Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Mayıs 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

Kuraklığı GAP’la aşalım

2007 yılında yaşanan kuraklıktan gereken derslerin alınması gerektiğini belirten TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, zarar gören çiftçilerin kayıplarının telafi edilmesi için bugünden gereken tedbirlerin alınmasını istedi. Bayraktar, “Kuraklık da dikkate alınarak elektrik sorunu çözülmelidir, GAP en kısa zamanda tamamlanmalıdır” dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Türkiye’de Ekim-2007 ve Nisan 2008 tarihleri arasındaki kümülatif yağışlar genel olarak normalden yüzde 13.7 oranında azalmış ve geçen seneye göre de yağış yüzde 3 oranında artış gösterdiğine dikkat çekerek, Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Muş, Siirt, Şırnak, Gaziantep, Elazığ illerinde buğday, arpada zarar oranlarının yüzde 90’ı, kırmızı mercimekte yüzde 60’ı bulduğunu açıkladı.

Yağışlarda geçen yıla göre Marmara Bölgesinde yüzde 45.2, Ege Bölgesinde yüzde 61.3, İç Anadolu’da yüzde 15.3, Karadeniz Bölgesinde yüzde 9.5 oranında artış gösterdiği, ancak Akdeniz bölgesinde yüzde 56.4, Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 29.9 ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de yüzde 45.6 oranında azalma gerçekleştiğine dikkat çekilen açıklamada, Türkiye genelinde Nisan ayı yağış ortalaması normale göre yüzde 43.4 azaldığı, en büyük azalmanın ise yüzde 83.2 oranıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görüldüğünü bildirildi.

Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu’nun güneyinde ise önceki aylarda olduğu gibi bu ayda da kuraklık artışının ciddî boyutta olduğuna dikkat çekilen açıklamada, yağışların, Ege Bölgesi’nin kıyıları ve güneyinde diğer bölgelere nazaran daha iyi seviyede olduğunu, ancak Düzce, Ağrı, Elazığ, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Hakkâri ve Gevaş’ta “çok şiddetli”, Kilis, Mardin, Muş, Şırnak ve Konya Ereğli’de “şiddetli kuraklık” olduğu vurgulandı.

İÇ ANADOLU’DA YAĞIŞLAR SEVİNDİRDİ

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar “Kuraklığın il bazındaki etkilerini tesbit etmek amacıyla Ziraat Odalarımızla gerçekleştirilen bir çalışma sonucunda Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Muş, Siirt, Şırnak, Gaziantep, Elazığ illerinde buğday, arpada zarar oranlarının yüzde 90’ı, kırmızı mercimekte yüzde 60’ı bulduğu belirtilmektedir. Bölgede ayrıca meraların yeşermemesi sebebiyle hayvancılığın da sıkıntıda olduğu ifade edilmektedir” dedi.

Bayraktar, ülkemizin tahıl ambarı olan Orta Anadolu’da Nisan yağışlarının normalden az olduğunu belirterek, “Son bir haftadır yağan yağmur, buğday ve arpanın gelişimine olumlu katkısı olmuştur. Yağışların devam edecek olması Orta Anadolu buğday veriminde bir düşüklük olmayacağını göstermektedir. Buğdayda verim ve rekolte için 10-15 günlük süreye daha ihtiyaç vardır. Bu süre içinde yağışların olmaması halinde buğdayda yine tehlike çanları çalmaya başlayacaktır” diye konuştu.

GAP EN KISA ZAMANDA TAMAMLANMALIDIR

2007 yılında yaşanan kuraklıktan gereken

derslerin alınması gerektiğini belirten TZOB Genel Başkanı Bayraktar, zarar gören çiftçilerin kayıplarının telâfi edilmesi için bugünden gereken tedbirlerin alınması gerektiğini belirtirken, tedbirleri şöyle sıraladı: “Zarar Gören Üreticilerimize Yardım Yapılmalıdır. Çiftçilerimizin Kredi Borçları Ertelenmelidir. Kuraklık da dikkate alınarak elektrik sorunu çözülmelidir GAP en kısa zamanda tamamlanmalıdır.

