Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Yağışlar bu yıl daha da az

Meteoroloji, önceki yıllara göre yağış miktarında bu yıl yüzde 43 azalma olduğunu belirledi. ‘Nisan ayı yağış raporu’na göre geçen yılın Nisan ayına kıyasla bu yıl yağışlarda yüzde 38 azalma yaşandı. Yağışlardaki düşüş Mayıs ayında da devam etti. Mayıs ayı raporuna göre, yağışlarda normale göre yüzde 26; geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 3.8 azalma gözlendi.

METEOROLOJİ, önceki yıllara göre yağış miktarında bu yıl yüzde 43 azalma olduğunu belirledi. ‘Nisan ayı yağış raporu’na göre geçen yıl Nisan ayına göre bu yıl yağışlarda yüzde 38 azalma yaşandı. Yağışlardaki düşüş Mayıs ayında da devam etti. Mayıs ayı raporuna göre, yağışlarda normale göre yüzde 26; geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 3.8 azalma gözlendi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda, yağışların genel olarak düştüğü geçen yıl Nisan ve Mayıs ayı yağış oranına göre de bu yıl azalma olduğu belirtildi.

Yağışların genel olarak normalinden ve geçen yıl Mayıs ayı yağışından az olduğunu açıklayan Meteoroloji, aylık yağış ortalamasının 36.6 mm., normalin 49.4 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalamasının ise 38.0 mm olduğunu ifade etti. ‘Mayıs ayı yağış raporu’na göre yağışlarda normale göre yüzde 26; geçen yıl Mayıs ayına göre de yüzde 3.8 azalma gözlendi. Raporda, bölgelere göre yağış oranları değerlendirildi. Geçen yıla göre bu yıl mayıs ayında en çok düşme yaşandığı bölge yüzde 52 ile Ege olurken; en az azalma ise yüzde 8 ile Akdeniz Bölgesi’nde yaşandı. Güneydoğu’da yüzde 30 yağışlarda azalma görüldü. Mayıs ayı yağışlarında Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 32, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 22, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 20 artış oldu. Yağışlarda normale göre geçen yıla göre bu yıl en fazla yağışın azalma görüldüğü bölge yüzde 67 ile Ege olurken; onu yüzde 44 ile Güneydoğu izliyor.

BÖLGE BÖLGE YAĞIŞ ORANLARI

Meteoroloji’nin ‘Mayıs ayı yağış raporu’na göre bölgelerin yağış oranları şöyle:

Marmara Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 26 mm., normali 44 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 53 mm.. Yağışlarda normale göre yüzde 41, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 51 azalma gözlendi.

Ege Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 13 mm., normali 40 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 27 mm. Yağışlarda normale göre yüzde 67, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 52 azalma oldu.

Akdeniz Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 23 mm., normali 36 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 25 mm. Yağışlarda normale göre yüzde 38, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 8 azalma yaşandı. İç Anadolu Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 39 mm., normali 50 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 32 mm. Yağışlarda normale göre yüzde 23 azalma, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 22 artış gözlendi.

Karadeniz Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 65 mm., normali 62 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 47 mm. Yağışlarda normale göre yüzde 4, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 32 artış oldu.

Doğu Anadolu Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 56 mm., normali 67 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 47 mm. Yağışlarda normale göre yüzde 16 azalma, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 20 artış yaşandı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Bölge yağış ortalaması 23 mm., normali 40 mm., 2007 Mayıs ayı yağış ortalaması ise 32 mm. Yağışlarda normale göre yüzde 44, geçen yıl Mayıs ayına göre ise yüzde 30 azalma gözlendi.

/ Diyarbakır

12.06.2008


 

YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARMAK GEREKİYOR

Prof. Dr. Mithat Sancar: Anayasal sistemi ve anayasayı demokratik çoğulcu esaslara göre yeniden kuracak bir çalışma sürecinin başlaması gerekiyor. Yaşadığımız süreçte hiç de iyi bir sınav vermeyen hükümet, sivil anayasaya bağlanan umutları bile ucuz taktikler nedeniyle belli ölçülerde yok etti ve kapsamlı çözüm şansını kendi eliyle tahrip etti. Yaşananlardan dersler çıkarmak gerek. Türkiye’de tüm bu sorunların kısa vadede değilse de, orta ve uzun vadede çözümünün kapsamlı bir demokrasi programı içeren bir anayasa tartışmasından çıkacağını düşünüyorum.

