Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Türk işçi taşıyan uçak Bağdat’ta düştü

Adana'dan Irak'a giden, içinde Türk işçilerinin bulunduğu, Moldovalı şirkete ait Antanov tipi uçak, Bağdat yakınlarındaki havaalanına iniş sırasında başkentin kuzeyindeki Beled kenti yakınlarında düştü. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, kazada 30 kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.

Dışişleri Bakanlığı, 30 işçi 5 mürettebatın bulunduğu uçağın yoğun sis ve olumsuz hava koşullarından ötürü düşen uçakta 30 kişinin öldüğünü 2 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Moldovalı şirkete ait Antanov tipi kargo uçağı, içindeki biri yabancı uyruklu 30 işçi ve 5 kişilik mürettebatıyla Irak’a uçtu. Saat 06.00’da kalkan uçak Irak’ın başkenti bağdat yakınlarındaki Balat’ta bulunan askeri üsse inmeye çalıştı. İlk seferinde pisti pas geçen uçak ikinci denemesinde piste 200 metre kala çakıldı.

Irak’taki ABD Büyükelçiliği’nin verdiği bilgiye göre kazada 32 kişi öldü, bir kişi de yaralandı. Düşen uçaktaki 2 kişinin ise kayıp olduğu açıklandı. Yetkililer ilk bilgilere göre uçağın kötü hava koşullarından düştüğünü açıklıyor. Irak’a giden işçilerin merkezi Adana’da bulunan Kulak İnşaat tarafından gönderildiği bildiriliyor.

Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, uçağın iniş sırasında sis nedeniyle ilk denemesini pas geçtiği, ikinci deneme sırasında da düştüğünü belirtti.

YOLCU VE MÜRETTEBATIN KİMLİKLERİ BELİRLENDİ

Bağdat’ta düşen, Türk işçilerini taşıyan uçaktaki yolcular ve mürettebatın kimlikleri belirlendi. Alınan bilgiye göre, düşen uçaktaki 30 yolcunun isimleri şöyle:

Serkan Geyik, Aziz Gelinci, Fırat Demir, Bülent Durucan, Abdullah Albayrak, Olcay Geyik, K. Paul Johnson, İsmail Kulak, Rüstem Tarhan, R. Altınkulaç, Ahmet Sığındı, Nail Karaca, Mehmet Kayış, Mehmet Dilki, Ahmet Gezer, A. Akyüz, Halil Kılıç, Nadir T. Apaydın, Tahsin Aykırı, S. Kesten, Hüseyin Şahin, Mehmet Yıldız, A. Nihat Özbingül, Özcan Özkan, Bekir Yıldız, Emrah Özkartal, Ersud Lal, Süleyman Özkartal, Mehmet Gültekin, Hamdi Şahin.”

Antonov-26 tipi uçağın mürettebatı ise şunlar: Kaptan A. Seflediuc, ikinci Pilot S.Hasutalyar, uçuş mühendisleri A. Gansa ve G. Cikpricov ile seyrüsefer memuru P. Sirbu.

10.01.2007


 

Erdoğan: Irak’ta oldu bittiye hayır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeleri hesaba katmayan oldu bittilerin Irak’ı huzura ve barışa kavuşturmayacağını söyledi. Kerkük'te yapılacak referanduma atıfta bulunan Erdoğan, “Irak'ta bir bölünme ve Kerkük'te oldu bitti peşinde olanlar için bu uyarıyı şimdiden yapma zorunluluğu duydum" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeleri hesaba katmayan oldu bittilerin Irak’ı huzura ve barışa kavuşturmayacağını söyledi. TBMM’de AKP Grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saddam Hüseyin’in idam edilmesinin ve idam görüntülerinin yayınlanmasının, Irak’ın istikrarına, birlik ve beraberliğine katkıda bulunmak yerine Irak’ta ve Arap dünyasında tehlikeli bir kutuplaşmaya sebep olduğunu ifade etti. Bu konunun Irak’taki etkin ve mezhep grupları arasında kin ve nefrete dayalı bir kan davası oluşturmasından endişe duyulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: “Dost ve komşu bir ülke olarak şimdiden bir uyarıda bulunmak istiyoruz. Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeler hesaba katılmadan yapılacak oldu bittiler, Irak’ı huzura ve barışa kavuşturmayacaktır. Bunu tüm dostlarımızın bilmesini istiyoruz. Özellikle Irak’taki etnik ve mezhep grupların, bu uyarılarımızı ciddiyetle düşünmeleri gerekir. Kendi içinde ve komşularıyla barışık olmayan bir Irak, huzura kavuşmaz.”

