24 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Lahika

Âyet-i Kerime Meâli

Onlardan önce Nuh kavmi ve onu takip eden kavimler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bütün ümmetler, peygamberlerine sûikaste yeltendiler ve bâtıla sarılarak, onunla hakkı gidermek için mücâdele ettiler. Fakat Ben onları yakalayıverdim. İşte bakın, azâbım nasıl oldu!

Mü'min Sûresi: 5

24.07.2009


Bu asır, dünya rahatını herkesin gayesi yapmış

Evvelce, hayat-ı dünyevîyeyi hayat-ı uhrevîyeye tercih etmeye dair yazılan iki parçaya tetimmedir.

Bu acip asrın hayat-ı dünyevîyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-ı zarurîyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmekle hâcât-ı zarurîye derecesine getirmesiyle hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı dinîye ve ebedîye ve uhrevîyeye karşı ya set çeker, veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu hatasının cezası olarak öyle dehşetli bir tokat yedi ki, dünyayı başına cehennem eyledi.

İşte bu dehşetli musîbette, ehl-i diyanet dahi büyük bir vartaya düşüyorlar ve kısmen anlamıyorlar.

Ezcümle:

Ben gördüm ki, ehl-i diyanet, belki de ehl-i takvâ bir kısım zatlar bizimle gayet ciddî alâkadarlık peyda ettiler. O bir iki zatta gördüm ki, diyaneti ister ve yapmasını sever, tâ ki hayat-ı dünyevîyesinde muvaffak olabilsin, işi rastgelsin. Hatta tarikatı, keşif ve kerâmet için ister. Demek ahiret arzusunu ve dinî vezâifin uhrevî meyvelerini dünya hayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor. Bilmiyor ki, saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyevîyeye dahi medar olan hakaik-i dinîyenin fevâid-i dünyevîyesi, yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir. Eğer illet derecesine çıksa ve o amel-i hayrın yapmasına sebep o fayda olsa, o ameli iptal eder; lâakal ihlâsı kırılır, sevabı kaçar.

Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasından ve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı, Risâle-i Nur’un mizanları ve muvazeneleriyle, neşrettiği nur olduğunu kırk bin şahit vardır. Demek Risâle-i Nur’un dâiresine yakın bulunanlar içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.

Evet “Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler.” (İbrahim Sûresi, 14:3.) işaretiyle, bu asır hayat-ı dünyevîyeyi hayat-ı uhrevîyeye, ehl-i İslâma da bilerek, severek tercih ettirdi.

Hem 1334 tarihinden başlayıp, öyle bir rejim ehl-i İslâm içine de sokuldu. Evet “Ale’l-âhireti” cifir ve ebced hesabıyla 1333 veya dört ederek, aynı vakitte, eski Harb-i Umumîde İslâmiyet düşmanları galebe çalmakla, muahede şartlarını, dünyayı dine tercih rejimi mebdeine tevafuk ediyor. İki üç sene sonra bilfiil neticeleri görüldü.

Kastamonu Lâhikası, s. 77-78.

Lügatçe:

hayat-ı uhreviye: Ahirit hayatı.

şerait: Şartlar.

hâcât-ı gayr-ı zarurîye: Zarurî ihtiyaçlar.

uhreviye: Ahirete ait.

varta: Tehlike.

ehl-i diyanet: Dindar olanlar.

ehl-i takvâ: Allah’tan korkan ve günahtan kaçınan insanlar.

vezâif: Vazifeler.

saadet-i uhreviye: Ahiret mutluluğu.

saadet-i dünyeviye: Dünya mutluluğu.

hakaik-i diniye: Dinî hakikatler.

fevâid-i dünyevîye: Dünya faydaları.

illet: Asıl sebep.

lâakal: En azından.

mücerreb: Tecrübe edilmiş.

muahede: Sözleşme, anlaşma.

mebde’: Başlangıç.

24.07.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.