ÖNCE YOLDAKİ KAYALAR TEMİZLENMELİYDİ

Prof. Dr. Baskın Oran: Yaşanan süreç yeni ve gerçek bir anayasaya ne kadar ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Ama demokratik ortam getirilmeden anayasa yapılmaz. AKP’nin büyük hatalarından biri de yolun üzerindeki kayaları temizlemeden yeni bir anayasa yapmaya teşebbüs etmesidir.

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Gerçekten demokratikleşme ve hukuk devleti istiyorsak yeni bir anayasa için harekete geçmek gerek. Ancak yeni anayasa şartları bugün için mevcut değil. Öncelikle siyasal bakımdan gerilimden uzaklaşmak, toplumsal ve siyasal barış dönemine girmek lâzım.

Hukuk ve demokrasi için yeni anayasa

şart

Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsüyle ilgili kararı “yargının yasamayı gasp etmesi” şeklinde yorumlandı ve çıkış yolu olarak önerilenler arasında sürpriz olanı TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın senato önerisi oldu. Ancak öneri tersine yankı meydana getirdi ve sivil anayasa yeniden gündeme girdi.

NTV-MSNBC’nin haberine göre Anayasa hukukçusu ve siyaset bilimciler, senato formülünün 12 Eylül öncesindeki yapısı değiştirilerek düşünülebileceğini, ancak çözüm için yeni bir anayasa gerektiğini savunuyor. Sivil anayasa fikri geçen yıl AKP tarafından gündeme getirilmiş, Başbakan’ın isteği üzerine Prof. Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim ekibi bir taslak hazırlamış, basına sızan ve her kesimde yankı bulan taslak sert tartışmalara yol açınca, AKP “Taslağa son şeklini biz vereceğiz” açıklaması yapmış, Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat başkanlığındaki ekip çalışmalara başlamıştı.

AKP’nin taslakta yaptığı değişiklikler merakla beklenirken, Sapanca’da üç gün süren toplantının ardından, 16 Eylül 2007 tarihinde bir açıklama yapan Fırat, çalışmaları tamamladıklarını bildirmiş, “Özgür bir anayasa yapmaya çalıştık. Çarşamba günü Merkez Yürütme Kurulu’na sunarız. Sonra da önümüzdeki hafta içinde Başbakan ya da ben basın toplantısı düzenleyerek taslağı kamuoyuna açıklarız” demişti.

Ancak beklenen çarşamba gelmedi. Ocak ayında Başbakan’ın “Velev ki türban siyasi simge olsun...” diye başlayan sözü üzerine yeni bir süreç başlayınca da, MHP’nin desteğiyle üniversitede türban serbestisi sağlamak amacıyla Anayasa’da 2 maddelik değişiklik yapılmış, sivil anayasa rafa kaldırılmıştı.

Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili anayasa değişikliğini iptal etmesi üzerine önce TBMM Başkanı Toptan ortaya “Senato” formülünü attı. Ancak önce muhalefet, hem TBMM Başkanı’nın tarafsızlık ilkesini ihlal ettiği, AKP’nin yanında yer aldığı hem de senatonun işleri yavaşlatacağı gerekçesiyle reddetti, ardından da beklenenin aksine AKP’liler reddetti. Nihayet önceki gün de, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek hükümet adına açıklama yaparak “Senato ne hükümet, ne de AK Partisi olarak gündemimizde. TBMM’nin yetkisine müdahale edilmiştir ve önce bu konu TBMM’de tartışılmalıdır” dedi. Çiçek bir soru üzerine ise, yeni anayasanın gündemde olduğunu söyledi ve yeni anayasa krizden çıkış önerisi olarak resmen gündeme girdi. NTVMSNBC’nin yeni-sivil anayasa teklifine ilişkin sorularını cevaplayan eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile Ankara Hukuk Fakültesi’nden Prof. Mithat Sancar, Marmara Hukuk Fakültesi’nden Prof. İbrahim Kaboğlu ile siyaset bilimci Prof. Baskın Oran konu hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulundular. ÇÖZÜM GENİŞ ÇAPLI YENİ BİR ANAYASA Hüsamettİn Cindoruk: “Geniş bir anayasa değişikliği paketi çerçevesinde senato da düşünülebilir. Ancak sadece senato oluşturmaya yönelik bir anayasa değişikliği yanlış olur. Eski senato organizasyonuna benzemeyen, daha demokratik, seçimle gelmiş bir senato çözüm olabilir. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin de bir konuşmasında Anayasa Mahkemesinin senato görevi yapmak zorunda kaldığından şikâyet etmişti. Bu görüş aynı zamanda bir kurulun ihtiyacını gösteriyor, Anayasa Mahkemesinin bir tespitini gösteriyor. Son karar da gösteriyor ki böyle bir ihtiyaç var. Anayasa Mahkemesi çok sayıda karar verir hale geldi. Yoğunluğu arttı; sanki yasama organıyla karşı karşıyaymış gibi düşünülüyor. Bu nedenle bir senato fikrinde yarar görüyorum. Senatonun oluşturulması anayasada bir-iki maddeyi değiştirmekle olmaz. Meclisle irtibatın sağlanması gibi pek çok yapılanmaya, çok ciddi bir sürece ihtiyaç var. Bu çözüm geniş çaplı bir anayasa değişikliği ben buna yenilenen bir anayasa diyorum, bu şekilde sağlanabilir. AKP, UMUTLARI YOK ETTİ Prof. Mithat Sancar: Bu tıkanıklığa yönelik olarak (mutlak bir çare olup olmadığı tartışmasını bir yana bırakarak söylüyorum) demokratik, çoğulcu, özgürlükçü bir yeni anayasa tartışması, bundan önceki kısır taktiksel anayasa çalışmalarından farklı olarak yeniden gündeme gelebilir. Anayasal sistemi ve anayasayı demokratik çoğulcu esaslara göre yeniden kuracak bir çalışma sürecinin başlaması gerekiyor. Sivil anayasa tartışmalarında olduğu gibi bu işi taktik arayışların ucuz bir unsuru haline getirmemek gerekiyor. Doğrusu hükümet bu süreçte hiç de iyi bir sınav vermedi. Sivil anayasaya bağlanan umutları bile o ucuz taktikler nedeniyle belli ölçülerde yok etti. Kapsamlı bir çözüm şansını kendi elleriyle tahrip ettiler. Bu noktada demokrasi yönünde dersler çıkarmak gerek. Türkiye’de tüm bu sorunların kısa vadede değilse de, orta ve uzun vadede çözümünün kapsamlı bir demokrasi programı içeren bir anayasa tartışmasından çıkacağını düşünüyorum. Bu noktada yeni, demokratik, çoğulcu anayasa programı hedefleyen bir sürecin başlaması gerektiğini düşünüyorum. BU KORKU ATMOSFERİNDE OLMAZ Prof. Baskın Oran: Bu tıkanıklıktan çıkış yolunu kısa vadede göremiyorum. Yeni anayasa tartışmalarına gelince, şu anda yeni bir anayasa yapılırsa bu 82 Anayasasının kopyası olacaktır. AKP’nin büyük hatalarından biri de yolun üzerindeki kayaları temizlemeden bir yeni anayasa yapmaya teşebbüs etmesidir. 301, 215, 218, 315, 216’ncı maddeler gibi kaya parçalarını temizlemeden anayasa filan yapılmaz. Yani demokratik ortam getirilmeden anayasa yapılmaz. Anayasa Mahkemesinin bu ikinci 367 kararını çıkarmasıyla gördük ki Türkiye’de müthiş bir korku atmosferi hakim ve bu atmosferde yeni bir anayasa filan yapılmaz. Yaparsanız, iki yıl sonra değiştirmeye kalktığınızda “İki yıl önce yaptık, ne değiştirmesi derler.” Yani yapılamaz şu anda. YENİ ANAYASA HERKESİ KURTARIR Prof. İbrahim Kaboğlu: Gerçekten demokratikleşme istiyorsak, hukuk devleti istiyorsak yeni bir anayasa için harekete geçmek gerek. Ancak yeni anayasa şartları bugün için mevcut değil. Öncelikle siyasal bakımdan gerilimden uzaklaşmak, toplumsal ve siyasal barış dönemine girmek lâzım. Ondan sonra bir partinin tekelinde olmayan, bütün tarafların katılımıyla ve Meclis’in yanında anayasayı hazırlamak amacıyla ayrı bir Kurucu Meclis’le yeni anayasa hazırlanmalıdır. Kurucu Meclis seçim yoluyla ortaya çıkmalıdır ve yalnızca yeni anayasayı hazırlamakla görevli olmalıdır. TBMM de bu arada Meclis faaaliyetini yürütmelidir. Şu anki iktidarı bu yönde gereken istekte göremiyorum. Ancak eğer demokratik hukuk devletinde samimi iseler, o zaman bu yönde samimi bir adım atmalılar. Bu aslında sadece Türkiye için değil, kendileri için de kurtarıcı olabilir.

12.06.2008


 

Yasak kalkmadıkça gündemden düşmez

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “iptal kararıyla başörtüsü konusunda bir içtihat tesis edildiği ve bu içtihadın değişeceği ortam ve şartların oluşacağı yeni bir döneme kadar bu konunun Türkiye gündeminden çıkarıldığı” sözleri eleştiriliyor.