Kerkük’te yapılacak referanduma atıfta bulunan Başbakan Erdoğan, “Irak’ta bir bölünmeyi ve Kerkük’te oldu bitti peşinde olanlar için bu uyarıyı şimdiden yapma zorunluluğu duydum” dedi. Erdoğan, Kerkük’te demografik yapıyı değiştirmeye dönek girişimlere seyirci kalamayacaklarını kaydetti.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Arınç ve Ağar: Seçim sistemi değişmeli

Seçim kanunlarındaki değişiklik önerilerini iletmek üzere TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı ziyaret eden Ağar, temsilde adalet anlamında, istikrarı bozmadan, ülke barajını düşürmeden, baraj konusunda yüzde 4 veya 5’leri kabul ederek “Türkiye milletvekilliği” getirilmesi gerektiğini söyledi. Arınç da, Türkiye’nin, yüzde 9,5 oy alan bir partinin 3-4 milyon oyunun boşa gittiği bir seçim sistemini taşıyamadığını belirtti.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, seçim kanunlarındaki değişiklik önerilerini iletmek üzere Arınç’ı makamında ziyaret etti.

Ağar, ülkenin kendi demokratikleşmesini kendi iradesiyle var eden bir meclise sahip olmanın gereğini her zaman hissettiklerini söyledi. Ağar, temsilde adalet anlamında, istikrarı bozmadan, ülke barajını düşürmeden, baraj konusunda yüzde 4 veya 5’leri kabul ederek “Türkiye milletvekilliği’’ getirilmesiyle bu sıkıntının ortadan kaldırılabileceğini söyledi.

Bu konuda Arınç’ın inisiyatifiyle, Mecliste görüş birliği sağlanabileceğini dile getiren Ağar, şöyle konuştu:’’Milletin arzuladığı, kendi milletvekilini seçen iradeye sahip olabilmesi bakımından, kendisini listede, en az, seçilecek adayın 2 misli kadar bir alternatif takdim edilerek, milletin kendi mebusunu seçebileceği, iradeyi ortaya koyabileceği bir sistemi de yeniden var etmek gerekir.’’

Mehmet Ağar, kimlik numaralarıyla seçmen kartlarının örtüşmesi gerektiğine de işaret ederek, bunun yeterli altyapısı olmaması halinde, seçime katılım oranının düşük olabileceği uyarısında bulundu.

TBMM Başkanı Arınç da Ağar’ın, kendisine seçim kanunlarında değişiklik önerilerini içeren bir mektup gönderdiğini belirterek, bu değişiklikler arasında Türkiye milletvekilliği ve tercihli oy sisteminin yer aldığını söyledi.Yönetimde istikrar kadar, temsilde adaletin, ‘’gerekli, olmazsa olmaz’’ olduğuna olan inancını dile getiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, şu anda en son DYP örneğinde yaşandığı gibi yüzde 9,5 oy alan bir partinin 3-4 milyon oyunun boşa gittiği bir seçim sistemini taşıyamıyor. Ancak yönetimde istikrar açısından barajların muhafazasında ihtiyaç varsa, tartışılır. O zaman başka argümanlarda temsilde adaleti mutlaka yerine getirmemiz gerekir.

Yarın AİHM’in veya başka bir mercinin, Türkiye’ye ‘bunu yap’ demesi karşısında yapmak, ağrımıza gider. Kendi imkanlarımız, şartlarımız ve inancımız doğrultusunda, temsilde adaleti sağlamamız gerekiyor.’’

