Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

“Kutsal devlet”i koruma yemini

Eski İstanbul MİT Bölge Başkanı ve Tüm Özel Güvenlik Dernekleri Federasyonu Başkanı Nuri Gündeş, devletin kendini korumak adına örtülü iç ve dış operasyonlar yapabileceğini savundu.

NTV’de sunuculuğunu Can Dündar’ın yaptığı "Derin Devlet" konulu “Neden” adlı programa katılan Eski MİT'çi Nuri Gündeş, Harp Okulundan mezun olurken Türk bayrağı üzerine konmuş Kur’an-ı Kerim ve silahlar üzerine kutsal devlet için yemin ettiklerini belirterek, “Ben onun için devletin yanına tanrıya şirk koşar gibi ikinci bir devlet fikrine tahammül edemi-yorum. 5-6 kişinin sözde devleti kurtarma amacıyla yapmış olduğu çeteleşmenin bir devlet erki olarak ortaya atılması beni üzüyor, bir asker olarak” dedi.

Devletin ulaşamadığı zamanlarda kendine özgü bazı yasal düzenlemeler getirerek savaşın içine de girebileceğini söyleyen Gündeş, ASALA operasyonu devletin, ne polisinin, ne de jandarmasının askerinin ulaşamayacağı menzillerde savaş veren insanlar olarak oralara gidildiğini söyledi.

Gündeş, yurtdışında operasyonlar yapıldığını belirterek şöyle devam etti:

“Bir insanı oraya göndereceksiniz, cebinde 180 lira para olacak. Ondan sonra kör gözüne parmağı gidecek bir kahvede oturacak, kendisini belli edecek. Bunu aptallar yapmaz. Şimdi bir organize operasyonu nasıl yapacağını bilmek lâzım. Şimdi bakın bizim yaptığımız operasyonlarda tenkit edildi, şu kullanılıyor, bu kullanılıyor diye. Bir operasyon icra eden adamın motifinin uygun olması lazım. Motif nedir? Ya milliyetçidir, ya kin nefret motifidir, ya maddidir. Kin, nefret motifi de izafidir yani şimdiki tabirle görecelidir, geçebilir zamanla. Onun yanında oraya gittiğin zaman hem faaliyet maskesi müsait olacak, hem de yerel müsait olacak. Değilse kabak gibi ortaya çıkar. Burada yapılacak şeyde eğer bir devlet varsa arkasında orada Türk devletinin veya herhangi bir devletin terörist devlet sınıfına girmemesi için de itina gösterilecek.”

Gündeş, daha çok devletin bu operas-yonlarda görevlendirdiği insanların aslında kanun kaçakları ve daha önceki suçlular olmasının çok tartışıldığının belirtilmesi üzerine de “Bizim esas görevlendirdiğimiz insanlar başka devletin vatandaşı olarak Türk insanlar, Türktü öz Türktü” dedi.

Nuri Gündeş, “bu kişilerin suçlu olmadığını, suçlu olan gibi addedilenlerin kendiliğinden bu işe katılanlar olduğunu söyledi.

Devletin kendini korumak adına örtülü iç ve dış operasyonlar yapabileceğini savunan Nuri Gündeş, “Gizli servislerde en önemli unsur devletin milli güvenlik politikası esasları dahilinde, temel cari ve ihtimal istihbaratı alıp devlete vermek. Dünyanın her yerinde gizli servisler devletin doğrudan doğruya bekaasıyla ilgili icrayı içerisine alan bazı faaliyetler verebilir. Biz devletin kademelerinin aldığı tepeden aşağıya kadar kararları ben de buna derin devlet demiyorum ve derin devlet tabiri yerine inşallah arkadaşlar daha güzel bir tabir bulurlar. Bunu da derin devlet demiyorum yani” diye konuştu.

Gündeş, ASALA ile yaptıkları mücadeleden örnekler verirken, Abdullah Çatlı ve Alaattin Çakıcı gibi isimlerden yararlandıkları imasında da bulundu. Çatlı’dan bahsederken Abdullah diye sözeden Gündeş şunları söyledi:

“Şimdi demin söylediği gibi devlet bazen kendisini korur. Şimdi bir de gelelim şeye, Abdullah meselesine. Bir gün ben ima yoluyla söyledim. Dedim ki; bir yerde bulunan kişiler yangın varken 4 kovada ben su atayım derse buna, ya atma mı diyeceğiz. Bir mecmuada benden bir beyanat istediler. Alaattin Çakıcı’yı sordular, dedim ki ben Alaattin Çakıcı için; ben devlete böyle sonradan sıkıntı olacak kişi-lerle pek iş yapmadım dedim. Bana mek-tup yazdı hapishaneden. Şimdi dinliyorsa beni yanaklarından öperim devlete eğer hizmeti varsa.”