YOK DEYİNCE SORUN KALKMIŞ OLMAZ

Yeni Asya’ya konuşan Mazlum-Der Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Bir sorunu yok diyerek ortadan kaldıramazsınız. Mahkeme iptal etse de başörtüsü yasağı büyük bir problem olarak ülke gündemindedir ve milyonlarca insanı olumsuz etkilemektedir” dedi.

Başörtüsü yasak var oldukça gündemde olacak

MHP LİDERİ BAHÇELİ’NİN “MAHKEME KARARINDAN SONRA BAŞÖRTÜSÜ TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKMIŞTIR” SÖZÜNE TEPKİ GÖZTEREN MAZLUMDER, “YASAK SÜRDÜKÇE BAŞÖRTÜSÜ GÜNDEMDE OLACAK” DEDİ.

nayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde başörtüsü serbestisi sağlayan düzenlemeyi iptal kararından sonra ortaya atılan “başörtüsü gündemden çıkmıştır” iddialarına tepki gösterildi. Önceki gün aynı görüşü seslendiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “iptal kararıyla başörtüsü konusunda bir içtihat tesis edildiğini ve bu içtihadın değişeceği ortam ve şartların oluşacağı yeni bir döneme kadar, bu konu Türkiye’nin gündeminden çıkarılmıştır” sözleri de eleştiriliyor.

Yeni Asya’ya konuşan Mazlum-Der Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, “bir sorunu yok diyerek ortadan kaldırmazsınız. Mahkeme iptal etse de başörtüsü yasağı büyük bir problem olarak ülke gündemindedir ve milyonlarca insanı olumsuz etkilemektedir” dedi.

Başörtüsü yasağının gündemden çıkarılmasının söz konusu olamayacağına dikkat çeken Gergerlioğlu, “Din ve vicdan özgürlüğü alanında en önde gelen sorun başörtüsü yasağıdır. En az 40 yıllık bir sorun. 70 milyonluk bir ülkenin yüzde 80’inin çözülmesini istediği bir sorun. Bu soruna 9 yargıcın ‘hayır çözülmesin’ diye bir karar vermesi bu gerçeği değiştirmez. Bir sorunu yok diyerek ortadan kaldırmazsınız. Mahkeme iptal etse de başörtüsü yasağı büyük bir problem olarak ülke gündemindedir ve milyonlarca insanı olumsuz etkilemektedir” şeklinde konuştu.

Gergerlioğlu, şunları söyledi:”Halkın talebi demokratik toplumlarda önemlidir ve karşılığını bulur. Mahkeme yok diyerek sorunu bitirmedi. Yasak, yok diyerek yok olmaz. Bu konu her gün sorun olarak gündeme gelecek. Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra ‘başörtüsü sorunu bitti ve gündemden kalktı’ diyenler olabilir ama bu fıtrata uygun değil. “Bir karar aldık bunu geri dönüşümsüz uygulamayı başaracağız düşüncesi var. Bu küçük bir kesimin isteğidir. Bu boşuna çıkacak. Daha önceki gün yaşanan Van Üniversitesi’nde sinir krizleri geçiren kızların durumu halkın ruh yapısını gösterir. Halkın duygularına tercüman olur. Halk tepkili ve öfkelidir. Başörtüsü yasağı var oldukça gündemin ilk sırasında yerini koruyacaktır. Bu çözülene kadar böyle olacaktır. Halkın gündemini mahkeme değil gerçekler belirler.”

Kemal BENEK / Ankara

12.06.2008


 

Keşke böyle yapmasalardı

Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “Keşke türban sorununu anayasaya sokmadan halledebilselerdi” dediğini yazdı.

Özkök, başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği tartışılırken, Kılıç’a “Acaba türban konusunun anayasaya sokulması konusunda ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğunu ve bu cevabı aldığını aktardı.

12.06.2008


 

GÜL: Kaçan fırsatlar geri gelmiyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’İçinde bulunduğumuz dönemde; Türkiye’nin güçlü olması, kuvvetli olması Türkiye’nin bütün kurumlarının yine güçlü olması, saygınlığını koruması elzemdir’’ dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hırvatistan’a gidişi öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