Teklif gecikmiş bir fırsat

Ağar’ın teklifini ‘’gecikmiş bir fırsat’’ olarak nitelendiren Arınç, ancak bunun yapılabileceğini vurguladı. Arınç, milletvekili seçilme yaşının 25’e indirilmesi ve Seçim Kanununun önemli maddelerinin kısa sürede değiştirilmesini, buna örnek olarak gösterdi. Arınç, diğer partilerin de Ağar’ın bu teklifini değerlendirebileceğini vurgulayarak, ‘’Anayasa değişikliği, hem de seçim kanunlarında bu iki konunun ve buna bağlı olacak birkaç noktanın süratle gerçekleştirilebileceğini ümit ediyorum, bunda yarar görüyorum, destekliyorum. Umarım diğer partiler de bu konuda duyarlı davranırlar’’ diye konuştu. 1991 seçimlerinde tercihli oy sisteminin uygulandığını belirten Arınç, şöyle hatırlatan Arınç parlamento dışındayken veya seçimden önce bunları konuşmanın kolay olduğunu, ancak Parlamentoya girdikten sonra bunların gerçekleştirilemediğini söyledi.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Kur’ân kurslarının artması sevindirici

Bazı gazetelerdeki “Kur’ân kursları giderek artıyor” haberlerine tepki gösteren Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, “Bu, üzüntü duyulacak değil, aksine sevinilecek bir gelişmedir. Maddî imkânlarla tatmin etmeye çalıştığımız çocuklarımızda meydana gelen manevî tatminsizlikler bize, madde bağımlılığı ve sapık ilişkiler şeklinde geri dönmektedir” dedi.

28 Şubat sürecinin Kur’ân kurslarının açılması ve denetlemesini tamamen devletin yetkisine verdiğini hatırlatan Başoğlu, “Kur’ân kurslarının sayısının giderek artması üzüntü duyulacak değil, sevinilecek bir gelişmedir. Çünkü maddî imkânlarla tatmin etmeye çalıştığımız çocuklarımızda meydana gelen manevî tatminsizlikler bize, madde bağımlılığı ve sapık ilişkiler şeklinde geri dönmektedir. Kur’ân’dan rahatsızlık duyanlar aynı zamanda Allah’ın varlığını da kabul etmemek gibi bir tersliğe düşerler. Kur’ân-ı Kerim Allah’ın gönderdiği son dinî kitaptır. O’nun öğrenilmesi Müslüman bir ülkenin çocuklarının en tabiî hakkı ve görevidir. Eğitimleri sırasında İslâmî terbiye alan İHL öğrencilerinin bugüne kadar madde bağımlılığı ve diğer zararlı alışkanlıklarla anılmamalarının gerçek sebepleri gözden uzak tutulmamalıdır” diye konuştu.

Ahmet TERZİ / ANKARA

10.01.2007


 

İlköğretim din dersi müfredatı yenilendi

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ilköğretim 4-8. sınıfların Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi müfredatını yeniledi. Yeni programda, her bir sınıfta öğrencilerin edinmeleri gereken kazanımlara ve etkinlik örneklerine yer verildi.

Öğrenciler 4. sınıfta ‘’Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz, Hz. Muhammed’i Tanıyalım, Kur’an-ı Kerim’i tanıyalım, Sevgi Dostluk ve Kardeşlik, Aile ve Din’’, 5. sınıfta ‘’Allah İnancı, İbadet Konusunda Bilgilenelim, Hz. Muhammed ve Aile Hayatı, Kur’an’da Kıssalar, Vatanımızı ve Milletimizi Seviyoruz’’, 6. Sınıfta ‘’Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İnanç, Namaz İbadeti, Son Peygamber Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim’in Temel Eğitici Nitelikleri, İslam’ın Sakınılmasını İstediği Davranışlar, İslamiyet ve Türkler’’, 7. Sınıfta ‘’Melek ve Ahiret İnancı, Ramazan Ayı ve Oruç İbadeti, Bir İnsan ve Peygamber Olarak Hz. Muhammed, Kur’an’da Akıl ve Bilgi, İslam Dinine Göre Kötü Alışkanlıklar, Kültürümüz ve Din’’, 8. sınıfta ‘’Kaza ve Kader, Zekat, Hac ve Kurban İbadeti, Hz. Muhammed’in Hayatından Örnek Davranışlar, İslam Düşüncesinde Yorumlar, Din ve Güzel Ahlak, Dinler ve Evrensel Öğütler’’ başlıklı üniteleri işleyecekler.