/ İSTANBUL

08.02.2007


 

İfade özgürlüğüne engel

TCK 301 ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü, maddenin ifade özgürlüğü için bir tehdit oluşturduğunu, Türkiye’nin bu maddeyi derhal ve tamamen yürürlükten kaldırması, bu maddeden açılan dâvâların da iptal edilmesi gerektiğini bildirdi. Örgüt, fazlasıyla muğlak ve geniş olduğunu vurguladığı maddenin eleştirel görüşleri cezalandırmak için keyfî olarak kullanılmaya müsait olduğunu kaydetti.

Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesi ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Türkiye’nin bu maddeyi derhal ve tamamen yürürlükten kaldırması gerektiğini, bu maddeden açılan davaların da iptal edilmesini istedi.

TCK 301. madde ile ilgili tartışmalara uluslar arası kuruluşlar da katıldı. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), 301. madde ile potansiyel olarak herkesin kendisini mahkemede bulabileceğine dikkat çekerken, Türkiye Yeşilleri 301’in ırkçılığın ve ayrımcılığın yasalardaki sembolü olduğunu belirtti.

Hükümetin 301. maddeyi kaldırmayıp sadece içindeki bazı ifadeleri değiştirmeyi hedefleyen tavrının kaygıyla izlendiğini hatırlatan Yeşiller açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

“301. madde aşırı milliyetçiliğin dayatılması ve desteklenmesidir. Ülkemizde yaygınlaşan ırkçılığın ve ayrımcılığın yasalardaki sembolüdür. Milliyetçilik iddia edildiği gibi toplumu birleştiren bir düşünce değil, ayrımcılığın en önemli nedenidir.”

“Hrant Dink’in öldürülmesi geniş toplum kesimlerinde haklı öfke ve üzüntüye yol açmıştır. Farklılıklarımızın, demokrasinin ön koşulu olarak yerleşmesinin önündeki en önemli engel olan 301. maddenin hemen ve tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller sadece 301. maddeden ibaret değildir. Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Yasası, Basın Kanunu ve ilgili diğer yasalardaki kısıtlayıcı hükümler hemen şimdi ve tamamen kaldırılmalıdır.”

TCK 301 ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) de, maddenin ifade özgürlüğüne bir tehdit olduğunu ve Türkiye’nin bu maddeyi derhal ve tamamen yürürlükten kaldırması gerektiğini, bu maddeden açılan davaların da iptal edilmesini istedi. Türklüğün, cumhuriyetin, devletin kurum ve organlarının alenen aşağılanmasını suç kabul eden kanun maddesinin hükümlerinin fazlasıyla muğlak ve geniş olduğunun vurgulandığı açıklamada, bunların eleştirel görüşleri cezalandırmak için keyfi olarak kullanılabileceğine dikkat çekti. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Resmi tarihe ve egemen ideolojiye aykırı görüşlerini ifade eden insan hakları eylemcileri, yazarlar, yayıncılar-potansiyel olarak herkes- kendilerini mahkemede bulabiliyor. Bu davalar ve soruşturmalar, muhalif sesleri susturmaya çalışmanın bir yolu.

Eleştiriyle aşağılama arasına bir çizgi çekme çabası çok sorunludur. Suçun açıkça tanımlanmamış olması, savcıların ve yargıçların keyfi yorum yapmasına yol açar.

301, Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlaline zemin oluşturuyor.

Kemal BENEK / ANKARA

08.02.2007


 

Yargı, darbecilere yine dokunmadı

Yargıtay Başsavcılığı, Darbe Karşıtı Platform’un 12 Eylül liderleri ve sıkıyönetim komutanları hakkındaki suç duyurusunu Anayas’nın geçici 15. maddesine dayanarak işleme koymadı. Platform karara itiraz etti.

Darbe Karşıtı Platform, 12 Eylül darbesinin Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ve sıkıyönetim komutanları hakkında şikayetlerinin, Yargıtay Başsavcılığı tarafından Anayasa’nın darbecileri koruyan geçici 15. maddesine dayanarak işleme konmadığını açıkladı.

Aralarında emek ve meslek örgütleri ile çeşitli siyasi parti ve örgütlerin bulunduğu Darbe Karşıtı Platform, Başsavcılığın kararına itiraz etti; iç hukuk yollarının tükenmesi halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarını duyurdu.