Abdullah Gül, bir gazetecinin, ‘’Anayasa Mahkemesinin başörtüsü düzenlemesini iptal etmesinin ardından herkesin ve her kurumun kendini haklı gördüğü bir ortam oluştu. Hatta ayrışma da denebilir. Bu ortamı nasıl değerlendiriyor musunuz? Devletin bütünlüğünü temsil makamı olarak bu aşamada bir girişiminiz veya taraflara bir mesajınız olacak mı?’’ sorusunu cevaplarken , ‘’daha önce şifahi ve yazılı açıklamalarda bulunduğunu’’ hatırlatarak, şunları söyledi:’’Dünyanın içinde bulunduğu durum, özellikle küresel ekonomik problemler, Türkiye’yi ilgilendiren siyasi olaylar, Türkiye’nin terörle mücadelesi, bütün bunlar dikkate alındığında; içinde bulunduğumuz dönemde Türkiye’nin güçlü olması, kuvvetli olması, Türkiye’nin bütün kurumlarının yine güçlü olması saygınlığını koruması elzemdir. Eğer enerjilerimiz boşa giderse -ki geçmişte bunların örnekleri de vardır, herkes bunu açıkça bilmektedir- stratejik hedeflerimizde sapmalar olursa bunların telafisi mümkün olmaz. O bakımdan herkesin enerjisini, Türkiye’nin güçlü olmasına, Türkiye’nin yücelmesine, bunu yaparken şüphesiz ki bütün kurumlar, herkes kanunlarda belirtilen kendi sınırları içerisinde, ama aynı zamanda da bir iş birliği içerisinde olması gerekir. Yani, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlardan ancak böyle çıkılacağına inanırım. Yoksa geçmiş dönemlerde yaşanan bunalımlar herkesin hafızasındadır, kaybeden ülkemiz olur. Buna hiçbirimizin hakkı yoktur. Onun için istikrar, huzur, iş birliği hepimizin, herkesin vazifesidir, görevidir ve Türkiye’yi güçlü yapmamız gerekir. Kaçan fırsatlar sonra geri gelmiyor. Türkiye’nin, tabii, içinde bulunduğu problemleri de görmezlikten hiç kimse gelmez, bunlar da demokrasinin evrensel ilkeleri, hukukun üstünlüğü, Anayasamız’ın rehberliği ve öncülüğünde çözülmesi gerekir. Çözüleceğine de inancım tamdır.’’

Cumhurbaşkanı Gül, bir başka gazetecinin TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın ‘’senato önerisi’’ konusundaki bir sorusu üzerine, ‘’Bunlar tartışılacak, açık tartışılacak. Türkiye, açık bir toplum. Her şey açıkça tartışılıyor. Tartışılabilir her şey açıkça’’ dedi.

/ Ankara

12.06.2008


 

15 milyon öğrenciye yarın tatil başlıyor

YENİ düzenlemeler ile 10 Eylül 2007 Pazartesi günü başlayan 2007-2008 eğitim-öğretim yılı Cuma günü sona eriyor.

Milyonlarca öğrencinin geleceğini etkileyecek SBS, ve ÖSS sınavları da bu ay yapılacak. 2008-2009 eğitim-öğretim dönemi ise 15 Eylül 2008 Pazartesi günü başlayacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) eğitim-öğretimin kalitesini artırma çalışmaları çerçevesinde yaptığı yeni düzenlemeler ile başlayan 2007-2008 eğitim öğretim yılında sona gelindi. 15 milyonun üzerinde öğrenci ve 600 binin üzerinde öğretmen yarın 3 aylık yaz tatiline çıkıyor. Karne almasına rağmen 2 milyonun üzerinde öğrenciyi ise 2 önemli sınav daha bekliyor.

ORTAÖĞRETİMDE 221 BİN ÖĞRENCİ ÖSS’YE GİRECEK

Bu yılın en önemli özelliklerinden biri de; MEB’in 2004 yılında genel liselerin eğitiminin 4 yıla çıkarması nedeniyle genel liselerin mezun vermeyecek olması. Bu yıl sadece Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, Anadolu Teknik Liseleri, Güzel Sanatlar Liseleri ve Anadolu Öğretmen Liseleri mezun verecek. Bu nedenle Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) katılımda bir miktar düşüş yaşandı. 15 Haziran’da Öğrenci Seçme Sınavı, Yabancı Dil Sınavı ve meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş için 1 milyon 643 bin öğrenci başvuruda bulundu. ÖSS’ye son sınıf düzeyinde katılan aday sayısı 2006 yılında 720 bin kişiyken, bu sayı 2007’de 801 bin olmuştu. Bu yıl ise son sınıf düzeyinde katılan öğrenci sayısı 221 bin 507 oldu.