‘’Sevgi, Dostluk ve Kardeşlik’’ ünitesinin işleneceği 4. sınıfta birbirine dargın öğrenciler barıştırılacak. 5. sınıfta ‘’Sevinç ve Üzüntülerimizi Paylaşalım’’ ünitesinde sınıf içinde yardım kampanyası düzenlenecek, imkanlar ölçüsünde huzur evi, çocuk yuvaları, çevredeki yaşlı ve hastalar ziyaret edilecek. ‘’Vatanımızı ve Milletimizi Seviyoruz’’ ünitesinde şehitliklere ziyarette bulunulacak.

6. sınıfta ‘’Namaz İbadeti’’ ünitesinde sınıf gruplara ayrılacak. Gruplar abdest, boy abdesti ve teyemmümün hangi durumlarda ve nasıl yapıldığını araştıracak ve sınıfta sunacak. Öğrencilerin ezan dinlerken neler hissettiklerini, anlamını da göz önünde bulundurarak yazmaları istenecek.

7. sınıfta ‘’Kur’an’da Akıl ve Bilgi’’ başlıklı ünitede, akıl ve aklın fonksiyonlarının atasözü, deyim, özdeyiş, türkü ve şarkılardaki kullanılış biçimleri araştırılacak ve sınıfta sunulacak. Kötü alışkanlıkların işleneceği ünitede ise sigara, alkollü içkiler, uyuşturucu, kumar gibi alışkanlıkların sonuçlarını gösteren resim, fotoğraf ve gazete kupürleri toplanarak sınıfta değerlendirilecek ve bir pano oluşturulacak.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Egemen Bağış: AB konusunda eskisi kadar istekliyiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politika danışmanı, AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, AKP hükümetinin AB konusunda ‘’gizli gündemi bulunmadığını” vurgularken, AB’nin müzakereleri yavaşlatma kararından hayal kırıklığına uğranılmadığını ve en az eskisi kadar bu süreçte ilerlemede istekli olduklarını söyledi.

Amerikan-Türk Konseyi’nin (ATC) Washington’da düzenlediği “Türkiye-AB: Ortaklık mı Ayrılık mı?” konulu seminere katılmak üzere Washington’a gelen Bağış, burada yaptığı konuşmada, ‘’kişisel görüşlerini’’ ifade ettiğini belirtti.

Bağış, Washington’ın “gizli amaçlar” konusunda spekülasyon yapmayı sevdiğini belirterek, “AK Parti’nin AB eğilimiyle ilgili gizli gündem, gizli amaç gibi referansları duymak istemiyorum, çünkü böyle bir şey yok. AK Parti hükümetinin politikaları, Türkiye’nin 1963 Ankara Anlaşması ve 1860’ların batılılaşma eğilimlerinin bir uzantısıdır. Biz bu mirası devam ettiriyoruz” dedi.

/ WASHINGTON

10.01.2007


 

Türkiye’nin AB üyeliği sürrealist

Financial Times gazetesi köşe yazarı Gideon Rachman, Avrupa Anayasası ve Türkiye’nin AB üyeliğini, AB’nin, “çizim masası”ndan ötesine gitmeyecek “sürrealist” (gerçeküstü) projeleri olarak değerlendirdi.

Köşe yazarı Gideon Rachman, “AB, önümüzdeki 5 yılı, Türkiye’nin AB’ye alınması ve birlik için yeni bir anayasa olmak üzere, gerçekleşmesi ihtimalinin giderek azalan konuları tartışarak geçecek gibi görünüyor” diye yazdı.

