Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Bayram ola

Bayram deyince yediden yetmişe herkesin bir sevinç yaşaması boşuna değil.

Kelime olarak bir sevinci ihtiva etmesinin yanında, bayram kelimesinden çokça kelime ve deyimlerin doğması ve onları günlük konuşmalarımızda kullanmış olmamız, bu olgunun aramızda olan canlılığını göstermeye yeter.

İsterseniz birkaçını sayalım: Bayram günü, bayram havası, bayram hediyesi, bayram şekeri, bayram tebriği, bayram çocuğu, bayram ayı, bayram olayı, bayram topu, bayram üstü, bayram yeri, bayram ziyareti, bayramdan bayrama, bayram öpücüğü, bayram sefası, bayram arefesi, bayram muştusu…

Bir şeyin önemi halk içinde ne kadar kullanıldığı, ne denli kelimelerle ifade edildiği ve o şeye ne kadar anlam yüklenildiği ile doğru orantılıdır.

Kar yağışı ya da kar olayı bizde sadece birkaç kelimeyle ancak ifade edilebiliyor. Ama Kuzey Kutbunda, Eskimolar arasında bir değil otuzdan fazla kelime ve deyimlerle ifade edilmektedir. Hiç karın yağmadığı bölgelerde ise belki de hiç gündeme gelmemektedir. Karla her gün karşı karşıya gelen Eskimoların karla ilgili anlatacakları çok anıları var. Belki de kullanacakları birçok kelimeler bembeyazı, ama bir o kadar da dondurucu soğuğu çağrıştırır.

Millet olarak biz, bayramlar açısından çok şanslıyız. Hele dinî bayramlarımız, yalnızca kendi milletimizi değil, yeryüzünde Allah diyerek yaşayan nerdeyse dünya nüfusunun yarıya yakın bir bölümünü ilgilendirmektedir. Ramazan ve Kurban Bayramı günleri geldiğinde bunca insanın kalbi bir şeye vurmaktadır: Kâinatın yaratıcısı olan Allah. Başka milletlerin de bugünlerdeki havayı teneffüs edip saygıda bulunduklarını da hesaba katarsak, o günlerde dünyanın topyekûn bir bayram yaşadığını saymak pek de hayal mahsulü olmaz.

Dinî bayramların bu denli canlı ve anlamlı olmasında ruhlara işlenmiş ve kazınmışlığının payı büyüktür.

Yediden yetmişe dedik; bebeklerin bile nasibini bolca aldığı bayramları içselleştiriyoruz böylelikle. Evlerimizde, her bayram çocuklar, bayram hediyeleri bekler; yaşlılar ise, torunlarının ve diğer yaşlı severlerin bayram tebriklerine hasret duyar. Ramazan bayramında şeker, Kurban bayramında bir teslimiyetin sembolü olan et, bayram sevincini somutlaştıran nesneler. Başka milletlerin hayatında böylesi anlamlanan ve bu denli içselleşen bayramlar yok.

Sabahın ilk ışıklarıyla kalkan ev halkıyla evler daha başka bir ruhaniliğe bürünüyor. Camilerse, genç ve yetişkinlerin doluşmasıyla şenleniyor. İbadet yerlerinden ve bu sırada dünyanın her tarafından akıp gelen Müslümanların Mekke’den, Kâbe’den kâinatın yaratıcısına, Allah’a yükselttikleri tekbirler, duâlar ve yakarışlar…

Bayramlar, verilmeye çalışılan ruhaniliğin yanında, Müslümanların birlik ve beraberliğini yansıtan projelerle de daha çeşni açılımlara yer verilerek kutlanabilir. Biri Asya’da ve diğeri Amerika’da aynı kalp vuruşlarını duyan iki insan ve insanlar, bu fırsat güzel kullanılsa neler yapmazlar ki!.. Müslümanların elinde çok büyük imkân var. Yalnızca bayramlarda ve Hac’da sergiledikleri omuz omuza verişlerinin görüntülerini bir de diğer zamanlarda bilinç düzeyine getirmiş olsalar!.. Böyle bir birliğin oluşturacağı güç, başka hiçbir dayanışma ile sağlanamaz.

Bu vesileyle herkesin bayramını tebrik eder, bayramımızın güzelliklere açılım yapmasını dilerim.

[email protected]

Hüseyin KARA

30.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Özgüveni doğru algılamak

  Sosyal zekâ gelişimi ve bayramlar

  Kendimizi sorgulamak

  Bayram ola

  YASEM AJANDASI


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004