yaklaşırken, rehberimiz Sultani Bey, önde giden arabanın bakanlardan birini taşıdığını söylüyor. Eskortsuz, korumasız olması ilginç geliyor…

Yerli ve yabancı 2000’e yakın yayınevinin iştirak ettiği fuarda, yayın çeşidinin fazlalığı ve özellikle gençlerin kitaba olan rağbeti, insana, İran’da fikir dünyasının zengin olduğunu gösteriyor. Zaten, İran sadece bilimsel çalışmalarıyla değil; edebiyat, sinema, minyatür, tezhip, hat, müzik gibi alanlarda da dünyaca ünlü sanatçılara sahip bir ülke. Bu çalışmaların meyveleriyle fuar capcanlı bir görünüme sahip…

İlk önce süreli yayınlar binasına giriyoruz. Bir çok sivil toplum kuruluşunun ve yayınevinin gençlere, kadın ve aileye hitap eden aylık, haftalık dergileri mevcut. Çoğunun adı da tanıdık. “Nev-Civan, Mahcube, Zemzem, Tahire…

Spor, karikatür dergileri, engellilere hitap eden dergiler, çocuk ve gençlik dergileri, akademik fikir dergileri, ekonomi dergileri, hobi dergileri… Onlarca dergi kendilerine ayrılan müstakil süreli yayınlar binasında çok sayıda stantla yerlerini almışlar.

Fuar akabinde görüştüğümüz dergi yetkililerine Bizim Aile'yi sunduğumuzda takdir dolu bakışlarla incelediler ve çevirmenliğimizi de yapan Hakkı Bey aracılığıyla sorular yönelttiler. Özellikle Mart sayımızda işlediğimiz Risâle-i Nur ve Bediüzzaman Hazretleri ağırlıklı sayımız ve İslâm Klasikleri bölümümüzde Şeyh Sadi'den yaptığımız kısa seçmeler ilgiyle incelendi.

MOLLA NASREDDİN VE MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN

Gülümsemeyi seven bir toplum oldukları, mizaha verdikleri önemden de belli. Fuarda, sadece karikatürlerin yer aldığı 10’dan fazla mizah dergisi vardı.

Mizah bölümünde, bizim Hocanın tasvirlerini görünce, Hakkı Bey, bir açıklama yaparak, Anadolu Selçuklularının, aynı zamanda İran Selçukluları olarak da adlandırıldıklarını, Hocanın İranlılar tarafından da “Molla Nasreddin” denilerek sahiplenildiğini anlatıyor.

Aynı şey Hazret-i Mevlânâ için de geçerli. Horasan diyarından Anadolu’ya göçen Mevlânâ’ya onlar da sahip çıkıyorlar. Hem de, “Siz Türkler ‘Mevlânâ bizim’ diyor, Horasan’ı da Erzurum’un kazası sanıyorsunuz” diyerek…

Evet Horasan şu anda eyalet sistemiyle yönetilen İran’ın 28 eyaletinden bir tanesi…

İlginç değil mi?

FARSÇA VE TÜRKÇE

Tarihî komşuluğumuz sayesinde Farsça’dan dilimize girmiş 6000’i aşkın kelime olduğunu söylüyor dil bilimciler.

İranlılar zekice espriler yapan, lâtif, nüktedan insanlar: Bir Türk ve bir Acem, İngilizce konuşarak anlaşmaya çalışıyorlarmış. Bakmışlar ki, olacak gibi değil, en sonunda pratik bir formül bulmuşlar: “İyisi mi sen Türkçe konuş, ben Farsça. Daha iyi anlaşırız…”

Şaka bir yana, İran’da yabancı dil eğitimine özel bir önem veriliyor. Dil kursları yaygın ve çok ucuz.

Bu arada, önemli bir tesbit; Eğer lügat çalışmalarına önem veren düzenli bir Risâle-i Nur okuyucusu iseniz: Risâle-i Nur’ların sadece dil konusunda bile İslâm âlemiyle nasıl büyük bir birlikteliğin temelini oluşturduğunu bizzat müşahede ediyorsunuz… Türkçe’nin hızla tahrip olduğu günümüzde, Risâleler sayısız değerin yanında, aynı zamanda İslâm dünyasıyla irtibatımızı sağlayan zengin bir kelime dağarcığı da kazandırıyor bize…

MOTOSİKLET TUTKUSU

Benzinin litresinin 10 cent olduğu ülkede, bol miktarda araba olsa da, halkın büyük bir bölümü, ulaşımda motosikleti aile boyu kullanıyor. Özellikle de gençler…

— Devam Edecek —

Yasemin GÜLEÇYÜZ

01.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (31.05.2006) - Tesettür İran’ın da sorunu

  (27.05.2006) - Ümitler yeniden yeşerdi

  (26.05.2006) - Bosna'da soykırım plânı

  (25.05.2006) - İslâm kahramanı Gazi Hüsrev Paşa

  (24.05.2006) - Bosna-Hersek Osmanlı'ya bağlandı

  (23.05.2006) - Hakikî İsevî idiler, Müslüman oldular

  (22.05.2006) - Kosova Zaferi milât oldu

  (18.05.2006) - Amerika ‘işgal’ getirir

  (13.05.2006) -

  (12.05.2006) - Din ve fen ilimleri birlikte okutuluyor

 
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004