Darbe Karşıtı Platform, darbecilerin 12 Eylül 1980 tarihinden önce de suç işlediklerini ifade ederek, bu dönem için Anayasa’nın geçici 15. maddesinin işletilemeyeceğine dikkat çeki. Platform, “Kenan Evren çeşitli konuşmalarında, darbeyi bir sene önce yapmayı planladıklarını ama sürecin daha da olgunlaşmasını bekledikleri için ertelediklerini beyan etmiştir. Bu beyan görev ve yetkilerini kötüye kullandıklarının kanıtı ve itirafıdır. Edindiğimiz bilgilere göre 1978 yılında 809 ölüm ve 6984 yaralama, 1979 yılında 1108 ölüm ve 5467 yaralama, 1980 yılının Eylül ayına kadar 2027 ölüm ve 4266 yaralama olayı gerçekleşmiştir” açıklamasında bulundu.

“GEÇİCİ 15. MADDE HUKUKA AYKIRI”

Geçici 15. maddenin darbeci generalleri korumak amacıyla hazırlandığını hatırlatan Platform, şunları kaydetti:

“Bu, generallerin suç işlediklerinin itirafı, suçluluklarının kanıtıdır. İktidarı zorla gasp etmiş bulunan ve hiçbir meşruluğu, kanuni ve hukuki dayanağı olmayan bir yönetimin çıkardığı yasaların hukukiliğinden ve meşruluğundan söz edilemez. Bu nedenle, sanıkların kendilerini yargılanmaktan bağışık kılan Anayasanın Geçici 15. maddesinin de hukuki bir temeli yoktur. Hukukun temel ilkelerine tamamen aykırı olup yok hükmündedir.”

“BAŞSAVCILIK SUÇ

DUYURUSUNU İNCELEMEMİŞ”

Darbe Karşıtı Platform, bu sebeplerle Başsavcılığın suç duyurusunu iyi incelemediğini vurguladı ve “adeta darbecilerin korunduğu izlenimini yaratan bir karar vermiştir” dedi.

Platform, başvurusunda 12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştiren cunta üyeleri; Ahmet Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer, Nurettin Ersin, Sedat Celasun ve dönemin Sıkıyönetim Komutanları hakkında Ceza Yasası’nın 309, 311, 312 maddelerine muhalefet etmenin yanı sıra şu suçları işlediğini iddia etmişti:

“Görev ve yetkilerini kötüye kullanmak. İşkence yapmak ve yaptırmak. İnsan öldürme.

Başta tutuklu, hükümlü ve gözaltında olanlar olmak üzere toplumun tüm bireylerine fena muamele. Haksız yere vatandaşları gözaltına aldırtmak ve hürriyeti tahdit.

Zorla alıkoyma. Mülkiyet hakkının gaspı. Mesken dokunulmazlığını ve haberleşme özgürlüğünü ihlal suçlarını işleme ve azmettirme.”

/ ANKARA

08.02.2007


 

Dülger: Yahudi lobisiyle temasa devam

Ermeni tasarısı ile ilgili olarak görüşmeler yapmak üzere ABD’ye gidecek olan parlamento heyetinin başkanı Mehmet Dülger, Amerika’nın çok büyük bir memleket olduğunu ve geniş bir Ermeni lobisi bulunduğunu ifade ederek, “Bizi destekleyen lobiler de var, Yahudi lobisi gibi. Onlarla temas etmek lâzım” dedi.

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Dülger, TBMM heyetinin ABD’ye gerçekleştireceği ziyaretin ertelendiğini açıkladı. Dülger, Meclis’te gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevaplarken üç ayrı heyetin ABD’ye üç ayrı tarihte gideceğini söyledi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün ABD’de olduğunu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da bu ülkeyi ziyaret edeceğini hatırlatan Dülger, ‘’Hem araya biraz mesafe koymak, hem orada neler konuşulduğu konusunda yeniden bir değerlendirme yapmak için seyahatimiz biraz ertelendi’’ diye konuştu. Dülger, ziyaretin iptal edilmesinin söz konusu olmadığını da belirterek, ‘’Oraya gideceğiz ve derdimizi anlatacağız’’ dedi. ABD’ye üç ayrı parlamento heyetinin gideceğini hatırlatan Dülger, şöyle konuştu:

‘’Amerika çok büyük bir memleket. Orada geniş bir Ermeni lobisi var. Bizi destekleyen lobiler de var, Yahudi lobisi gibi. Onlarla temas etmek lazım. Parlamentonun içine girdiğiniz zaman iki ihtimal var; ya sizi tasvip etmeyenlerle direk konuşacaksınız. Onları aydınlatmaya çalışacaksanız. Ya da destekleyenlerle konuşacaksanız. Onlara diyeceksiniz ki ‘şunları, şunları da ilave argüman olarak kullanabilirsiniz.’ İki tarafla da konuşulabilir. Aynı argümanlar bir tarafta davayı kuvvetlendirmek için bir tarafta da onları ikna etmek için kullanılacak.’’

Dülger, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşmediği yolundaki haberlerin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

‘’Haberim yok. Sayın Bakanla görüşmedim. Ama oradaki büyükelçilik erkanımıza da biraz insafla bakmak lazım. Bir taraftan Dışişleri Bakanı, bir taraftan Genelkurmay Başkanı, bir taraftan biz... Yani adamlar herhalde nefes alamayacak hale gelecekler. Onların da biraz zamana ihtiyacı var’’ dedi.

/ ANKARA

08.02.2007


 

Ağar: Tam üyelik gecikecekse Gümrük Birliği revize edilebir

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, sorunlar ile birlikte çözümlerini de ortaya koyan bir siyasî anlayışa sahip olduklarını belirterek, “Türkiye, eğer tam üyelik gecikecekse Gümrük Birliği anlaşmasında yeni bir revize yapılması konusunu müzakere edebilmelidir” dedi.

DYP İstanbul İl Başkanlığı’nca İkitelli Eskoop Sanayi Sitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde “Organize Sanayi Bölgelerinin Sorunları ve Çözüm Yolları” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Hürriyet yazarı Prof. Dr. Şükrü Kızılot’un yönettiği panelde Dünya Gazetesi yazarı Osman Arolat, Marmara Küçük Sanayi Siteleri Yapı Koop. Birliği Genel Başkanı Temel Çoruh, İkitelli Küçük Sanayi Siteleri Yapı Koo. Birliği Genel Başkanı Yusuf Akgün konuşmacı olarak katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar,Türkiye’de kavramlar ve değerler üzerinden kavga ederek bir yerlere varılamayacağını vurguladı. Panelistleri dinledikten sonra kapanış konuşması için söz alan Mehmet Ağar, Gümrük Birliği anlaşmasının Türkiye’nin ihracatına zarar verdiği şeklindeki değerlendirmelere karşı, “Gümrük Birliği anlaşması 1995 yılında yapılırken 5 yıl sonra Türkiye’nin tam üye olacağı varsayımına göre imzalanmıştır” dedi.

“Avrupa Birliği meselesinin önemini bir ölçüde yeni baştan görmemiz lazım. Türkiye’de bütün olumsuz şartlara rağmen bir yabancı sermaye akımının var olduğunu görüyorsak, bunun temelinde Avrupa Birliği’ne aday ülke statüsünün bir öneminin olduğunu bilmemiz lâzım” diyen Ağar şöyle devam etti:”Bütün bunlara rağmen Gümrük Birliği anlaşması 1995 yılında yapılırken 5 yıl sonra Türkiye’nin tam üye olacağı varsayımına göre imzalanmıştır. Ama bu olmadı. Bugün gelinen noktada Türkiye’nin sadece ithalat bazında değil ihracat bazında da özellikle beyaz eşya sektöründe yoğun bir şekilde AB ülkelerine ihracat yaptığımız gerçeğini bilmemiz lazım. AB ülkelerinin Güney Doğu Asya ülkelerine uyguladığı yüksek vergilerden muaf olan Türkiye’nin AB sürecinde Avurpa ülkeleri tarafından korunduğunu görmemiz lazım. Türkiye, eğer tam üyelik gecikecekse Gümrük Birliği anlaşmasında yeni bir revize yapılması konusunda müzakere edebilmelidir. Gelinen noktada ilişkiler kopmaksızın zorluklar içinde belirli bir tabloya oturmuştur. Mesele bugünün Türkiye’sinde seçimlerden sonrasının bir meselesi olarak karşımızdadır.”

Paneli Yöneten Prof. Dr. Şükrü Kızılot, “Yüksek faiz, düşük kur politikasıyla ekonomide yaşanan sıkıntılar aşılamaz” derken, panelisterden, Dünya Gazetesi yazarı Osman Arolat, “KOBİ’ler ekonominin kılcal damarlarıdır. Devlet KOBİ’lere gereken destekleri sağlamalı. İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri desteklenmeli” dedi. Panelist Marmara küçük Sanayi Siteleri Yapı Koop. Birliği Genel Başkanı Temel Çoruh ise “KOBİ tanımı değiştirilmeli ya da günümüzün şartlarına uygun yeni bir tanım getirilmeli. küçük ölçekli işletmeler bu tanımda yok sayılıyor” dedi. İkitelli Küçük Sanayi Siteleri Yapı Koop. Birliği Genel Başkanı Yusuf Akgün de, “Türk yatırımcısı dış ülkelerde rahatça yatırım yapabilmeli. Hükümetler de bu yatırımcıları desteklemeli. Dışarıya yapılan yatırımların neticesi döviz olarak ülkemize geri dönecektir” dedi.

Mustafa GÖKMEN / İSTANBUL

08.02.2007


 

Mumcu: Hükümete 301 baskısı yapılmasın

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan mumcu, TCK’nın 301. maddesinin değiştirilmesi konusunda bugünkü şartlarda Hükümetin üzerinde bir baskı yapılmaması gerektiğini söyledi.

Mumcu, Arı Hareketi tarafından Divan City Otel’de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, partisinin siyasi perspektifini anlattı. Konuşmasın ardından katılımcıların sorularını cevaplayan Erkan Mumcu, 301. madde konusundaki tartışmalarla ilgili bir soru üzerine, daha önce 301. maddenin değiştirilmesi görüşünü dile getirdiğini, bu maddenin amacına uygun bir madde olmadığını savunduğunu kaydetti. Türkiye’nin bugün bir psikolojik harekat altında olduğunu ifade eden Mumcu, Hrant Dink cinayetinin ardından bu maddenin değiştirilmesi yönünde bir baskı oluşturulmak istendiğini söyledi. Mumcu, şunları kaydetti:

‘’301. madde konusunda Hükümetin üzerinde bir baskı yapılmaması gerekiyor. Bu maddenin değiştirilmesini öneren kişi olarak bugünkü şartlarda bunun yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Sokaklarda, tribünlerde patlayan şeye dikkat etmek lazım. Bir şeyi bir yere kadar sıkıştırırsınız ondan sonra patlar. Bunun nereye zarar vereceğini kestiremezsiniz.’’

/ İSTANBUL

08.02.2007


 

Aksu hakkında gensoru

Anavatan Partisi, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında gensoru önergesi verdi.

ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu ile Grup Başkanvekilleri Süleyman Sarıbaş, Muzaffer Kurtulmuşoğlu ve Ömer Abuşoğlu imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan önergede, ‘’58. ve 59. hükümet döneminde terör ve asayiş olaylarındaki artış, ahlaki çöküntü ve asayiş önlemlerinin alınamaması nedeniyle, toplum genel bir ayrışma, yarılma ve kargaşa ortamına doğru sürüklenmiş ve bu yüzden halkımız her türlü provokasyonlara açık hale gelmiştir’’ denildi.

Önergenin gerekçesinde ise İçişleri Bakanı Aksu döneminde, ülkede iç huzuru bozan, halkta infial uyandıran ve ayrışmaya sebep olan kargaşaların ve cinayetlerin yaşandığı, gasp ve tecavüz olaylarının arttığı, Bakanlığın gereken önlemleri alamadığı gibi suçların arkasındaki gerçek odaklara da ulaşılamadığı öne sürüldü.Gerekçenin son bölümünde ise bu sebeplerle İçişleri Bakanı Aksu hakkında gensoru açılması talebinde bulunuldu.

/ ANKARA

08.02.2007


 

Kamyon dereye uçtu 2 ölü, 11 kayıp

Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, içinde 40 işçinin bulunduğu tahmin edilen kamyon dereye yuvarlandı. Kazada, 2 kadın hayatını kaybederken 28 kişi kurtarıldı.

Alınan ilk bilgilere göre, Ceylanpınar Tarım İşletmesindeki süt tesisine sağım işçilerini taşıyan Haluk Ete idaresindeki 63 SC 107 plakalı kamyon, sabah saatlerinde, yağan yağmur ve kar sularının doldurduğu, aynı zamanda yol olarak kullanılan Çırcıp Deresi’nin içinden geçerken, yan yatıp ve bir süre sürüklendi. Sürücünün yanı sıra işçilerin bir kısmı mahsur kalırken, bir kısmı da kayboldu. Köylülerin uyarısıyla olay yerine ilçe merkezinden çok sayıda itfaiye ve sivil savunma ekipleri ile güvenlik güçlerini geldi.

2 kişinin hayatını kaybettiği kazada, kamyon kasasındaki 28 kişi kurtarılırken, 10 kişi kayboldu. Kurtarılanlar Ceylanpınar Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

/ CEYLANPINAR

08.02.2007


 

ÖSS’ye başvurular 12 Şubat’ta başlıyor

Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ile meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş için başvurular, 12 Şubat Pazartesi günü başlıyor.

2006-ÖSS’ye lise son sınıf öğrencileri, lise son sınıfta beklemeli durumda olanlar, ortaöğretim kurumlarının dışardan bitirme sınavına girenler, lise mezunları ve ortaöğretimlerini yabancı ülkelerde yapanlar başvurabilecek. Ayrıca durumları bu şartlardan birine uyan yabancı uyruklu ve uyruksuz adaylar da başvuruda bulunabilecekler. Ancak bu adaylar, ÖSS puanlarına göre 2007 ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer alacak yükseköğretim programlarına yerleştirilemeyecek.

Lise son sınıfta okuyan öğrenciler, okullarının bağlı olduğu başvuru merkezlerinden, mezun durumda olanlar istedikleri herhangi bir başvuru merkezinden, içinde 2007 ÖSYS Aday Bilgi Formu da bulunan 2007-ÖSYS Kılavuzu’nu 2 YTL karşılığında alabilecekler.

Lise müdürlükleri, ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ve ÖSYM büroları ÖSYS’de başvuru merkezi olarak görev yapacaklar. Ancak aynı adreste birden çok ortaöğretim okulunun olduğu durumlarda, bu okulların hepsine hizmet veren bir başvuru merkezi bulunacak. Adayların ÖSS için 40 YTL, ÖSS ve YDS için 50 YTL sınav ücretini mutlaka yatırmaları gerekiyor. Adaylar randevu gününden en az 2 gün önce sınav ücreti yatıracaklar. Ücretini yatırmayanların başvuru işlemi gerçekleştirilmeyecek.

BAŞI AÇIK FOTOĞRAF

ÖSS formlarını başvuru merkezine ulaştıracak adayların merkezde web kamerayla fotoğrafı çekilerek elektronik ortama aktaracak. Sözkonusu işlemde ‘başı açık’ fotoğraf şartı bu yıl da devam ediyor. Başvurular, 23 Mart’ta sona erecek.

/ ANKARA

08.02.2007


 

Hakkari-Van karayolunda çığ

Son bir haftadır etkili olan kar yağışı nedeniyle çığ düşmelerinin sık yaşandığı Hakkari-Van kara yoluna önceki gece yeni bir çığ daha düştü.

Van’dan Hakkari’ye giden yolcu otobüsünün birinci tünel mevkisinde çığ altında kalmaktan son anda kurtulduğu olayda, onlarca araç ile aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 60 kişi yolda mahsur kaldı. Telefonla bildirilmesi üzerine olay yerine gelen Karayolları 114. Şube Şefliği ekiplerinin bir saat süren çalışması sonucu mahsur kalan yolculara ulaşıldı.

/ HAKKARİ

08.02.2007


 

Şiddet görüntüleri, çocukların psikolojisini bozuyor

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Hatay Erkek Yetiştirme Yurdu Müdürü Hüseyin Karakulak, yetiştirme yurtları hakkında basında yer alan olumsuz haberlerin çocukların psikolojisini bozduğunu belirterek, ‘’Bu tür haber çıktığında okula gitmek istemiyorlar’’ dedi.

Yurt müdürü Hüseyin Karakulak, SHÇEK yurtlarıyla ilgili hep olumsuz durumların basına yansımasından üzüntü duyduklarını söyledi. Kendi yurtlarının ISO-9001 kalite belgesi aldığını belirten Karakulak, ‘’Türkiye sıralamasında ilk 10’a girdik. Bunlar basında yer bulmadı. Ama kötü bir olay hemen gündeme taşınıyor’’ diye konuştu.

Olumsuz haberlerin çocukların psikolojisini bozduğunu vurgulayan Karakulak, şunları kaydetti: ‘’Sanılıyor ki SHÇEK yurtlarında hep dayak atılıyor, olumsuz şeyler yaşanıyor. Bu tür haberler çıktığında öğrenciler okula gitmek istemiyor. Arkadaşlarından etkileniyor. Oysa onları destekleyecek olumlu haberler çocuklara fayda sağlayacaktır. Bu konuda basından destek bekliyoruz.’’

/ ANKARA

08.02.2007


 

Nüfus kayıt sistemi 81 ilde başladı

Devlet Bakanı Beşir Atalay, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin yani bir başka deyişle yeni sistemle nüfus sayımının 81 ilde başladığını açıklarken, sayımın Haziran sonunda tamamlanacağını bildirdi.

Atalay, bunun sayımdan öte bir sistem değişikliği olduğunu belirterek, eskiden herkesin eve kapanarak sayımın bir günde yapıldığını, yeni sistemde ise yıl ortasına kadar Türkiye nüfusunun ortaya konacağını kaydetti.

Yeni sistemle birlikte mükerrerliklerin olmayacağını da söyleyen Bakan Atalay, artık Türkiye nüfusunun da güncel olarak takip edilebileceğini söyledi. Yeni sistemde adres ve vatandaşlık numarasının birlikte kayda gireceğini ifade eden Atalay, vatandaşların yanlış veya farklı bir adreste kayıt olmaları durumunda özellikle kamu ile işlemlerinde aksamaların olacağına dikkat çekti.

Artık ikametgah ilmühaberinin tarihe karışacağını da açıklayan Atalay, vatandaşların yaşadıkları yerde kaydolmasını istedi.

Böylelikle nüfusun ve göçlerin gerçek şeklinin ortaya çıkacağını vurgulayan

Beşir Atalay, ‘’Örneğin vatandaş, köyde kaydolup şehirde yaşıyorsa özellikle kamu

ile ilgili işlerinde sorun yaşayacak’’ diye konuştu.

Bu arada, yeni sayımın üç grupta gerçekleştirileceğini de ifade eden Bakan Atalay, bu grupların Türkiye Cumhuriyeti (TC) vatandaşı olup Türkiye’de yaşayanlar, TC vatandaşı olup yurt dışında yaşayanlar ve TC vatandaşı olmayan ancak Türkiye’de yaşayan yabancılar olarak belirlendiğini kaydetti.

/ ANKARA

08.02.2007


 

Mortgage Meclise geliyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘mortgage’ olarak bilinen ipoteğe dayalı konut finansmanı sistemine ilişkin tasarının Şubat ayı içerisinde yasalaştırılması için talimat verdiği öğrenildi.

Hükümet, bir süredir askıda bulunan Mortgage’in yasalaşması için harekete geçti. Bakanlar Kurulu’nda ve AKP Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) kamuoyunda ‘mortgage’ olarak bilinen ipoteğe dayalı konut finansmanı sistemine ilişkin tasarının en geç Mart ayında yasalaşması için düğmeye basıldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in Bakanlar Kurulu’na ‘Mortgage’ ile ilgili bilgi vermesinin ardından Başbakan Erdoğan da parti kurmaylarına ‘Yasayı bir an önce Genel Kurul’dan geçirin’ talimatını verdi. Partinin hafta başındaki MYK toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, ‘mortgage’ ile ilgili yoğun talep olduğuna işaret ederek, “Bu işi artık bitirelim. Geciktirmeden yasalaştırın” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda çalışma başlatan AKP yönetimi, ‘Mortgage Yasası’nın TBMM Genel Kurulu’nda öne alınması için kolları sıvadı.

/ ANKARA

08.02.2007


 

Sigaranın esiri olmayın

9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla bir açıklama yayınlayan Yeşilay Genel Başkanı Mustafa Necati Özfatura, “Sigarayı hayatımızdan çıkarmak için bugün önemli bir gün. Gelin sigaranın esiri olmayın” dedi.

Günde 1 paket sigara içenlerin vücudunda 20 yılda 7 kg. is ve katran birikimi olduğunu belirten Yeşilay Genel Başkanı M. Necati Özfatura, “Sigaranın sayısız zararlarını bilen akıllı kişinin ilk işi şüphesiz bunu bırakma çabasına girmesidir. O halde yapılacak işleri şöylece sıralayabiliriz: Kesin karar veriniz. Ve bu işte iradenizi sonuna kadar kullanmayı göze alınız. Sigarayı birden bırakınız. Zîrâ deneyler birden bırakanların daha başarılı olduğunu göstermiştir. Bu halde ilk iş sigara içen arkadaş ve çevrelerden kesin olarak uzaklaşınız. Size sigarayı hatırlatan her şeyi hayatınızdan uzaklaştırınız. Sizde sigara arzusu uyandıran yiyecek ve içeceklerden uzak durunuz. Bilhassa sigara arzusu şiddetlenince bir bardak su içiniz. Plânlı, ölçülü ve faal bir hayat çizgisini benimseyiniz. Sizi strese sokacak konulardan ve tartışmalardan uzak durunuz. Boş zamanlarınızda sportif faaliyetlere hiç olmazsa uygun yürüyüşlere iltifat ediniz. Mümkünse birkaç arkadaşla grup halinde bırakınız ve bu savaşta mistik ve manevi duygularınızı da devreye sokunuz” açıklamasında bulundu.

Alkole yatkınlığı arttırıyor

Vatandaşları sigarasız bir hayata dâvet eden Yeşilay Genel Başkanı Özfatura açıklamasında şunlara değindi: “Şu gerçeği de unutmayalım: Sigara içen gençler aynı zamanda alkol ve uyuşturucu bağımlılığına yatkın kişiler haline gelmektedir. Çünkü sigara, kişinin öteki kötü alışkanlıklara karşı direncini de azaltmaktadır. Aslında sigarayı ilk içen genelde haz almaz, ancak ısrarla kullandığında bir süre sonra zevk duyar. Bazıları sadece meraktan sigaraya başlar, içmekle büyüdüklerini ve havalı olduklarını zannederler. Derken, ardından bağımlılık gelir. Çocuğunun sigaraya başlamasını istemeyen anne-babanın başta kendisinin kullanmaması gerekir. Elindeki sigarayla oğluna nasihat eden babanın etkisinin ne derece olacağına siz karar verin.”

Erken ölümün sebebi

Sigaranın, erken ölüm ve hastalıkların önlenebilir en önemli sebebini oluşturduğunu ifade eden Özfatura; “Bu alışkanlık milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının sakat kalmasına yol açmaktadır. Sigara büyük ölçüde vücudu etkilemekte ve pek çok hastalığa sebep olmaktadır. Bu hastalıklar arasında sigarayla ilişkisi net olarak belirlenmiş olanları şöyle sıralayabiliriz: Kanser, Kalp-Damar Sistemi hastalıkları, Solunum Sistemi hastalıkları, Sindirim Sistemi hastalıkları... Beyin tümörlerinin % 99’u, beyin kanamalarının % 85’i, akciğer kanserlerinin % 90’ı, gırtlak kanserlerinin % 99’u sigara kaynaklıdır. Sigaranın sebep olduğu ölümler, diğer uyuşturucularınkinden 13 kat fazladır. Sigara içenlerde ani ölüm, içmeyenlere oranla 10 kat fazladır” şeklinde konuştu. nYeni Asya

08.02.2007


 

25 bin YTL'lik güvercin

Suriye’den birkaç yıl önce getirilerek Konya şartlarına alıştırılan şebap cinsi güvercinler, güzelliğine ve özelliklerine göre 250 YTL ile 25 bin YTL arasında alıcı buluyor.

Konya Şebap Kuşları Sevenler Derneği Başkanı Sedat Koçak, sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında güvercin beslemenin bir hobiden çok adeta hastalık olduğunu söyledi. Güvercin sevenlerin vakitlerini bu kuşlarla geçirmekten oldukça keyif aldıklarını ifade eden Koçak, her yıl düzenlenen güvercin güzellik yarışmalarında birbirinden farklı cinste kuşların yarıştığını kaydetti.

Güvercinin kanarya beslemekten çok farklı olduğunu dile getiren Koçak, ‘’Hayvanseverler, güvercinini yarışmalarda aranan kriterlere sahip olması için elinden geleni yapıyor’’ dedi.

/ KONYA

08.02.2007


 

Kars’ın köylerinde su nöbeti

Kars’ın merkeze bağlı Karacaören köyü sakinleri, elli yıldır bir damla su için çeşme başında nöbet tutuyor.

Köylüler, komşu köyler tarafından sularının kesildiğini ileri sürerken, İl Özel İdaresi'nin internet sitesinde beş köyün halen suyu olmadığı, on altı köyün su yetirsizliği yaşadığı belirtiliyor. Merkeze on iki kilometre mesafedeki üç yüz nüfuslu Karacaören köyünde iki çeşmeden birinin tamamen kuruduğu, diğerinin ise sızıntı şeklinde aktığını söyleyen köylüler, susuzluklarına çare bulunmasını istedi. Karacaören köyü muhtarı Rıza Yiğit de, sularının Azat köyünden geldiğini fakat o köyde suların aşırı kullanılmasıyla kendilerine suyun yetmediğini ve bir de bazı köylülerin suları kestiklerini ileri sürdü.

/ KARS

08.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004