SBS’Yİ 2 MİLYONA YAKIN ÖĞRENCİ

BEKLİYOR

Yeni dönemde en önemli değişikliklerden biri OKS sisteminde yaşandı. İlköğretim 6 ve 7. sınıflar için ilk kez yapılacak olan SBS de 21-22 Haziran 2008 tarihlerinde yapılacak. SBS’ye ilköğretim 6. sınıflardan 981 bin 37, 7. sınıflardan da 982 bin 378 aday katılacak. Bu yıl son defa yapılan OKS’ye ise 8 Haziran’da 913 bin aday katılmıştı.

YENİ DÜZENLEMELERİN BAŞLATILDIĞI EĞİTİM DÖNEMİ BİTİYOR

MEB’in, ortaöğretimde geçen yıl başlattığı 100’lük not sistemi bu dönem ilköğretim okullarına da uygulanmaya başlandı. Yapılan yeni bir düzenlemeyle, ilköğretimde sınavlara standart getirildi. Geçen yıl 5 ilde pilot uygulaması yapılan ‘Medya Okuryazarlığı’ dersi de bu yıl 6, 7 ve 8’inci sınıflarda seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı. İlköğretim öğrencilerinin başarı durumunu izleyebilmesi amacıyla bu yıl başlatılan uygulama ile dördüncü sınıfından başlamak üzere karnelerde, öğrencilerin önceki sınıflardaki notlarının yılsonu ortalaması görülürken, bu yıl ilk defa e-karne uygulamasına geçildi. MEB, 2008-2009 eğitim dönemi için de değişikliklere devam ederken, en önemli değişikliklerin sınıf geçme sisteminde ve ÖSS’de yapılması bekleniyor.

/ Ankara

12.06.2008


 

Başarının sırrı sağlıklı beslenme

Üniversiteye girişi sınavı öncesinde yaşanan stresin, kilo problemleri, miğde bulantısı ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklara yol açabileceğini belirten uzmanlar, sınava birkaç gün kala doğru beslenmenin önemine dikkat çekiyor.

Sınav haftasında beslenmenin önemine dikkat çeken uzmanlar öğrencilere, dışarıda yemek yememe, gaz yapacak gıdalar ve ağır yiyeceklerden kaçıma ve çay tüketimini azaltma uyarısında bulunuyor. Uzmanlar öğrencilerin sınav günü kan şekerinde yaşanacak dalgalanmaları engelleyecek kuru meyve, fındık, fıstık gibi yiyecekleri yanlarında götürmelerini tavsiye ediyor.

12.06.2008


 

Trafik kazası: 1 ölü, 2 yaralı

AltIndağ’da, köprüden düşen ve alt yolda ilerleyen polis aracına çarpan otomobildeki bir kişi öldü, iki kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 06 BJ 5058 plakalı otomobil, Bentderesi Caddesi Yıldırım Beyazıt Köprüsü’nde ilerlerken, sürücünün kontrolünden çıkarak alt yola düştü. Bu arada, Etlik istikametine gitmekte olan 06 A 7440 plakalı polis otosuna çarparak yan yatan otomobil bir süre sürüklendikten sonra durdu. Kazada Cihan Yolaldı isimli kişi, otomobilden fırlayarak yol kenarındaki kayalara çarptı. Yolaldı, olay yerinde hayatını kaybetti. Kazada yaralanan 2 kişi ise hastaneye kaldırıldı.

12.06.2008


 

TÜRKSAT 3A fırlatılmaya hazır

Türkiye'nin yeni uydusu TÜRKSAT 3A, yarın TSİ 00.52’de uzaya fırlatılacak.

TÜRKSAT yetkililerinden alınan bilgiye göre, Fransız Guyanası’ndaki Kourou üssünden gerçekleşecek fırlatmadan 6 saat önce yakıtların konulacağı tanklar soğutulmaya başlanacak. Depolara yakıt gönderme işlemi fırlatmadan 3 saat önce başlayacak ve fırlatmaya 2 dakika kalana kadar bu işlem devam edecek. Roketin ateşlenme işlemi bilgisayar ile yapılacak. Roket 25 Boeing uçağın itme gücüne eşit olan 1300 ton itme gücü ile yerden havalanacak. Roketin fırlatılmasından 2 dakika sonra tüketilen yakıt miktarı 500 tona ulaşacak.

12.06.2008


 

CHP, Meclis’in çalışmaya devam etmesine de karşı

AKP'NİN kapatma davası bitene madar Meclis’in çalışması görüşüne CHP’den tepki geldi.