Haber7.com’da yer alan habere göre Ekonomi gazetesi Financial Times köşe yazarı Gideon Rachman, Avrupa Birliği’nin anayasa ve Türkiye’nin üyeliği projelerinin değerlendirildiği yazısında sürrealist ressam Rene Magritte’nin Brüksel’de yaşayıp çalıştığını hatırlatarak AB’nin giderek artan bir biçimde “sürrealist” bir örgüt gibi gözüktüğünü, bu sebeple Magritte’nin şehrini üs olarak seçmesinin “uygun” olduğu görüşünü dile getirdi.

Rachman, “AB, önümüzdeki 5 yılı, Türkiye’nin AB’ye alınması ve birlik için yeni bir anayasa olmak üzere gerçekleşmesi ihtimalinin giderek azalan konuları tartışarak geçecek gibi görünüyor” diye yazdı.

10.01.2007


 

YSK'da 6 üyelik boşalıyor

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Cengiz Erdoğan, Başkanvekili Ahmet Hamdi Ünlü ile 4 üyenin görev süreleri bu ayın ikinci yarısında doluyor.

YSK Başkanı Cengiz Erdoğan ile birlikte YSK Başkanvekili Ahmet Hamdi Ünlü ile üyeler Sami Koçak, Atalay Özdemir, Kenan Atasoy ve Cenker Karaoğlu’nun da görev süreleri bu ayın ikinci yarısında sona erecek.Yargıtay ve Danıştay’da önümüzdeki günlerde YSK’nın yeni üyelikleri için seçim yapılacak. Yargıtay ve Danıştay’dan yeni üyeler belirleninceye kadar mevcut üyelerin görev süresi devam edecek. Yeni üyeler seçildikten sonra YSK Başkanı ve Başkanvekili belirlenecek.Bu arada, Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı Ramazan Yaman Taşan’ın yaş haddinden emekliye ayrılması sebebiyle boşalan Daire Başkanlığı için de seçim yapılacak. Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyesi Cengiz Erdoğan, 1. Ceza Dairesi Başkanlığı için adaylığını açıkladı. Başkanlık seçimi 15 Ocak’ta yapılacak.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Gençliğin imanı tehlike altında

Başörtüsü yasağı sebebiyle okula gidemeyen genç kızlar, zamanlarını Demokrat Hanımlar Derneği’nde Risâle- i Nur’u tahlil ederek okuma ve hafta sonlarında ise umuma açık seminer düzenleyerek değerlendiriyorlar.

Yeni Asya Vakfı Bursa Şubesi, hanımlar komisyonu tarafından hazırlanan Risâle- i Nur okuma programı ilgi görüyor.

Başörtüsü yasağı sebebiyle okula gidemeyen genç kızlar, zamanlarını Demokrat Hanımlar Derneği’nde Risâle- i Nur’u tahlil ederek okuma ve hafta sonlarında ise umuma açık seminer düzenleyerek değerlendiriyorlar. Yaklaşık sekiz ay sürecek olan programa ilgi büyük. Programa katılan gençlerin görüşlerine başvurduk. Genç kızlar, okuma programına dair görüşlerini şöyle ifade ettiler:

Derya Burak: Böyle bir eğitim ortamında bulunmayı hep istemişimdir. Kur’ân hakikatlerini ruhuna sindirip, bir yandan da bu hakikatleri muhtaç gönüllere ulaştırma gayreti içindeyim. Ebedî geleceğimi hazırlamak amacındayım.

Leyla Boğa: Yüce Rabbimiz “Ben bir hazineydim keşfedilmek istedim” buyuruyor. Yaradılışımın gerçek gayesini öğrenmeye çalışıyorum. Yine Yunus vari, “İlim ilim ilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır?” fikriyle bu eşsiz deryaya kendimi vermeye çalışıyorum.

Merve Angın: Tahribatın çok fazla olduğu bu zamanda imanını kuvvetlendiren, aklın fikirlerini, ruhun lâtifelerini, insanın istidatlarını inkişaf ettiren Risâle-i Nur’un eğitim dairesinde bulunmakla kendimi bahtiyar hissediyorum. Demokrat Hanımlar Derneği ortamı çok nezih bir mekân. Burada bize bu imkânı sunan insanlara minnettarız.

Serap Duman: Bediüzzaman Said Nursî’nin hatırlattığı gibi insanlar Risâle- i Nur’u okurken “Elhamdülillah, imanım ziyadeleşti” diyor. Burada gerçen her gün bunu biraz daha hissetmek gerçekten mümkün. Bedenimizle dünyada yaşarken, ruhumuz manevi alemi tefekkür etmekte.

Büşra Şimşek: Gençlik heveslerine mağlup olma tehlikesi altında. Ruhumuza ve kalbimizi Risâle-i Nur ile tedavi edebiliriz. Lütfü İlâhî Risâle-i Nur gibi bir cevher sundu. Ruhumun ve kalbimin ve aklımın ihtiyacı olan eğitimi burada alıyoruz.

Nurşen Ergün: Risâle-i Nur’a hizmet etmek ciddi bir iştir. Risalelerin ne büyük bir ilim, ne büyük bir hizmet ve ne bitmez tükenmez bir derya olduğunu idrak ediyoruz. Kur’ân’ın feyzi ve bereketinden gelen bu güzel kitaplar bize kendimizi tanımamız için rehber oluyor.

M. İlknur Demir: Peygamberimizin (asm) mukaddes dâvâsına Nurlarla hizmet etmek en büyük gaye.

Nuriye ÇEVİK / BURSA

10.01.2007


 

Ege Denizi ve Muğla sallandı

Ege Denizi ve Muğla’da çok hafif şiddette 2 deprem oldu.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün internet sitesinde yer alan verilere göre, dün sabah Ege Denizi’nde saat 05,18’de Richter ölçeğine göre 3,5, Muğla-Yerkesik’te ise saat 07.18’de 2,9 büyüklüğünde meydana geldi. Ege Denizi’nde önceki gün biri orta şiddetli (4,4) 7 deprem olmuştu.

/ MUĞLA

10.01.2007


 

Kardeşliğin güzelliğini hissettik

On beşinci yılında yüz ülkede kurban çalışması gerçekleştiren İHH İnsanî Yardım Vakfı’nın görevlileri Türkiye’ye döndü. “Bu bayram kardeşe kurban” sloganıyla İstanbul’dan Madagaskar, Nijerya, Sudan, İspanya, Irak, Arjantin, Bangladeş gibi ülkelere giden İHH görevlileri, gittikleri ülkelerde kardeşliğin güzelliğini hissettiklerini ifade ettiler.

İHH, bu yılki kurban faaliyetinde de, Kafkasya’dan Afrika’ya, Balkanlar’dan Uzakdoğu’ya, Latin Amerika’dan Ortadoğu ve Orta Asya’ya kadar İslâm coğrafyasını bir araya getirdi. İHH ekipleri, farklı ırkların yaşadığı, farklı dillerin konuşulduğu ve farklı iklimlerin yaşandığı coğrafyalarda Türkiyeli hayırseverlerin kurbanlarını ulaştırarak, bayramın büyük bir coşkuyla yaşanmasını sağladı.

Kurban çalışmasıyla fiziki mesafeleri gönül coğrafyasında eriterek kardeş olmanın, paylaşmanın, Allah için adamanın ve kurban etmenin manevî iklimiyle tüm İslâm dünyasını bir araya getirdiklerini ifade eden İHH çalışanları, “Anadolu’daki Müslüman kardeşlerinin samimi duygularını, selâmlarını gittiğimiz coğrafyalara taşıdık” dedi.

Kurban vesilesi ile, savaşların, iç çatışmaların ve tabiî âfetlerin hüküm sürdüğü, insanların siyasî ve sosyal çalkantılar sebebiyle temel insanî ihtiyaçlarını gideremediği, bir yudum suya, bir dilim ekmeğe ihtiyaç duyduğu yerlere ulaştıklarını belirten İHH kurban ekipleri, geride bıraktığımız Kurban bayramında gittikleri ülkelerde paylaşma, yakınlaşma ve kardeşliği hissettiklerini ve bundan çok duygulandıklarını belirttiler.

İHH’nın kurban seyyahları, kurban çalışması için bulundukları ülkelerin insanlarının da kurban faaliyetinden ve İHH ziyaretinden memnuniyet duyduklarını ifade ettiler. “Özellikle çocukların Türkiye’den götürülen hediyelerle yaşadıkları sevinç ve coşku görülmeye değerdi” diyen kurban seyyahları, İHH kurban çalışmasının kendileri için Kurban’ı gerçek bir bayrama dönüştürdüğünü söyledi.

Yeni Asya / İSTANBUL

10.01.2007


 

Cuma günü yağış geliyor

Batı bölgelerinin Cuma günü yeni bir yağışlı havanın etkisi altına gireceği bildirildi. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün internet sayfasında yer alan açıklamaya göre, yurdun kuzey, iç ve batı kesimleri bugün parçalı çok bulutlu, Güney Ege kıyıları yağmurlu ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek.

Yurdun kuzey ve batı kesimleri Perşembe günü parçalı çok bulutlu, diğer yerler ise az bulutlu olacak. Perşembe günü yurtta yağış beklenmiyor. Batı bölgeleri Cuma günü akşam saatlerinden sonra yeni bir yağışlı havanın etkisi altına girecek. Marmara, kıyı Ege ile Batı Akdeniz kıyılarında yağmur ve sağanak yağış görülecek. Ayrıca, Marmara ile yurdun iç ve doğu kesimlerinde Cuma günü gece ve sabah saatlerinde sis, iç ve doğu bölgelerde buzlanma ve don görülecek.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Bugün “Çalışan Gazeteciler Günü”

Gazetecilerin, bir fikir işçisi olarak haklarını düzenleyen 212 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü’’ adıyla kutlanıyor.

Basın mesleğinde çalışanlarla işverenler arasındaki ilişkileri düzenleyen “5953 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair 212 Sayılı Kanun’’, Milli Birlik Komitesi’nce 4 Ocak 1961’de kabul edildi. 10 Ocak 1961 günü Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasa ile gazetecilerin bazı sosyal hakları güvence altına alındı. Günümüzde 212 Sayılı Yasa olarak bilinen düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyor.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Trafik cezaları günlük gönderilecek

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 2007 yılında araç tescil plakalarına yazılan cezaları günlük olarak sürücülerin adreslerine gönderecek.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, kentte 2005 yılında 1 milyon 554 bin 605 sürücüye trafik idarî para cezası tutanağı düzenlenerek, 90,8 milyon YTL para cezası uygulandı. 2006 yılında da 1 milyon 637 bin 921 sürücüye trafik idarî para cezası tutanağı düzenlenerek, yaklaşık 111 milyon YTL para cezası kesildi. 2006 yılında yazılan ceza sayısında 2005’e oranla yüzde 5,4, para miktarında ise yüzde 22,3 oranında artış oldu.

2005 yılında araç tescil plakasına yazılan cezaların tamamını sürücülerin adreslerine gönderen polis, 2006 yılında yazılan cezaları ise 31 Ocak 2007 tarihine kadar sürücülerin adreslerine göndermeyi tamamlayacak. Polis, 2007 yılında araç tescil plakalarına yazılan cezaları ise günlük olarak sürücülerin adreslerine gönderecek.

/ İSTANBUL

10.01.2007


 

Şoförler, “sigorta reformu” istiyor

Türkiye’de, başta ticari araçlar olmak üzere, çok sayıda otomobil sahibinin kaskonun yanı sıra zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmasının mağduriyete neden olduğu, Avrupa Birliği’ne (AB) uyum süreci kapsamında sistemde ‘’tek çatı’’ uygulamasına geçilerek sıkıntının çözümlenmesi gerektiği bildirildi.

Adana Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Kazım Barışık, yaptığı açıklamada, halk arasında zorunlu trafik sigortası olarak adlandırılan mali mesuliyet sigortası ve kasko uygulamasında ‘’acilen reform yapılması’’nı belirtti.

AB ülkelerinde kasko yapılması durumunda trafik sigortasının zorunlu tutulmadığını belirten Barışık, şöyle devam etti: ‘’AB’ye girmeye hazırlandığımız ve birçok alanda reformlar yaptığımız bu dönemde, AB ülkelerinde olduğu gibi mali mesuliyet, kasko gibi trafikte farklı sigorta uygulamalarına son verilmeli. Bunlar tek bir sigorta çatısı altında birleştirilmeli. Acilen Trafik Sigortası Reformu gerçekleştirilmeli.’’

/ ADANA

10.01.2007


 

Bolu Dağı Tüneli 23 Ocak’ta açılacak

1993 yılında ilk kazmanın vurulduğu Bolu Dağı Tüneli’nin yapımı 13 yıl sonra tamamlandı. İtalyan Astaldi firması tarafından yapılan tünel geçişinin açılışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İtalya Başbakanı Romano Prodi tarafından 23 Ocak’ta yapılacak.

İstanbul-Ankara yolunu 3.5 saate indirecek olan Bolu Dağı Tüneli Geçişi, 23 Ocak’ta yapılacak törenle hizmete girecek. Başbakan Erdoğan’ın davetlisi olarak 22 Ocak’ta Türkiye’ye gelecek olan İtalya Başbakanı Romano Prodi, Ankara’da resmi temaslarda bulunacak. Prodi, 23 Ocak sabahı ise Başbakan Erdoğan ile birlikte Bolu Dağı Tüneli’nin açılış törenine katılacak. Erdoğan ve Prodi, açılış töreninin ardından İstanbul’a geçerek Türk ve İtalyan işadamlarıyla buluşacak. Gümüşova-Gerede otoyol projesi kapsamında yapılan Bolu Dağı Tüneli Geçişi’nin uzunluğu, 25.6 kilometresi otoyol, 1.6 kilometresi bağlantı yolu olmak üzere 27.2 kilometre. Yaklaşık 1 milyar dolara malolduğu öğrenilen tünel, İtalyan Astaldi firması tarafından inşa edildi. Bu geçişin bünyesinde 2 bin 871 metre uzunluğinda iki tüplü tünel, toplam 4 bin 644 metre uzunluğunda 4 viyadük ve toplam 917 metre uzunluğunda 3 köprü bulunuyor. Bolu Dağı Geçişi, 1987 yılında projelendirildi. İlk kazmanın 1993 yılında vurulduğu tünelin bitirilmesi için öngörülen ilk tarih 2002 yılıydı ancak üstüste yaşanan depremlerden dolayı inşaat çalışmaları uzun süre durdu. Marmara ve Düzce depremleri sebebiyle proje revize edildi. 16 bakan eskiten tünelde ilk ışık ise 2005 yılı Temmuz ayında göründü.

/ ANKARA

10.01.2007


 

Sezer İtalya'da

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İtalya’daki resmi temaslarına başladı. Cumhurbaşkanı Sezer, İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda resmî törenle karşılandı.

İki ülke ulusal marşlarının seslendirilmesinin ardından Sezer, ‘’atlı birliğin’’ de yer aldığı tören kıtasını selamladı. İki Cumhurbaşkanı, daha sonra heyetler arası görüşmelere başkanlık ettiler. Türk heyetinde, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu, Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Uğur Ziyal, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Acet ve öteki ilgililer yer aldı.

/ ROMA

10.01.2007


 

Kış mevsiminde üzüm yetişti

Mersin’in Tarsus İlçesi’nde bir evin damında bulunan asma, kış mevsimi olmasına rağmen meyve verdi.

Fevziçakmak Mahallesi’nde ikamet eden 75 yaşındaki Ali Uçar’ın evinin damındaki asma, Ocak ayını yaşadığımız bugünlerde hem yapraklarını dökmedi, hem de ilk kez kış ayında üzüm verdi. Yaklaşık 2 aydır tek damla yağmurun düşmediği ve hava sıcaklığının normalin üzerinde seyrettiği Tarsus’ta, “Tarsus Beyazı” cinsi üzüm, alışılmışın dışında önce koruk verdi, sonra da olgunlaşarak yenecek kıvama geldi. Ali Uçar, asmanın ilk kez kış ayında meyve verdiğini, tabiattaki dengelerin bozulmasının bunda etken olduğunu söyledi.

/ MERSİN

10.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004