Ahmet TERZİ / Ankara

07.05.2008


 

Köln’den Türklere dâvet

Almanya’nın İstanbul Başkonsolosu Matthias Ludwig Bogislav Von Kummer, Türk işadamlarını Köln‘e yatırım yapmaya çağırdı. Konuyla ilgili İstanbul’da toplantı düzenleyen Kummer, Köln ve İstanbul’un 10 yıldır ‘kardeş şehir’ olduğunu hatırlattı.

Köln şehrini tanıtmak için Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda bir toplantı gerçekleştiren Başkonsolos Kummer, Köln ve İstanbul’un 10 yıldır ‘kardeş şehir’ olduğunu hatırlattı. Köln ile İstanbul’un ayrıca ‘su dostu’ şehirler olduğuna da dikkat çeken Kummer, Türk işadamlarını Köln’de yatırım yapmaya çağırdı. Toplantıda konuşan diğer konuşmacılar da Köln’ün Türk iş adamları için sunduğu avantajları anlattı. Toplantıyı düzenleyen yetkililer, Yeni Asya’nın sorularını da cevaplandırdı.

Türk - Alman İşverenler Derneği (KRV) Başkanı Dermal Kanal:

Burada Köln tanıtıldı ve Türk iş adamları Köln’de yatırım yapmaya davet edildi. Siz bu davetin nasıl karşılık göreceğini tahmin ediyorsunuz? Türk iş adamları bu çağrıya ne ölçüde cevap verecekler?

Ben bu soruya Türk-Alman İşverenler Derneği Başkanı olarak vereyim. Bizim eyaletimiz Almanya’nın en büyük eyaleti ve en güçlü ekonomisine sahip olan eyalet. Ortalama 20 milyon insan yaşıyor ve bu 20 milyon insanın arasında 26 bin tane Türk girişimci var. Bu 26 bin Türk girişimcisinin tabiî ki bir alt yapısı var ve onlara, Türkiye açısından baktığımız zaman ulaşılabileceğimiz noktalar olarak da görüyorum.

Şimdi biliyorsunuz bugüne kadar hep Almanya’dan yatırımcılar Türkiye’ye gelirdi. Ama artık zaman değişti. Globalleşen bir dünyada artık dünya sınırlarını da aşmanız gerekli. Kendi sınırlarınızı da aşmanız gerekiyor ve bu çerçevede Almanya’ya gelip orada iş imkânı aramak gerekiy or. Aynı zamanda bilgi transferi de gerekiyor. Yani sadece oraya gidip “Aman hemen yarın kapana kısılacağız” şeklinde düşünülmemeli bence. Orada bir süre kalarak oradaki bilgi birikiminden de faydalanmak önemli.

Ama şimdi sorunuza somut cevap vermek için şöyle yaklaşalım: Türkiye’de normal bir iş adamının altında normal bir Mercedes cip olduğunu düşünelim. Bu böyle sıra dışı bir olay değil, hemen her işadamının altında 100-150 bin euroluk arabalar var. Bu 150 bin Euro ile çok rahat bir şekilde iki sene Köln’de bir ofis açıp bir elemanı yerleştirip orada hem sektörü, hem işin inceliklerini öğrenmek mümkün. Ama bu maalesef yapılmıyor. Sonuçta tabiî insanların araçlara da ihtiyaçları var, ama abartmamak da lâzım. Bunu, sadece somut bir örnek olsun diye söylüyorum.

Yani yatırım yapmak pahalı birşey değil demek istiyorsunuz?

Evet yatırım yapmak pahalı birşey değil ve çok artı değerleri olan bir şey. Çünkü yatırım deyince akla hemen fabrika kurmak gelmesin. Çok küçük başlamak gerekiyor. Sonuçta milyonlarla başlamıyor bu işler. Büyük bir banka olabilirsiniz büyük bir fabrika olabilirsiniz, ama küçük bir imalathane de olabilirsiniz. Almanya’ya sonuçta ekonominin dünya merkezlerinden bir tanesi. Çok köklü şirketleri var. Büyük bir bilgi birikimine sahip. Başka bir örneği de meselâ buradan ürünlerinizi alıp Almanya üzerinde Rusya piyasasına, Uzakdoğu piyasasına, Ortaasya piyasasına da satmak mümkün. Çünkü “Made in Germany” yani Almanya yapımı markası diye birşey de kullanabilirsiniz Almanya’daki merkeziniz üzerinden. Oradaki adresiniz üzerinden. Bu çerçeveye de dikkat etmek lâzım.