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, “AK Parti’nin kendi sorunuyla ilgili parlamentoyu çalıştıma arzusunu anlamakta zorluk çekiyorum” dedi. Parlamento çalışmasının sadece yasama faaliyeti olmadığını dile getiren Okay, “Milletvekillerinin seçmeniyle, örgütleriyle ilişkileri var. O nedenle bu parlamento çalışmalarına bir düzen konulmuş. Zaten Parlamento çok yoğun bir çalışma içerisinde. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi üyelerin de bir tatil süreci var. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş ve işleyişiyle ilgilili kanunda 45 günlük tatil süresi var. Bir meçhul takvime bağlı olarak parlamentoyu zorunlu olarak çalışmaya tabii tutmak, pek akıl kârı iş değil. Anayasa Mahkemesi’nden bir bilgi mi aldılar da bu davanın en kısa sürece biteceği beklentisi içindeler. Onu bilemiyorum” diye konuştu. Meclis tatile girdikten sonra içtüzük uyarınca tekrar toplantıya çağrılabileceğini hatırlatan Hakkı Suha Okay, parlamentonun tatildeyken toplanmak için karar alabileceğini ifade etti. Okay, bu konunun Meclis gündemine geldiğini, görüşlerini açıklayacaklarını belirterek, “Parlamento’yu çalıştırmak durumunda olan iktidar partisi olduğundan, AKP milletvekillerini sıcak bir yaz bekliyor demektir” şeklinde konuştu. P’nin Meclis’in çalışma süresini uzatarak Anayasa değişikliği için zaman kazanmaya çalıştığına dair iddiaların hatırlatılması üzerine Hakkı Suha Okay, şöyle konuştu: “AK Parti’nin bu Parlamento döneminin başlangıcından bu yana, Anayasa değişiklik çalışmaları var, sipariş Anayasa çalışmaları var. Kimi zaman Anayasa’yı değiştirmeye kalkıyorlar, Yargıya gidiyoruz, yargı duvarına çarpıyorlar. Sonuç itibariyle AK Parti Anayasa ile oynamasın. Bıraksın bu işleri. Gelsin sistem içinde tartışmaları, toplumu germeden ülkenin gerçek sorunlarına ilişkin Parlamento çalışmalarını yapalım.” CHP Bursa Milletvekili Abdullah Özer, “Çok önemli yasalar çıkacaksa Meclis çalışsın ama Meclis’in 1 Temmuz’da tatile girme teamülü var. Bu bozulmak isteniyor. Bu Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili. Karar çıkmadan önce önemli gördükleri bazı kanunları çıkarmak isteyeceklerdir. Çalıştırsınlar bakalım göreceğiz ne yapacaklarını” şeklinde konuştu.

/ Ankara

12.06.2008


 

Senato, Türkiye'nin sorununa çözüm olmaz

ESKİ Başbakanlardan, Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın ‘’Senato’’ önerisinin, Türkiye’nin sorununa çözüm olacağı kanaatinde olmadığını söyledi.

Diyarbakır eski Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş ile Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun yazdıkları ‘’Mahsun Mezopotamya’’ adlı kitap, Park Otel’de düzenlenen toplantıyla tanıtıldı.Mesut Yılmaz, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın ‘’Senato’’ önerisine ilişkin bir soru üzerine ise ‘’Ben yumruk atanlardan değilim. Ben eleştiri getirmedim, ama Türkiye’nin sorununa çözüm olacağı kanaatinde değilim’’ dedi.

/ Ankara

12.06.2008


 

Ucuz bayat ekmek kuyruğu

İzmir’deki bir fırında 40 Ykr’den satılan 300 gramlık bayat ekmeğe dar gelirliler büyük talep gösteriyor.

Vatandaşlar, sabahın erken saatlerinde 75 Ykr’lik ekmek yerine aynı gramajdaki ucuz ekmeği 40 Ykr’den alabilmek için fırının önünde kuyruk oluştuyor. Ekmek zammına tepki gösteren vatandaşlar, maddi durumlarının iyi olmaması nedeniyle evlerine giren her ekmeğin hesabını yapmak zorunda kaldıklarını belirterek, “Bu ülkede en çok maaşı alan polis ağlıyor, memur ağlıyor. Ama en çok ağlaması gereken asgari ücretlinin sesini duyan bile yok. Maddi durumumuz iyi olsa neden bu kuyruğa girelim” diyerek içinde bulundukları duruma tepki gösterdi. Ekmekteki gramaj artışıyla birlikte zamlı tarifeye geçen fırıncılar, 300 gramlık ekmeğin fiyatını 75 Ykr olarak belirledi. Bir anda 40 Ykr’ye aldıkları ekmeğin gramaj artışıyla birlikte 75 Ykr’ye satılması özellikle dar gelirli kalabalık aileleri zora soktu. Zam fırınlarda satılan bayat ekmeklere olan tabeli ise büyük ölçüde artırdı. Gün içinde marketlerde satılmayan ekmekleri toplayıp ertesi gün yaklaşık yarı fiyatınsa satan Kareksan Ekmek Fabrikası’nın önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Vatandaşların son zamla birlikte bayat ekmeğe daha fazla ilgi gösterdiğini söyleyen fırın çalışanı, “Büyük marketlerde, bakkallarda satılmayan ekmekler toplanarak bir gün sonra sabah saatlerinde fırına geri getiriliyor. Bir gün önce 75 Ykr’den satılan ekmek 40 Ykr’den tekrar satışa sunuluyor. Günde ortalama 6 - 7 bin bayat ekmek satıyoruz. En az ekmek alan 15-20 tane alıyor. Çuvalla ekmek almaya gelenler bile var” diye konuştu.

/ İzmir

12.06.2008


 

Düziçi’nde hortum vatandaşları korkuttu

OSMANİYE’NİN Düziçi ilçesinde hortum ağaçları devirerek, elektrik direklerini ikiye büktü.

Hortum sebebiyle Düziçi’ne bağlı Çerçioğlu köyü Karakuyu Mahallesi Karayusuflar mevkisindeki özel şahsa ait su kuyusunun 4 elektrik direği bükülürken, bazı ağaçlar da devrildi. Köy muhtarı Nevzat Ergenç, Aslantaş Barajı yönünden gelen dev bir hortumun köylerinde 10’dan fazla ağacı kökünden söktüğünü veya ortasından kırarak etrafa fırlattığını belirterek, “O sırada ben biçerdöverin üzerindeydim. Buğday biçiyorduk. Aniden hava karardı ve Aslantaş Barajı ile Karatepe Aslantaş Karatepe müzesi istikametinden büyük bir hortum geldi. Üzerinde olduğumuz biçerdöveri 20-30 santimetre havaya kaldırdı, geri bıraktı. Çok korktuk. Sonra etrafta dolandı gitti. Sonrasında köyümüzün Karakuyu Mahallesi Karayusuflar mevkisindeki dev ağaçların bir kısmını kökünden sökmüş, bir kısmını ortasından kopartıp 30-40 metre ileriye fırlatmış. Birçok evin de güneş enerjisini kullanılamaz hale getirdi” dedi. Hayatında ilk defa böyle bir hortum dehşeti yaşadığını söyleyen Ergenç, “Biz hortumu televizyondan ve sürekli ABD’de yaşandığını görürdük. İlçemizde görüp az bir hasarla atlatınca hep şükürler ettik” diye konuştu.

/ Osmaniye

12.06.2008


 

Müsteriyi memnun etmek için bisikletle çay taşıyor

ISPARTA’DA bir çaycı, bisikletiyle günde 50 kilometre mesafe katederek müşterilerine çay servisi yapıyor.

Çay ocağının bu uygulaması satışları yüzde 30 artırmış. Çay demlemek için Isparta’nın Sav ilçesindeki dağ suyunu kullanan çay ocağının çok fazla tiryakisi var. Sabah saatlerinde başlayan bisikletli çay servisi, akşam saatlerine kadar devam ediyor. Müşterileriyle telsiz, telefonla irtibat kuran iş yeri sahibi Ercan Çomak, siparişleri alır almaz tepsiye dizdiği çayları bir eline alarak diğer eliyle de bisikletini sürerek müşterilerine sıcak çayları ulaştırmaya çalışıyor. İnsanların iki eliyle kullanmakta zorlandığı bisikleti, elindeki çay tepsisiyle rahatlıklı kontrol edebilen Çomak, ilginç bir görüntü sergiliyor. Çalışkanlığı ve azmi ile herkesin takdirini kazanan Çomak, esnaflar arasında ‘Jet çaycı’ olarak anılıyor. Yaklaşık 700 metre mesafedeki müşterilerine de çay servisi yaptığını kaydeden Çomak, “Bu durumda bulunan müşterilerim de var. Onlara ulaşmak için de bisikletimle çay servisi yapıyorum. Bir serviste yaklaşık 30 çay çıkarıyorum. Gidip gelmeleri hesap ettiğimde günde yaklaşık 50 kilometre mesafe katediyorum. Halimden şikayetçi değilim. Devir rekabet devri. Çayı en kısa sürede ulaştırmak için de bisikletimi kullanıyorum. Bunun dışında müşterilerimi memnun etmek için şehir suyu yerine özel dağ suyu kullanıyorum. Bu da ayrı bir lezzet veriyor” dedi.

/ Isparta

12.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır