Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Namaz kılınamaz mı?

Anlamaya çalışıyorum: Olay nedir? Anladığıma göre, bir lisenin beden eğitimi dersleri için soyunma odası olarak kullanılan bir bölmesinde, namaz kılmak isteyen öğrencilerin namaz kılmasına izin verilmiş. Yahut izin açıkça verilmemiş de, bu “suça” göz yumulmuş, öğrencilerin “disiplin cezası” almaları için, gereken devrimci duyarlık gösterilmeyerek gaflete düşülmüş! Yine anlamaya çalışıyorum: Evren Paşa Anayasasının 24. maddesinde “14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet .... serbesttir” denmiyor mu? Ancak, 14. madde anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri “insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” diyor. Okul; ibadete özgülenmemiş kamusal alan olduğuna göre, hiçbir yerinde namaz kılınamaz - Fesübhanallah! Yine Evren Paşa Anayasası’nın 24. maddesinin dördüncü fıkrasında, ilk ve orta öğretim kurumlarında din kültürü ve ahlâk öğretiminin okutulan zorunlu dersler arasında yer aldığı belirtilmiş değil mi? Asıl lâikliğe aykırı uygulama - şimdi nasıldır bilmiyorum - Hristiyan ve musevî çocuklara da “İslâmın şartları”nın öğretilmesi değil mi idi? Şimdi Anayasa gereğince zorunlu din dersi olan çocuklarımıza, “-Anayasa gereğince size İslâm’ı öğretmek zorundayız, ancak, öğrendiklerinizi, fıkradaki Hristiyan müezzin gibi “derler” parantezine alın, sakın ola ki inanmaya ve hele uygulamaya kalkışmayın, aksi takdirde okuldan atılır, mimlenir, ÖSYM ve YÖK’e “şaibeli” olarak teslim edilirsiniz” mi denecek? - Elbette öyle denecek! Evren Paşa Anayasası’na bu madde konurken belki böyle düşünülmemişti, ancak, Anayasa kuralları da kabul edildikleri dönemin anlayışına göre taşlaşmış ve donmuş biçimde yorumlanamaz, devrimci, dinamik, çağdaş, militan yorumdan haberdar olmadığınız için, soyunma odasında soyunacak yerde örtünerek namaz kılmanın, tıpkı mayo reklâmı yasağı gibi, ne büyük bir tehlike olduğunun farkında değilsiniz. Din dersleri, sağlık bilgisi dersleri anlayış ve yöntemi ile okutulmalıdır. Mikropları öğrenmeniz, bu mikropları kısa yoldan kapma amacı ile midir, sakınma amacı ile mi?

Ey Azîzan, ben de bu bilinçli mantıksızlıklara, makyavelizmin sürekli revac ve itibarda olmasına bir türlü alışamıyorum. Dinde zorlama yoktur, ne var ki İslam’ı seçtiğini söyleyenler de, İslâm’ı kabul etmediklerini söyleyenler de ayak oyunlarını, çifte standardı, kısaca: ahlâksızlığı bırakmalıdırlar. Ahlâksızlığı bir hayat felsefesi haline getirmemiş olup da içinde bulunduğu hayat şartları dolayısı ile mantıktan habersiz kalmış olanlar da bir an önce mantık ihtiyacını duymalı ve beyinlerinin oyuncak fırıldak olsun diye kendilerine verilmediğini, her nimetin bir de sorumluluğu olduğunu kavramalıdırlar. Bulanık suda balık avlamak isteyenler ve dumanlı havadan hoşlanan, koyunu bol bulunca kurtluğa soyunmuş olanlar, “Lâiklik ilkesi”nin anlamının belirlenmesini niçin istemezler? İşlerine gelince, müslüman olmayan çocuklara din dersi verilmesinin, işlerine gelince Ruhban Okulu’nun kapatılmasının, işlerine gelince din üzerinde devlet vesayetinin, işlerine gelince devletin verdiği din eğitimini alanların ayırımcılığa tabi tutulmasının, işlerine gelince ibadet hürriyetinin engellenmesinin lâikliğe uygun ve lâiklik ilkesinin zorunlu gereği olduğunun millete dayatılması için! Artık millet “rüşd”üne erdiğini göstermeli ve bu mantıksız dayatmaya karşı çıkmalıdır, demokratik, vakarlı ve tutarlı tepkisini sandıkta da göstermelidir. “Türkiye devleti bir cumhuriyettir”. (Anayasa, m. 1). Cumhuriyetin nitelikleri de 2. maddede belirtilmiştir ve bu niteliklerin hiçbirisi değiştirilemez. (Anayasa, m. 4). Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik ve sosyal bir Hukuk Devleti’dir.

“Her on yılda bir, devletin zorunlu bakımının yapılması ve ayârının düzeltilmesi için darbe yapılması caizdir” yazılı olmayan anayasal teamülü, demokratik Hukuk Devleti niteliğine tamamen aykırı olduğu için aslâ sürdürülmemesi gereken bir “contra legem” töredir. Yazık ki biz Osmanlı Dönemi’nden beri “mevrid-i nassda ictihada mesağ yoktur” kuralını okuruz da, “Contra legem örf, ma’ruf değil, münkerdir” demeye gelince “Örf ile ta’yin, nass ile ta’yîn gibidir” demeyi tercih ederiz. İki yakamızın bir araya gelemeyişinin sebebi budur.

İstiklâl Marşımız da değişmez. (Anayasa, m. 3, m. 4). İstiklâl Marşı bütün olarak Millî Mücadele döneminde kabul edilmiştir. İmdi, “bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli” mısra’ı lâikliğe aykırı ise, Anayasa m. 3/3’ün ve m. 4’ün hikmeti nedir? Yoksa, “hayye ales-salât” çağrısını sadece dinlemek caizdir, amma velâkin bu çağrıya uyar da namaz kılmaya kalkışırsan, namaz sözcüğünün Güneş-Dil kuramınca “kılınamaz” öztürkçe sözcüğünden geldiğini bilmeme suçunu işlemiş olursun” mu dememiz gerek? Meded yâ Sahib-i imdâd!

Yeni Şafak, 3 Haziran 2007

Hüseyin HATEMİ

04.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ANAP’a olan AKP’ye de olacak mı?

  Darfurlu musunuz?

  Namaz kılınamaz mı?

  Bana her şey seni hatırlatıyor!

  Barzani sorunu


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004