Köln şehri fahri elçisi, yayıncı Hayati Önel:

Bu çağrıya Türk işadamlarının nasıl cevap vermesini bekliyorsunuz?

Biz Köln’ün reklâmını yapmak istiyoruz, Köln’ü tanıtmak için çalışıyoruz. Şimdi bakın, enteresan bir misal vereyim: Almanya’da son dönemlerde çok enteresan gelişmeler var. Bazı tedirginlikler yaşanıyor. Türklerin kaldığı bazı evler kundaklanıyor vs. Biraz yabancı düşmanlığının artması var. Ama bunun yanında, Köln’ün çok güzel bir yapısı var, yabancılara bakışı çok sıcak. Önyargısız bakıyorlar.

Şu anda Köln’de büyük bir cami yapma projesi var. Başlangıçlarda aşırı sağın tepkisi/reaksiyonu vardı. Ama yavaş yavaş bu dağıldı. Köln’de bu tolerans çerçevesinde 25 milyon avroluk bir yatırımla Almanya’nın en güzel, en modern ve bizlere lâyık bir camii DİTİP öncülüğünde yapacağız.

Köln’ün nüfusunun yüzde 10’u Türk. Diğer Müslümanlarla birllikte bu nisbet yüzde 14’e çıkıyor. Dolayısıyla bu durumu anlatıp, “Bütün Müslümanlara lâyık bir cami yapalım, bu gerekli” dediğinizde Köln’teki tepkiler sona eriyor. Almanların da gelip görebileceği bir cami yapılacak. Önyargıları kaldırmak açısından böyle bir caminin gerekli olduğunu anlattık.

İçlerinde hafif bir şüpheleri olmakla birlikte bu projeye artık destek veriyorlar. Bunu şunun için anlattım: Hakikaten Köln’dekiler toleranslı. Seneler evvel Köln Belediyesi bir afiş astı ve Köln halkının 500 önce hepsinin yabancı olduğunu, hatırlatı. Bundan maksat, tek başına ‘yabancı’ olmakla bir kişinin kötü olmayacağıydı. Köln diğer şehirlere göre daha hoşgörülüdür, avantajlı bir şehirdir. Bir de şöyle değerlendirebiliriz: Almanların başşehri Berlin. Fakat bizim, Almanya’daki Türklerin başşehri Köln’dür. Her derneğin merkezi Köln’de, bunu da unutmamak lâzım.

Peki kimler yatırım yapabilir Köln’de?

Biz ne istiyoruz? Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesini istiyoruz. Nasıl gelir? Güven ortamı oluşursa gelir. Büyük holdingler istedikleri yere gider, yatırım yapar, başaramazsa geri döner. Kaybı da onları etkilemez. Benim üzerinde durmak istediğim orta ölçekli şirketler. Almanya’da bu imkân var. Almanya üzerinde Türk şirketleri dünyaya açılabilir. “Made in Germany” markasını bu şekilde kullanabilirler.

Bunu nasıl yapalım? Gidelim oraya, orada bir şubemizi açalım, üretimi burada yapabiliriz, problem değil. Avrupa’ya açılalım... Oradaki orta ölçekli şirketlerle dost olalım. Güven ortamı sağlayalım, sonra da kollarına girelim ve onları yine Türkiye’ye getirelim... Yani benim asıl düşüncem bu ki, biz oraya gidip dostlar edinip güven ortamı sağlayabilirsek sermayeyi buraya daha kolay çekebiliriz. Köln Belediyesi Ekonomi Bölümü Encümeni Dr. Norbert Walter-Borjans: Türkiye’yi gördüm, önyargım yıkıldı Türk iş adamlarını yatırım yapması için Köln’e çağırıyorsunuz. Türk iş adamları niçin Köln’e gelsinler? Öncelikle Köln büyük bir alıcı pazarı sunmaktadır. Aynı zamanda Avrupa’nın merkezinde ve Türklerin bulunduğu bir pazar. İki taraf da bu avantajlardan faydalanabilir. Türk şirketleri Köln’e geldiklerinde Almanya’nın sunduğu TÜV/Marka avantajından faydalanabilirler. Ayrıca kültürler birbiriyle kaynaşır. Alman iş dünyası biraz daha bürokrat, Türk işadamları daha açık, serbest. Bu kaynaşmadan iki taraf da faydalanır. Meselâ, Danimarkalı bir şirket, Köln içindeki bir fabrikasını taşımak istedi ve yine Köln’ün başka bir semtine taşındı. Köln’ün dışına çıkmadı, çünkü “Made in Germany” markası kullanmak istediğinden böyle yaptı... Ayrıca kalifiye eleman avantajı da var. Türkiye’nin AB üyeliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyorum. Yurt dışından bakınca, Türkiye’nin Batısının kalkınmış olduğu ve Doğusunun çok geri olduğu kanaati hakim. Bu defa Gaziantep ve Adana’ya da gittim ve bu kanaatin yanlış olduğunu bizzat gördüm. Oralar da kalkınmış, sanayi şehirleri haline gelmiş. Bu şekilde önyargım yıkılmış oldu.

Faruk ÇAKIR / İstanbul

07.05.2008


 

ELEKTRİK VE DOĞALGAZA YİNE Mİ ZAM GELİYOR?

Geçtiğimiz aylarda yüzde 20 oranında zamlanan elektrik ve doğalgaz, artan petrol fiyatları ve enflasyon gerekçesiyle yine zamlanacak mı?

Elektrik zammı kapıda

nPetrol fiyatlarının dünya çapındaki artışı dolayısıyla Haziran başından itibaren elektrik ve doğalgazın en az yüzde 15-20 civarında zamlanabileceği belirtiliyor. NTV’nin haberine göre geçtiğimiz aylarda yüzde 20 oranında zamlanan elektrik tarifesinin artan petrol fiyatları ve enflasyon dolayısıyla bir kez daha zamlanacağı beklentisi oluştu. Enerji Bakanı Hilmi Güler, petrol fiyatlarındaki artışın nasıl yansıtılacağına dair hesapların yapıldığını belirterek, 1 Temmuz’da başlatılma kararı alınan otomatik fiyatlandırma bu sebeple öne çekileceğini açıklamıştı. Bu durumda elektrik ve doğalgazda yapılacak yeni fiyatlandırma ay sonu kesinleştirilecek; Haziran başından itibaren de uygulamaya konulacak. Arzda yaşanan açık sebebiyle özel sektörden alınan elektriğin maliyeti de faturalara yansıtılacak. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun ilgili yönetmeliği bu hafta görüşmesi bekleniyor. Yetkililer, özel sektörden pahalı alınan elektriğin faturalara ek maliyetinin yüzde 8 ila 10’u bulacağını vurguluyor. Buna petrol fiyatları, enflasyon ve döviz kurundaki artış eklenince yeni zam ihtiyacının en az yüzde 15 ila 20’yi bulacağı söyleniyor. Ancak bunun tek seferde mi yoksa izleyen dönemlerde bölünerek mi yapılacağı henüz karara bağlanmış değil. Belediyeler ödemediği için yine faturalara yansıtılması kararı alınan genel aydınlatma bedelleri için de Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Elektrik Piyasası Kanunu’nda değişiklik yapan tasarıda önerge verilecek. Daha önce faturalara türüne göre 1 ila 2 YTL’lik ek maliyet getireceği hesapları yapılırken tutar koymaktan vazgeçildi. Faturalara yansıyacak tutarı EPDK ayrıca tespit edecek. Ancak bu uygulamanın otomatik fiyatlandırmanın başlayacağı döneme yetişmeyeceği kaydediliyor.

Yeni Asya / İstanbul

07.05.2008


 

Petrolün varili 121 dolara dayandı

Uluslararası piyasalarda ABD ham petrolünün varil fiyatı, petrol arzına ilişkin kaygılar yüzünden 121 dolara yaklaştı.

ABD ham petrolünün varil fiyatı Haziran ayı teslimi 120,93 dolara çıkarak yeni bir rekora imza attı. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 119,03 dolara ulaştı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi ve dünyanın sekizinci büyük petrol ihracatçısı Nijerya’da, petrol üretimine ilişkin kaygılar, petrol fiyatlarının zirve yapmasına yol açtı

07.05.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler